Barty'nin ağzından~
"Sana inanıyorum Rora"
Bu konuşmanın ardından iki gün geçmişti. Rora benimle konuşmak için peşimde dolanıyordu ama ben ondan kaçıyordum. Bir psikiyatri doktoru için oldukça zor bir durumdu tabi..Bunu kendime yediremiyordum.
Peşimden gelen Rora'yı uzun koridolarlarda hızlı yürüyerek atlattım ve kendimi Evan'ın yanına attım. Odasından asla çıkmadı bu iki günde yemek yemiyor ve bizimle konuşmak istemiyordu.
"Evan ?"
Gözlerini bana çevirdi ama cevap vermedi. Bu dinliyorum, söyle ama cevap vermiycem anlamındaydı.
"Artık kendine gelmelisin, konuşmak zorundayız."
Evan: konuşmak istemiyorum.
Gülümsedim
"Konuşuyorsun işte"
Evan çocuk gibi gözlerini pörtletti ve kafasını yorganın altına soktu.
"Evan.. Çocuklaşma"
Evan: ııı-ııhh
Tanrım sen bana sabır ver!
Odaya Mattheo girdi, elinde yemek tepsisi vardı beni fark etmedi.
Mattheo: Hanimiş Evan'ın cici yemeği, uçak geliyor geliyoo..
Beni fark ettiğinde gülmemek için zor duruyordum.
Mattheo öksürdü, utancağını düşünmüştüm ama pek öyle olmadı.
Mattheo : Bak Barty abin seni kıskandı. Kıskanma Barty abisi sana da yaparım uçak geliyor.
"Ne? "
Mattheo bana doğru yaklaştı pis pis sırıtıyordu. Hızlıca yerimden kalktım.
"Mattheo saçmalama, ne yapıyorsun? Kaç yaşındayız biz Tanrı aşkına.. "
Mattheo : sus velet.
"Ha? "
Üzerime yürümeye devam etti. Biraz tırsmıştım ama gülmemek içinde yanaklarımı ısıyordum.
Mattheo: Hadi aç ağzını Barty abisi sonra küçük Evan da yicek yemeğini. Uçak geliyor, geliyoor..
"Lan siktir git manyak mısın? "
Mattheo bana daha çok yaklaştı.
Mattheo: Aç ulan ağzını! Açmazsan kaşığı başka yerine sokarım ordan yediririm. Aç!
Şaşkınlıkla ona bakıyordum, hızlıca kenara kaydım.
"Gelme üzerime katil! "
Mattheo tam bir şey diyecekken Evan dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. İkimizde ona baktık ama o gülmesini durduramıyordu..
Mattheo kulağıma fısıldadı
Mattheo: Sanırım cidden sıyırdı..
Ters ters Mattheo'ya baktım. Göz göze gelince bizde dayanamayıp gülmeye başladık.
Evan: of mallar! Şurda bi şok yaşıyorum sizin yaptığınız şeye bakın.. Ciddiyetim kalmadı..
Sonunda gülmemizi durdurmuştuk.Mattheo ile ikimiz Evan'ın yatağının köşesine oturduk. Mattheo sağ, ben sol taraftaydım. İkimiz birden Evan'a sarıldık.
Mattheo: Ne kadar delirirsen delir. Hep yanındayım kardeşim
Evanla ikimiz dik dik Mattheo'ya baktık.
Mattheo: Sustum.
Ortam biraz daha eski havasına geldiğinde konuşmaya başladım.
"Evan gördüğün şeyi bize tam olarak anlatman lazım"
Mattheo kafasıyla beni onayladı.
Evan kendini toparlamaya çalıştı. Sanki aklına geldikçe bir garip oluyordu.
Evan: Gece nöbetçiydim klinikte,bahçeye sigara içmeye çıktım. Biraz oyalandıktan sonra gözüm Rora'nın penceresine takıldı. Düşünmeye başladım.. Biliyorsunuz zaten öncesinde de söylemiştim, sanki onu tanıyor gibi hissediyordum.O tarafta gözüm oyalanırken pencereye bir gölge yansıdı bende ayağa kalktım, bir sorun varsa diye o tarafa gittim. Pencereye baktığımda..yansıma vardı. Yüzü incire benzeyen bir yaratık, Uzaylı gibiydi aynı Rora'nın anlattığı şeye benziyordu. Delirdiğimi düşündüm.. Sonrasını biliyorsunuz zaten."
Mattheo ve ikimiz nefes almadan dinlemiştik. Rora hayatımızda yokken böyle şeyler yaşamıyorduk, şimdi ne değişti? Bu yaratıkların yada uzaylıların artık her ne boksa Rora ile bağlantısı ne?
Arkamızda bir ses duyuldu.
Regulus: Çünkü Rora size geçmişi hatırlatıyor. Hafızalarınızı yerine getiyor.
Bismillahirrahmanirrahim..
Mattheo, Evan ve ben, üçümüzde korkudan titremiştik adeta. Birden bire nerden çıktı o? Kimdi ? Herşeyden önemlisi iç sesimi nasıl duydu?
Regulus: Korkmayın.. Tanışalım mı?