Jake sabah saçlarında hisettiği el ile uyanmıştı.
Fakat sesini çıkarmadı ve dinlenmeye devam etti. Sunghoon ise gece Jake uyuduğundan beri bir kere bile elini çekmemişti saçlarından. Sunghoon delirdiğini düşünüyordu."Sen nesin? Neden sana bağlı gibi hissediyorum? Aptal bir kurda hemde. Tüylü tüylü iğrenç. Sıcaksın yanardağ misali ben isi soğuğum buz dağı misali bana nasıl katlanabilirsin ki? Ben sana nasıl katlanayım ki? Sana neden kıyamıyorum peki? Düşmanımsın sen benim peki ya ellerim niye benden bağımsız senin vücudunda gezmek için kıvranıyor? Bana napıyorsun Jake?" kendisinin bile zor duyduğu tonda mırıldanıyordu Sunghoon
Ama jake her şeyi ondan bile net duymuştu. Hadi ama bir alfanın 3 katı hızlı koşabilir ve net duyabilirdi. Duyduklarına göre Bay Buzdağı Park hala kendisini sevdiğini anlama sürecindeydi.
Bu süreçte ona kesinlikle yardımcı olacaktı.Sanki yeni uyanmış gibi Sunghoon'un göğsüne koyduğu kolunu kaldırmış ve yatakta dikleşmişti.
O sırada Sunghoon elinden kayıp giden yumuşaklık yüzünden sinirlenmişti.
Jake gözlerini ovup Sunghoon'a baktığından neden sinirlendiğini anlayamadı."Ne var ya? İstemiyorsan kovsaydın yanından niye sinirleniyorsun şimdi?" demişti Jake
Sunghoon temastan nefret ederdi. Bu yüzden sinirlendiğini düşünmüştü Jake. Oysaki Sunghoon tam tersi teması kaybettiği için sinirliydi.
"O yumuşak şeylerden bana bir tutam vermek zorundasın ya da-" diyip durdu Sunghoon
Neden düşündüğünü direkt söylüyordu
"Ya da?" demişti Jake
"Her gün benimle uyumak zorundasın" demişti Sunghoon da ona meydan okuyarak
"Yumuşak şeyler ne Park" dedi Jake anlamamazlıktan gelerek
"Saçlarından bahsediyorum aptal bir bebeğinki gibiler" sesi sona doğru gittikçe azalırken konuştu Sunghoon
"Bebekleri aptal ve bir şeyden haberi olmayan varlıklar sanıyordum" dedi Jake ona geçmişi hatırlatarak
"Bazen sevimli olabiliyorlar" Sunghoon kesinlikle düşünmeden konuşuyordu. Dediklerine kendisi bile şaşırıyordu.
"Utanmana gerek yok Sunghoon auran kıpkırmızı" diyerek gülmüştü Jake
"Ölü bir ruhun aurası mı olurmuş Sim" demişti Sunghoon daha sonra göz devirerek odadan çıkmıştı
Jake onu sinir etmeye bayılıyordu. Kıkırdayarak arkasından kalktı ve onun yanına gitti. Tezgaha yaslanmış su içiyordu. Ona doğru hızlı adımlarla koşarak sarılmıştı ve çenesini göğsüne koyarak Sunghoon'a bakmaya başladı o ise inatla karşıya bakıyordu. İstemediğinden değil aşağı bakarsa öperim diye korkuyordu.
"Gerçekten bütün gece uyumayıp bütün gece saçlarımla mı oynadın?" dedi Jake bebek gibi bir tonla
Sunghoon yutkundu. Evet dese dert demese dert. En iyisi kaçmak
"Ölü bir ruhun uykuya da ihtiyacı olmuyor Sim" demişti
"Ben cevabımı aldım merak etme" Jake kıkırdayarak konuştu ve Sunghoon'un kalbinin olduğu yere bir öpücük kondurdu.
Zaten eliyle tezgahı sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz olmuştu vampir çocuğun. Kalbinin üstünde hissettiği baskıyla aşağıya bakmıştı. Jake ona köpek dişlerini göstererek gülümsüyor ve yavru köpek gözleriyle bakıyordu.
Sunghoon kendisini biraz olsun bırakmaya karar verdi. Nefesini dışarı bıraktı ve dudaklarının kıvrılmasına izin verdi. Ve kendini tutmayıp Jake'in burnuna bir öpücük bıraktı. Daha sonra tek koluyla onu kucağına aldı ve elindeki bardağı tezgaha bıraktı.
"Artık gitmemiz gerekiyor" dedi çıkışa giderken
"Bekle bekle bekle" Jake hızla konuşarak Sunghoon'a baktı
Sunghoon kapının önünde durdu ve Jake'i beklemeye başladı.
"Kurt formumla biraz dolaşabilir miyim? Uzun süredir yapmıyorum" demişti Jake
Sunghoon hayır diyebilir miydi ki?
Kafasını olumlu şekilde salladı ve onu kucağından indirdi.
"Seni burda bekleyeceğim. Dikkatli ol , çok uzaklaşma , bir şey olursa kükre hırla bir şey yap ve çok uzun sürme-"
Sunghoon'un cümlesi dudaklarının üstüne kapanan dudaklarla yarıda kalmıştı.
"Merak etme 1 saate burdayım" demiş ağaçevin balkonundan atlayarak kurda dönüşüp koşmaya başladı.
Sunghoon'un 1 saat boyunca aynı bıraktığı pozisyonda donmuş olarak bekleyeceğini bilmiyordu...
____________________________________
Jay Jungwon'u ormandaki bir eve getirmişti. Fakat kimse kapıyı açmadığı için bahçedeki salıncakta oturmuş bekliyorlardı.
Jay sessizliği bozup Jungwon'un elinin üstüne elini koyup konuşmaya başladı.
"Jungwon biliyorum zor ama endişelenme olur mu? Merak etme üstesinden geleceğiz. Hem ben her zaman yanında olacağım." dedi stresli olan çocuğu rahatlatmak için
"Belkide olmamalısınız" diye karşılık verdi Jungwon
"Jungwon-"
"Jay silah olarak beni istiyor. Siz yanımda olursanız size zarar verecek bana değil. İstediği benim. Jake hyunga ne olduğunu bilmiyor musun?" Jay'in sözünü keserek konuştu Jungwon
"Biliyorum Won inan bana biliyorum ama ne Jake ne ben ne de Riki gitmeyecek bunu biliyorsun. İstersen bize bağır çağır kov ama senin için orada olacağız Jungwon bunu değiştiremezsin. Seni ona vermeyiz. Anladın mı beni? Şimdi o saçma düşünceyi at aklından" Jay kaşlarını çatarak konuştu
Jungwon gülümesedi ve kafa salladı. Jay onu kendine çekip sarıldı ve saçlarını sevmeye başladı.
"Merhaba bahçemde oturan aşk kuşları nasıl yardım edebilirim?" kapının girişinden yabancı bir ses geldi
"Sana da merhaba Heeseung" dedi Jay Jungwon'u bırakmadan
"Merhaba Jay merhaba ne işin düştü çabuk söyle hangi gemin battı çıkartalım" dedi Heeseung bıkkınlıkla
"Görende işimiz düşünce geliyoruz sanacak" dedi Jay Heeseung'a dil çıkartırken
"Çocuklaşma kaç yaşında adamsın. Yaşından başında utan" dedi Heeseung evinin kapısını açarken
"Ne var 200 yaşında bir çıtırım daha ben" demişti Jay
"Aman ne çıtır ne çıtır sorma" dedi Heeseung eliyle içeriyi gösterirken
Jay Jungwon'u kolundan tutarak içeri çekiştirdi ve onu tekli koltuğa otutturdu. Ciddi yüz ifadesine büründü ve kapıyı kapatmış ona bakan Heeseung'a döndü.
"Rüya büyüsü yapmamız lazım" dedi
"Pat diyince oluyor mu sanıyorsun o büyüye ben 50 yıl çalıştım şerefsiz" demişti Heeseung kokay bir işmiş gibi söyleyen Jay'e
"Ama acil" dedi Jay
"Neden?" dedi Heeseung hala ciddiye almayarak
"Dönemimizde bir kelebek var Heeseung ve Jungwon'un rüyalarını kontrol ediyor." dedi Jay konuyu açıklayarak
"Hassiktir"
Heeseung'un tek tepkisi bu olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cage
Fanfiction"Kötü bir ruhun ele geçirdiği bir kişiyi sadece onun daha önce tatmadığı bir şeyi tattırarak kurtarabilirsin Jungwon" dedi Jay. "Ne o Jay?" Jungwon merakla sordu büyüğüne "Aşk Jungwon aşk..." dedi Heeseung hüzünle camdan dışarıyı izlerken