(Multi media: Chloe ve staj için gönderdiği tasarımlar)
Bölüm şarkısı: Maroon 5- This Summers Gonna Hurt Like a MotherfuckerOrada öylece durmuş onu incelerken Emma'nın ince sesi bir kez daha duyuldu. "Brooklyn de tam zamanında geldiğine göre hala neden uzak durması gerektiğini anlamayanlar için; staj imkanı sağlayan tasarımcılardan biri Victoria Beckham. Aranızda hiç magazin okumayan varsa diye söylüyorum; Victoria oğluna yaklaşan kızlara acımıyor. Çalıştığımız en büyük şirket olduğu için diğer şirketlerden biri tarafından kabul edilseniz bile Victoria'nın şirkete ufak bir ricasıyla onu da kaybedersiniz."
Victoria'nın oğluna karşı ne kadar korumacı olduğunu biliyordum. Zaten Brooklyn'e yaklaşmak gibi bir niyetim de yoktu ama böyle bir yakışıklıyla aynı okulda olduğuma göre gözlerimi ziyafetten mahrum bırakmayacaktım.
Etrafa baktığımda kızların hala onun arkasından ağızlarının suyunu akıtarak baktığını gördüm. Yarısının ona sadece ünlü olduğu için dikkat kesildiğini biliyordum, tıpkı benim gibi.
Emma'yı takip ederek başladığımız noktaya döndüğümüzde okulun hayal ettiklerimden çok daha fazlası olduğunu düşündüm.
Emma ikinci defa bize saklayamadığı sırıtışıyla baktı "En iyi şeyleri hep sona saklarım. Her yıl okulun başladığı dönemde dört bölüm için de birer ünlü ya da sanatçı gelip konuşma yapıyor. Spor bölümünün her yıl gelen sporcusu da David Beckham. Zack olmasa onun kaslarına bal döküp yalamak için hayaller kurmaya başlardım bile. Her neyse, konuşmayı dinleyebilmek için spor bölümünden olmak zorunlu değil, istiyorsanız siz de katılabilirsiniz. Ama konuşmalar tasarım konuşmasıyla aynı anda gerçekleştiği için ikisinden biri arasında seçim yapmalısınız. Konuşmalar önümüzdeki hafta gerçekleşecek."
David Beckham'ın cazibesi reddedilemeyecek bir seviyedeydi ama staj benim için daha üstün geliyordu. İçim yanarak da olsa tasarım konuşmasına gitmeye karar vermiştim.
"Şimdi kafeteryaya yemek yemek için gidebilirsiniz. Sonra ilk dersinize gireceksiniz. Yetişebileceğini düşünen dışarıda da yiyebilir. Zamanında sınıfınızda olun, buranın geç kalmakla ilgili sıkı kuralları vardır." Emma konuşmasını bitirerek yanımızdan ayrıldığında saatin 12'ye geldiğini gördüm ve ne yapacağımı karar vermek için durdum.
Arkadaş edinmenin iyi olabileceğini düşünerek kafeteryaya gitmeye karar verdim. Kafeterya dört bölüm için de ortaktı ve bir hayli büyüktü. İçeri girdiğimde masaların çoğunun dolduğunu gördüm. Burası beni tekrar lisedeymişim gibi hissettirmişti.
Bursuma yemeklerin dahil olduğunu hatırlayınca kendi kendime duyduğum gurur geri gelmişti.
Nereye oturabileceğimi düşünürken Emma'yı ve George'u bir masada otururken gördüm. Onlarla oturmak cazip geldiğinden yanlarına doğru ilerledim. Beni ilk gören Emma olmuştu ve sevecen bir gülümsemeyle oturmamı işaret etmişti.
George'un yanına oturduğumda beni süzdüğünü hissetmiştim. Bozuntuya vermedim ve ne tasarımcısı olduğunu sordum. "Mimari tasarımdanım." diye cevap verdi. Kendim hakkında biraz konuştuktan sonra yanımıza kaslarının şişmiş oluşundan yeni spor yaptığı belli olan oldukça terli bir çocuk geldi. Emma'nın gözündeki ışıltıyı gördüğümde bunun Zack olduğunu anlamıştım.
Onların sevgi seansına bakmamaya çalışarak yemeğimi yerken Zack benimle konuşmaya başladı "Hey kusura bakma Emma'nın yeni arkadaşları olduğunu bilmiyordum. Ben Zack ve sen de?" Kafamı tepsimden kaldırdım ve "Ben de Chloe." diyerek cevap verdim. Uzattığı eli sıkarken aynı Zack gibi terli birkaç çocuk fark ettim.
Onları süzmekten kendimi alamadım. Hepsinin bu kadar yakışıklı oluşuna ağzım açık bir şekilde bakıyordum. Onların gelişinden sonra kafeteryadaki ses azalmıştı. Aralarından birinin Brooklyn olduğunu fark ettiğimde vücuduma hızlı bir dalga yayıldı. Hemen kendime geldim, onun hayranıymış gibi gözükmek istemiyordum.
Bakışlarımı normale çevirerek tekrar Zackler'e odaklandım. Birkaç saniye sonra masanın yanındaki gölgeleri gördüm. Başımı kaldırdığımda spor takımını tam karşımda bulmuştum. Sert bir şekilde yutkundum. Zack'le konuşup giderler diye düşünmüştüm ama ellerinde tepsilerle gelip masaya oturmuşlardı.
Aralarında sohbet etmeye başladıklarında yabancılığın verdiği rahatsızlıkla yerimde kıpırdandım. O sırada Brooklyn'in yanında oturan çocuk beni fark etti ve kısa bir bakış attıktan sonra Zack'e dönerek "Ü1 mi?" diye sordu. Ben burda yokmuşum gibi konuşması beni biraz kışkırtmıştı, ukala bir tavırla "Evet, ü1'im" diye cevap verdim.
Bu cevabımdan sonra Brooklyn dikkatlice bana bakmaya başladı. Kafamı ona çevirdim, gözlerimiz buluştuğunda vücuduma yeni bir şok dalgası yayılmaya başlamıştı. Yüzünde pek de iyi olmayan bir ifade vardı. Gerçekten de iyi bir ilk izlenim bırakmıştım.
Bana 'ü1' diyen çocuk ilk hamleyi yaptı ve elini bana doğru uzattı "Ben Jackson" uzattığı elini sıktım. Ondan sonra bütün takımın ellerini uzattığını gördüm. Jackson'ın yanında o olduğu için Brooklyn'in zaten bildiğim ismini dinleyip elini sıkmam gerekiyordu.
"Brooklyn" diyerek kibar bir şekilde elini uzattığında hızlı bir şekilde elini sıkarak "Chloe" diye cevap verdim. Tenlerimiz birbirine değdiğinde hissetiğim ürpertiyle hemen elimi çektim ve geri kalanlarla tanışmaya başladım. Duygularımı (ya da her ne iseler onları) kontrol altına almam gerekiyordu. Onlara tasarım okuduğumu söyledikten sonra dersimin başlayacağını söyleyerek sandalyemden kalktım.
Emma elimi tutarak bana numarasının yazılı olduğu bir kağıt verdi. Sakin göstermeye çalıştığım adımlarımla yanlarından uzaklaşırken sırtımdaki bakışları hissedebiliyordum.
Derse geç kalmamış ve ortalarda bir yere oturmuştum. Hoca geldiğinde kendini tanıttı ve ü1 olan 300 öğrenciden 187'sinin moda tasarımı okuduğunu, staj şirketlerinin 3'ünün moda tasarımı öğrencisi kabul ettiğini söyledi. 187 kişiden 9 kişi seçilecek demekti, eve gidip tasarımlarıma iyi bir göz atmalıydım.
Bugün sadece tasarım dersleri dışında almak istediğimiz dersleri seçeceğimizi, işi bitenin çıkabileceğini söyledi. Önüme verdiği kağıdı doldurararak edebiyat,resim ve söyleşi derslerini seçmiştim. Kağıdı teslim ederek sınıftan çıktım.
Arabamın yanında ulaştığımda park ettiğim yerin kötülüğünden okuldan çıkmamın sorun yaratacağını biliyordum. Biraz zorlanarak da olsa arabayı oradan kurtardım ve eve doğru sürdüm.
Annemler işteydi. Odama çıktım, üstümü değiştirerek tasarımlarıma bakmaya başladım. En sonunda iki tasarımımda karar kıldım. Megan ve Joe'ya her şeyi anlattıktan sonra Emma'yı beni kaydetmesi için aradım.
Akşam olmuştu ve esnemeye başlamıştım. Eve geldiğimden beri birkaç kez aklıma Brooklyn'in gelmesini umursamayarak yemeğimi yedim ve uykuya daldım.
...
Söylemesem olmaz, 4 temmuz yani dün David ve Victoria'nın 16. evlilik yıl dönümleriydi.Oylarınızı ve düşüncelerinizi eksik etmeyin lütfen.
05.07.2015
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lonely hearts club || brooklyn beckham
FanfictionOnun sırtını duvara yaslamışken aramızdaki mesafeyi iyice kapatarak ten temasını arttırdım. Şaşkınlıkla "Chloe" dediğinde gülümsedim. Adımı onun sesinden duymak şu dünyadaki en güzel şeylerden biriydi. Gelen cesaretle gözlerimi dudaklarına kaydırdığ...