Bölüm şarkısı: Redfoo- New Thang
Dolmuş gözlerimle ne yapacağımı düşünürken cam kapıdan giren birini gördüm. Hemen dosyayı kapattım ve arkamı dönüp gözlerimi sildim. Bana bakmadan yürüyüp geçtiğinde sandalyeme geri oturdum ve ne yapacağımı düşünmeye başladım.
Etrafta kimseyi göremeyince dosyayı tekrar elime aldım ve durumun ne kadar kötü olduğunu anlamaya çalıştım. Victoria'nın yılbaşı koleksiyonu olmalıydı. İlk sayfalardaki resimler çoktan mahvolmuş ve mürekkepleri akmıştı. 60'tan fazla çizim olmalıydı. Arkadaki son 10 sayfayı kurtarabileceğimi düşünerek onları dosyadan çıkardım.
Mutlaka biri ne yaptığıma bakmak için gelecekti. En sonunda aklıma bir fikir geldi. Bütün kağıtları dosyadan çıkardım ve çekmecenin birine koydum. Kahve bardağını da çöpe attım, uzun süre kahve içmeyeceğimi biliyordum. Yeni kağıtları dosyanın içine koydum. Üzerlerine de sağlam 10 sayfayı koyarak dosyayı kapattım.
Bugünlük bu beni kurtarabilirdi belki ama yarına kadar onlarca çizim yapmam gerekecekti. Bu işin içinden kalkamayacağımı bilsem de çizimlerden iki tanesindeki eksiklikleri işaretledim. Biri gelirse ilk iki sayfayı gösterecektim. Çekmeceden her tarafa kahve kokusu yayan kağıtlardan birini alıp aynısını çizmeye başladım.
Bir saatten fazla bir süredir sadece bir tane çizim üstünde uğraştıktan sonra bitirebilmiştim. Kusursuz olmamıştı tabi ama fark edilmemesini diliyordum.
O kadar çizimi yarına kadar yetiştirmem imkansızdı. Kendimi ağlamamak için o kadar sıkıyordum ki burnum sızlamaya başlamıştı.Cam kapıdan birinin geldiğini görünce panikledim ve hemen çizdiğim yeni resmi dosyanın altına koydum. Gelen kişiye baktığımda Brooklyn olduğunu gördüm. Dün geceden sonra onunla hala ilgilenip ilgilenmeyeceğimi düşünmüştüm. Ve evet, hala ilgileniyordum.
Masamın yanına gelip "Sabah kalkamadığım için üzgünüm, seni buraya ben getirmek isterdim ama sızıp kalmışım." dediğinde "Bunu dert etme, şu an düşünmek için daha büyük bir problemim var." diye cevap verdim.
Anlamamış ve biraz da telaşlı gözlerle bana bakmaya başlayınca ona olan her şeyi anlattım. Kahve dökülen çizimleri gösterdim ve tepkisini izledim. Brooklyn'in suratından da anlaşıldığı üzere, gerçekten boka batmıştım.
Tam bir şey söyleyecekken beni susturdu. Düşünüyor gibi görünüyordu. "Gidip annemin sekreterine annenin bayıldığını söyleyeceksin. Victoria anneler konusunda çok hassastır, o zaman çıkmak için izin alırsın."
Fikir bana mantıklı gelmişti ama yalan söylemeyi pek beceremezdim. Nasıl yapsam da inandırıcı olsa diye düşünürken Brooklyn "Merak etme, zaten şu an yıkılmış gözüküyorsun. Yalan olduğunu anlamayacaktır." dediğinde içim rahatlamıştı. Bu iyi bir şeydi, şimdilik.
Kahveli kağıtları dosyaya koyduktan sonra dosyayı ve eşyaları alıp sekreterin olduğu kata çıktık. Brooklyn elimdeki dosyayı alıp "Bunu bana ver. Aşağıda arabada seni bekliyorum." dediği zaman kafamı salladım.
Asansörden inip sekreterin yanına gittim. Başında dikilmeye başladım ama kafasını kaldırıp bana bakmamıştı. Sahteden boğazımı temizledikten sonra kendimi daha fazla acındırmak için incelttiğim sesimle konuşmaya başladım "Merhaba, burada staja başladım ve bu benim ilk günüm. Bunu size sormayı hiç istemezdim ama annem şu an hiç iyi değilmiş ve onun yanında olmam lazım. Lütfen Bayan Beckham'a erken çıkıp çıkamayacağımı sorar mısınız?"
Ciddi olup olmadığıma bakmak için beni süzüyordu. Biraz düşündükten sonra "Bayan Beckham burada değil, biraz beklersen onu arayacağım." dediğinde kafamı salladım ve kenarda beklemeye başladım. Buradan çıkarsam ne olacağını da bilmiyordum ama daha az stres altında olmak iyi olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lonely hearts club || brooklyn beckham
FanfictionOnun sırtını duvara yaslamışken aramızdaki mesafeyi iyice kapatarak ten temasını arttırdım. Şaşkınlıkla "Chloe" dediğinde gülümsedim. Adımı onun sesinden duymak şu dünyadaki en güzel şeylerden biriydi. Gelen cesaretle gözlerimi dudaklarına kaydırdığ...