chapter 14: still hoping it's me and you at the end

988 72 17
                                    

Bölüm şarkısı: Jack&Jack- Like That

Kendime küfürler ederek eve doğru sürerken kafam karmakarışıktı. Jackson az önce beni öpmüştü ve ben bunu hiç beklemiyordum. En kötüsü de karşılık vererek onu umutlandırmış olmamdı.

O sırada ne düşündüğüm hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Sadece.. Sadece o çok üzgün görünüyordu ve tek amacım onu mutlu etmekti. Dudaklarını dudaklarıma bastırdığında şaşkınlıktan gözlerimi bile kapatamamıştım. Sonra bir anda boynundan tutup ona karşılık verdim.

Bir rüya olmasına rağmen üzerimde etki bırakmış ıslak öpücüklerden farklı olarak Jackson'a karşılık verirken hiçbir şey hissetmiyordum, benim için sadece dudak temasından ibaretti. Uzun sayılabilecek bir öpüşmeden sonra hemen Jacksonlar'ın evinden ayrıldım ve Brooklyn'i aradım.

Ah, bir de Brooklyn vardı. Ona karşı olan duygularımdan bu kadar eminken en yakın arkadaşıyla öpüşmüştüm. Jackson ona olanları kesin anlatırdı ve ben kesinlikle bir daha Brooklyn'in yüzüne bakamayacaktım.

Ruhsuz bir şekilde odama gidip kendimi yatağa attım. Hiçbir şey yapmak istemiyordum. Aç karnımı umursamayarak uzun bir duş aldım ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

***

Arabamı park edip rahatsız adımlarla okul bahçesine doğru ilerlerken Brooklyn veya Jackson'la olabildiğince geç karşılaşmak için dua ediyordum. Emma ve Zack'i gördüğümde gülümseyerek onlara el salladım ve hızla binaya doğru ilerledim.

Dersin başlamasına daha çok olsa da umursamadan arka sıralardan birine oturdum ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Instagram'daki takipçilerim hızla artmıştı ve tanımadığım insanlar sadece dış görünüşüme bakarak kişiliğime hakaret ediyorlardı. Eh, ben de çok iyi biri sayılmazdım.

Öğle yemeğine kadar kimseyle karşılaşmadan derslerime girmiştim ama şu an onlardan kaçamayacağımı biliyordum. Elimdeki tepsimle etrafa bakınırken gözlerim Brooklyn'in gözleriyle buluştu. Hemen gözlerini kaçırıp gülmeye devam ettiğinde oturduğu masaya doğru ilerledim. Zack, Emma, George ve Brook oradaydı ama Jackson aralarında yoktu.

Gidip masaya oturduğumda tüm gözler bana dönmüştü. Fısıldar bir şekilde 'merhaba' dedim ve kafamı tepsimden hiç kaldırmayarak yemeğimi yemeye başladım. Brooklyn masaya geldiğimden beri benden tarafa hiç bakmıyor ve samimi gözüken kahkahalarla gülüyordu.

Birden omzumda hissettiğim elle arkamı döndüm. Jackson yüzündeki kocaman gülümsemeyle yanıma oturduğunda eli hala omzumdaydı. Brooklyn'in bakışları Jackson'ın eline odaklanmıştı. Gerilen yüz hatlarından anlamıştım, Jackson ona söylemişti.

Kulağıma yaklaşıp "Merhaba." diye fısıldadığında gülümsemekle yetindim. Bir kere öpüştük diye şu an bana sevgilisi gibi davranıyordu. Jackson Brooklyn'e dönerek "Hey Brook, bugünkü antremana hazır mısın?" dediğinde gayet normal bir şekilde cevap verdi "Her zamanki gibi hazırım, Jackson."

Sohbete daldıklarında Brooklyn'i incelemeye başladım. Sanki ben Jackson'ı zorla öpmüşüm gibi benimle konuşmuyordu ama Jackson'a gayet normal davranıyordu. Tamam, Jackson bana ondan daha yakındı ama ikimize de aynı tepkiyi göstermesi gerekmez miydi?

Bir kez daha bakışlarımı Brooklyn'in üzerinden çekip tepsime odaklandım. Öğle yemeğinin sonuna kadar hiç konuşmadıktan sonra Emmalar derse gitmek için ayaklanmıştı. Brooklyn "Benim bu dersim boş, siz gidin." dediği zaman sıkıntıyla derin bir nefes aldım.

Jackson kafasını sallayıp bana döndüğünde "Benim de dersim boş." diye cevap verdim. Herkes masadan kalktığında Jackson bir kez daha kulağıma doğru yaklaşarak "Seni sonra arayacağım." dedi. Brooklyn'in bakışları üzerimizdeydi ve kendini sıkıyor gibi duruyordu.

Başbaşa kaldığımızda kafamı kaldırıp ona bakmaya korkuyordum. Önceden onunla yalnız kalabilmek için delirirdim ama şu an isteyeceğim en son şeylerden biri buydu. Gözlerini bana dikip rahatsız edici bir şekilde bakarken dayanamadım ve çantamı alıp masadan kalktım. Kolumdan yakalayıp emir verir bir şekilde "Otur." dediğinde yutkundum ve dediğini yapıp geri oturdum.

Birkaç dakika boyunca hiç konuşmadan beni incelemeye devam etti. Terlemeye başlamıştım ve çok garip hissediyordum. Gözlerimi bir saniyeliğine kaldırıp gözleriyle buluşturduğumda her zamanki gibi yüzünden hiçbir şey okuyamamıştım. Tekrar gözlerimi kaçırıp etrafa bakarken neredeyse üzgün çıkan sesiyle "Jackson'a karşı bir şeyler hissediyor musun?" diye sordu. Bu soruyu beklemiyordum, iç sesim hayır demem için yalvarsa da cevap vermeden etrafa bakınmaya devam ettim.

"Gözlerime bak." dediğinde dediğini yapmadım ama etrafı izlemeyi bırakıp bakışlarımı yere çevirdim. "Chloe, gözlerime bak dedim."  İstemsizce kafamı kaldırıp ona baktığımda sinirli durmuyordu. Bir kez daha "Jackson'a karşı bir şey hissediyor musun?" dediğinde hayır anlamında kafamı salladım. Bu durum çok garipti, sanki babam tarafından sorguya çekiliyormuşum gibi hissediyordum.

"O zaman neden böyle davranıyorsun, Chloe? Tanrım, neden sadece kendin olup hissettiğin gibi davranmıyorsun?" Sanki sen çok kendin gibi davranıyorsun diye cevap vermek istesem de sustum. Sustum ve onun sinirli bir şekilde kalkışını izledim. Biraz korktuğumu itiraf etmeliydim. "Jackson'ın senden hoşlandığını biliyor muydun? Neden her şey sürekli aynı oluyor? Hayatım sürekli tekrarlanan bir lanet gibi." dediğinde sesinin acınası çıkması ona koşarak sarılma isteğimi körüklemişti. Ama Brooklyn sanki benimle konuşmuyordu, daha çok sitem eder gibiydi.

"Amanda'yı unutmaya çalıştığım dönemde babama 'İlk aşkımın üzerinden nasıl geleceğim?' diye sorduğumda bana 'İkincisini bul.' demişti. Tam da bulduğumu sanmıştım." dediğinde bana bakmıyordu. Sesi yorgun çıkıyordu ve az önce bana olan duygularını itiraf etmişti. Çok sevinmem gerekirdi ama ben sadece ağlamak istiyordum. Gururumu ve Jackson'ı bir kenara bırakıp ayağa kalkarak yanına gittim.

Onun istediği gibi kendim olacak ve hissettiğim gibi davranacaktım. Tam ağzımı açmışken yüzünü bana döndü ve nefesleri yüzüme çarpmaya başlayıncaya kadar aramızdaki mesafeyi kapattı. "Lütfen Chloe, benden uzak dur. Bu ikimiz ve en önemlisi Jackson için en iyisi." dediğinde açtığım ağzımı geri kapattım. Cevap vermemi beklemeden kantinden çıktığında bunca zamandır etrafımızda bizi izleyen birkaç kişiyi fark ettim.

Yerimden kıpırdayamıyordum. Bundan sonra ne olacağını düşünürken gözlerimden usulca dökülen gözyaşlarımı hızlıca sildim. Çantamı alarak koşar adımlarla tuvalete ulaştım. Bir kabine girerek sessizce gözyaşlarımı dökerken neye ağladığımı bilmiyordum. Biraz daha sakinleştikten sonra kabinden çıktım ve yüzümü yıkadım. Kızaran burnumu ve göz altlarımı kapattıktan sonra tuvaletten çıktım. Aptal kızlar gibi hala Tanrı'ya her şeyin sonunda birlikte olmamız için yalvarıyordum.

Geriye kalan iki dersime de girdikten sonra Megan'a mesaj atmıştım. Buraya taksiyle gelmesini ve bu gece bizde kalmasını rica ettim. Kısa bir süre sonra mesajıma olumlu cevap verdiğinde kitaplarımı çantaya doldurup sınıftan çıktım. Bahçede de kimseye bakmayıp park alanına gittiğimde gördüğüm manzara karşısında olduğum yerde kalakalmıştım.

Sesli bir şekilde inlediğinde daha beni görmediğinden hızlıca tekrar bahçeye doğru gittim. Brooklyn, stalklarken adını öğrendiğim Hannah ile öpüşüyordu ve bir eli kızın kalçasını sıkıyordu. Günlerce yatmadan önce hayal ettiğim öpücüğü başka bir kıza verdiğini görmek üzerimde deprem etkisi yaratmıştı.

Kalbim daha önce hiç olmadığı kadar çok parçaya ayrılırken tutmak için çabaladığım gözyaşlarım yüzünden görünüşüm bulanıklaşmıştı ve Brooklyn, birkaç saat önce itiraf ettiği duyguları çoktan aşmış gözüküyordu.

...

Oylarınızı ve düşüncelerinizi eksik etmeyin lütfen.
05.08.2015

lonely hearts club || brooklyn beckhamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin