lonely hearts club || brooklyn beckham

chapter 6: i can't get you out of my mind

Bölüm şarkısı: Panic! at the Disco- This is Gospel

Ben, Zack, Emma, George, Jackson ve Brooklyn dersten sonra buluşmaya karar vermiştik. Nerede toplanacağımızı belirledikten sonra hepimiz günün son dersine girmek için ayrıldık.

Açıkcası ü1'lerden çok arkadaşım yoktu. Bazen Brooklyn'in yanındayken kızların bana kötü bakışlar attığını görüyordum. Biraz garip olsa da insanların benden nefret etmesi beni mutlu ediyordu.

Ders boyunca aklım sürekli Brooklyn'e kaymıştı. Onu aklımdan çıkaramıyordum. Hannah'yı unutmasam da daha sonra onları yan yana görmemiştim. Henüz ondan hoşlanmıyordum ama sadece arkadaşız desem de yalan olurdu.

Günler boyu sürmüş gibi gelen bir dersin sonunda buluşmak için sözleştiğimiz heykelin yanına gidip beklemeye başladım. Benden hemen sonra George gelmişti. Bu günlerde havanın ne kadar güzel olduğundan konuşurken Zack, Jackson ve Brooklyn de aramıza katılmışlardı.

10 dakikadan uzun bir süre boyunca Emma'yı beklemiştik ve sonunda yanımıza gelmişti. Zack ve Emma George'un arabasıyla, ben ve Brooklyn de Jackson'ın arabasıyla gidecektik. Çocuklar kendi aralarında nereye gideceğimiz konusunda anlaştılar ve sonunda arabalara binebildik.

Ben ve Brooklyn arka koltuğa yerleştik. Jackson da arabaya bindiği an radyoyu ve klimayı açtı. Brooklyn ve Jackson'ın ne hakkında konuştuğunu zaten anlamıyordum, ben de Instagram'a bakmaya karar verdim.

Brooklyn aniden elimden telefonu çektiğinde şaşkınlıkla "Ne yapıyorsun?" diye sordum. İki saniye kadar baktıktan sonra telefonumu geri verdi ve hemen kendi telefonunu aldı. Anlam veremeyerek telefonu çantama koymak için çantamı açtım.

Jackson'dan aldığım pijamalar çantamda duruyordu. "Sanırım kokunla uyumaya veda etmeliyim Jackson." diyip dudağımı büzdüğümde Jackson aynadan bana baktı. Elimdeki poşeti görünce sesli bir şekilde güldü ve "Bana aşık birine göre bunu yapmak epey zor olmalı." dedi. Poşeti ön koltuğa koydum ve bir kahkaha attım.

Brooklyn'in neyden bahsettiğimiz konusunda en ufak bir fikri olmadığı için güneşi görmüş köpek misali bize bakıyordu. "Siz sarhoşken Jackson bana pijamalarını vermişti. Sonra onları yıkamak için eve götürdüm. Aramızda bir espri bu." diye açıklama yaptım. Telefonumun mesaj sesi geldiğinde çantamı yeniden açtım.

İki bildirimden biri Instagram'dandı. Brooklyn beni takip etmişti. Şimdi neden telefonumu aldığını anlamıştım. Diğerine baktığımdaysa bir mesaj olduğunu gördüm. Yarın gelip başlayabileceğimi söylüyen bir mesajdı ve sonunda 'x vb' yazıyordu. Victoria Beckham bana yarın saat 11'de başlayabileceğimi söyleyen bir mesaj atmıştı.

Heyecanımı gizleyemedim ve ufak çaplı bir çığlık attım. İkisi de şaşkın gözlerle bana bakarken "Victoria Beckham yarın staja başlayacağımı söyleyen bir mesaj atmış." dedim. Brooklyn gülümseyip kafasını çevirdiği zaman artık onun yanında Victoria Beckham yerine 'annen' mi desem diye düşünmeye başladım.

Jackson beni tebrik etti ve geldiğimizi söyleyerek arabayı durdurdu. Disco&bar tarzı bir yere gelmiştik. İçeri girdiğimizde Zack, Emma ve George'un da masaya yeni yerleştiklerini gördük.

Gidip George'un yanına oturdum. Bu seferki masamız dikdörtgendi bu yüzden Jackson ve Brooklyn de karşılıklı oturmuşlardı. Garson gelip siparişlerimizi alırken bira içeceğimi söyledim. Jackson "Hadi ama Chloe. Büyük bir şirkette staj kaptın sence bu kutlanmaya değmez mi? Buraya 40 shot tekila lütfen." dediğinde kafamı salladım ama bu kadar çok içmemiz de gerekmiyordu.

Jackson tekrar bize dönüp "Herkes Chloe için bir shot atacak sonra da 'daha önce yaptım/ hiç yapmadım' oynayacağız. (İngilizcesi Never Have I Ever). Herkes sırası gelince daha önce yaptığı ya da yapmadığı bir şey söyleyecek ve shot atacak. İki birayla bile kendinden geçen Emma'yı ve tabiki sevgili kız arkadaşı oynamıyor diye oynamayacak olan Zack'i oyundan muhaf tutuyoruz. Dördümüz oynayacağız. Ayrıca daha önce hiç sinemada uyumadım tarzında şeyler istemiyorum. Biraz kirli defterlerinizi açın." dedi.