Mutli media: Moda tasarımcısı, BM uluslararası iyi niyet elçisi ve eski pop star Fine Arts College'ta konuşma yaptı.
Bölüm şarkısı: Melanie Martinez- Carousel
Sabah evdeki konuşmalar yüzünden uyandığımda nerede olduğumu algılamam birkaç saniye sürmüştü. Yere baktığımda George yoktu. Odadan çıktım ve herkesin salonda olduğunu gördüm. Başlarının ağrısını tahmin etmek zor değildi.
Mutfağa gidip kahvelerin yerini bulmaya çalışırken Jackson'ın sesini duydum "Chloe evde kahve yok. Sen salona gel ve bu geceden kalanlara göz kulak ol. Ben hemen kahve alıp geliyorum." dediğinde onun sözüne uyarak salona gittim.
Suratlarını tek tek incelediğim zaman gülmemi bastıramadım. Hepsi bana ölümcül bir şekilde bakmaya başlayınca ağzımı kıpırdatıp 'pardon' dedim ve George'un yanına oturdum.
İhtiyaçları olan bir şey var mı diye soracakken Brooklyn aniden kalkıp tuvalete doğru koşmaya başladı. Yanına gidip gitmemeyi düşündüm ama bir insanın kusmasına tahammül edemeyeceğimi bildiğimden gitmedim.
Salona geri geldiğinde yanıma oturdu. Aniden kafasını omzuma yaslayıp gözlerini kapattı. Kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı ve ellerimin terlediğini hissediyordum. Derin bir nefes alırken kokusu ciğerlerime doldu. Bunu herkes anlamazdı ama o sanat gibi kokuyordu. Kokusu karşısında afallamış bir şekilde ne yapsam diye düşünürken sol omzuma da bir ağırlık çöktü.
Bir omzumda George bir omzumda Brooklyn yatarken iki kas yığınının ortasında ezilip kalmıştım. Dert etmemiş gibi görünmeye çalışarak ben de kafamı arkama yasladım ve gözlerimi kapadım.
Kapı açılma sesi duyduğumda hemen kapıya doğru baktım. Jackson sonunda gelmişti. Beni ve bulunduğum durumu görünce yüzünü garip bir ifade aldı. Gerçekten iki sandviç ekmeğinin arasında sıkışmış gibi görünüyor olmalıydım.
Jackson kahvelerin yanında birkaç çörek de almıştı. Hepsine zorla yedirdikten sonra ağrı kesicilerini verdim. "Yardımların için teşekkürler, sanırım artık sen gidebilirsin. Bunlar ayılsın tek tek eve yollayacağım."
İtiraz etmedim ve üstümü değiştirip çantamı aldım. Mutfaktan bir poşet buldum ve bana verdiği pijamaları yerleştirdim. Jackson poşeti gördüğünde "Bana içten içe aşık olduğunu biliyordum ama en azından pijamalarını koklayarak uyumak istiyorum onları götürebilir miyim diye sorsaydın" diyip güldüğünde "Sana aşık olmamı istediğini biliyorum ama pijalamarını yıkamak için götürüyorum Jackson" diye cevap verdim.
Beni kapıda yolcu ederken dediğime güldü ve bana sarıldı. Sarılmasına karşılık verdim. Onu ilk gördüğümde ona gıcık oluşum aklıma gelince ben de güldüm.
Taksiye binip eve geldiğimde annemlere ne yaptığımı anlattım ve odama çıktım. Jackson'ın pijamalarını kirliye atıp kendimi yatağıma attım.
Yarın Victoria Beckham konuşmadan sonra tasarımlarımızı bizzat inceleyecek ve seçim yapacaktı. 20 kişi arasından seçilmek çok da zor olmayacaktır diye düşündüm.
***
Victoria Beckham'ın konuşmasına doğru tek başıma giderken içimi bir heyecan sarmıştı. Emma ve George, David Beckham'ın konuşmasına gitmişti ve bununla yalnız başıma yüzleşmek zorundaydım.
4. Sırada bir yere oturduktan sonra beklemeye başladım. Brooklyn uğramaya çalışacağını söylemişti, gözüm Brooklyn'i arıyordu ama burada olmadığını görünce biraz hayal kırıklığına uğramıştım.
5 dakika içinde her yer dolmuştu ve beklemeye başlamıştık. Arka sıralardan alkış sesleri gelmeye başlayınca geldiğini anlamıştım. Siyah elbisesinin içinde onu görünce ben de alkışlamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lonely hearts club || brooklyn beckham
Fiksi PenggemarOnun sırtını duvara yaslamışken aramızdaki mesafeyi iyice kapatarak ten temasını arttırdım. Şaşkınlıkla "Chloe" dediğinde gülümsedim. Adımı onun sesinden duymak şu dünyadaki en güzel şeylerden biriydi. Gelen cesaretle gözlerimi dudaklarına kaydırdığ...