BU PİSKOPATIN DERDİ NE YA!!?!!😤

14 5 2
                                    

Sabah saat 07:00' de uyandım. Dört haftalık tatil bitmişti ve okula geri döndük. Seda, Ayşe, Elif,ben ve evimizin yeni üyesi Zülal aynı evde kalıyorduk .
Okulun açılmasına çok üzüldüm. Okul demek fedakarlık demekti. Birçok şeyi elimden aldı ya resmen.Okulun açılması sonucu hayatın benden aldıkları diye bir liste oluştursam maddeler kesin şu şekilde olurdu ;
1) Uyku
2)Uyku
3) uyku...
Diye devam eder. Benim gibi uyku seven biri için erken kalkmak tam anlamıyla çin işkencesi. Yataktan kalktım, önce elimi ve yüzümü yıkadım. Hızlıca banyoda işlerimi bitirerek odaya geri döndüm.  Üzerime beyaz t-shirt ve  turuncu bir gömlek giydim. Altıma mavi kot bir pantolon giyerek kendimi süzdüm. Tabi ki her zaman ki gibi çok güzeldim.

İçeriye geçtiğimde Seda hariç herkes kahvaltı masasının etrafında yemek yiyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İçeriye geçtiğimde Seda hariç herkes kahvaltı masasının etrafında yemek yiyorlardı. Yanlarına vardığımda " Seda nerede " diye sormam la Zülal atlayarak "  Seda abla hâlâ uyuyor,  uyandırmayı da deneme dik." dedi." Sedayı uyandırmaya çalışmak bir file konuşmayı öğretmek gibi" diyerek sırıtır Ken kafama yediğim yastık ile sarsıldım. " Demek bir file konuşmayı öğretmek beni uyandırmadan daha zor öylemi " diyerek bir kolunu omzuma attı. Sedanın kolunun altından çıkarak " yok yani sen beni yanlış anladın, hem bak okula geç kalıyorsun" diyerek masaya oturdum. Seda da arkamdan masaya oturdu .
Elif:
- Zülal, Karahan nasıl?
Zülal:
- Dönüş abla nasıl bir etki yarattıysa ateşi çıktı. Hastaneye zor yetiştirdik.
  Zülalin söylediği sözler sonucunda içtiğim çay genzime  kaçtı ve öksürmeye başladım.
Seda:
- Helal, helal. Görüyorsunuz dimi adını bile duyunca kız ölüyor.
Ben:
- Ne alakası var!
Seda bu sözüme göz devirirken , diğerleri  şaşkınca bana bakıyorlardı.  Bu bakışları yok sayarak kahvaltıya geri döndüm. Zülal yemek yemek yerine bana baktığını görünce bende yemeği bıraktım ve " bir sorun mu var" diye sordum. Zülal ifadesizce yüzümü incelerken konuşmaya başladı." Dönüş abla sen hala abimi seviyorsun ve bunu kabullenemiyorsun ". Dediği söz kalbimle beynimin  savaşmaşına neden oldu.

Kalp: ben o çocuğa aşığım !
Beyin: bir defa çocuk değil Karahan. istesen de sen Karahanı sevemezsin !
Kalp: neden, neden sevemem?!
Beyin: çünkü Karahan seni kullandı!
Kalp: Karahan beni kullanmadı! Sadece beni ve kardeşimi korumaya çalıştı!
Beyin: her neyse! Senin  Karahanı sevmemen gerekir , ihanet edemezsin ölen çocukluğuna!
Kalp:ama çok seviyorum. Karahan la aynı havayı soluduğumu bilmek, aynı Dünya da yaşamak bile benim atmama  yetiyor.
Beyin: Karahan iyi biri olabilir ama bu onun sevdiğin insanları üzmeyeceği anlamına gelmiyor.
Kalp: ben Karahanı seviyorum.

Beynim ve kalbim savaş verirken Seda " Dönüş doyduysan kahvaltıyı kaldıracağız" dedi. iyi ki de dedi yoksa bu savaş sonunda bir ceset olacaktı ve o ceset benim ruhum olacak dı. Kafamı evet manasında aşağı yukarı salladım . Masadan kalkarak onlara yardım ettim. Bu sırada hiç konuşmadım, konuşmadık.  Hızlıca işlerimizi bitirerek yola çıktık. Sessizlik aramızda çığ gibi büyürken Ayşe'nin konuşması bu çığı  üzerimize düşürdü.
Ayşe:
- Dönüş Zülalin sorduğu soru seni çok üzdü. Zülal haklı demi?
Ben:
- Bilmiyorum.
Elif:
- Bir insan aşık olup olmadığını bilir.
Ben:
- Beynime sorsam  sevmiyor, kalbime sorsam deli gibi onun için atıyor. Bu çıkmaz beni çok yoruyor.
Zülal:
- Dönüş abla san  daha doğrusu size birşey söyleyeceğim ama kimseye özellikle abime bu konudan bahsetmeyeceksiniz .
Hepimiz evet manasında kafamızı salladığımızda anlatmaya başladı. " Abim uyurken odasından değişik sesler geliyordu. Odasına bakmaya gittiğimde rüyasında o kadınla konuşuyordu" . Bir an duraksadı, derin bir nefes aldı. O kadın diye bahsettiği kimse canını yaktığı belliydi. Elif Zülale yaklaşarak  " özel  değilse o kadın kim" diye sordu. Yalan yok bende çok merak ediyorum. Zülal in bir an gözünden  yakıcı bir öfke geçtiğini gördüm. Gözlerini yere dikerek " o kadın bizim maalesef annemiz olur."  Diye  yanıt verdi. Bir iki saniye içine büyük bir nefes aldı." Abim o kadına senden bahsediyordu. Seni abim çok seviyor Dönüş abla. Abim bu hayatta ikinci bir şansı hak ediyor " . Zülal in söyledikleri kalbimi savaşta kazanan yapmıştı. Kızlara bakarak            " Neyse  , Hadi okula geç kalıyoruz." Hızlıca ayakkabılarınızı giyerek okula gittik.
                                 🖤
Kızlar koşarak sevgililerine sarıldılar. Seda, Zülal ve ben Ayşe ve Elif'in arkasından baka kaldık. Yanlarına geldiğimizde hiç bir şey demeden bir çardağa geçtik.  Bir ara erkekler aralarında maç muhabbeti yaparken  farkında bile olmadan ben de bu sohbete dahil olmuştum. Bir iki dakika sonra telefonumu özel bir numara aradı. Herkes bir an bana döndü. Karahan bir kaşını havaya kaldırarak " arayan kim?" diye sordu. Bilmiyorum diyerek telefonu yanıtladım.
Ben: Alo-
0505...:Selam güzellik. Turuncu sana çok yakışmış.
Ben: Sen kimsin!
Karahan: hoparlöre al.
0505...: Al sesimi hoparlöre güzelim. Karahan da duysun.
Elif: Sen kimsin!
0505...: Ben kim miyim. Ben sizin ecelinizim.
Mert: Senin ecelin  olurum köpek. Sikik beyinli! Şerefini siktigimin orusbusu!
0505...: KES SESİNİ!!!!! ARKANIZDA Kİ KUTUYU ALIN VE BİRDAHA BÖYLE BİR ŞEYE CÜRET ETMEYİN....
Telefonu yüzümüze kapattı. Hepimizin rengi atmıştı. Ne yapacağımızı bilmezken Toprak arkamıza doğru gitti ve kutuyu alarak masanın tam ortasına koydu. Kutunun kapağını açıp kontrol ettim. İçinde bir not vardı. Gözlerim Karahanın gözlerini bulduğunda onun da endişeli olduğunu anladım. Notu alarak okumaya başladım.
Not:
Size söylediklerimi yapmak zorundasınız, yoksa çok kan dökülecek. Şimdi ben sizinle bir oyun oynayacağım ama çok fedakarlık yapmanız gerekmektedir. Hadi ilk sorum şu OKULDA EN ÇOK KAN DÖKÜLEN YER.  Kızlar çok iyi bilir...
Notta yazanlardan hiçbir şey anlamadım, daha doğrusu anlamadık. Ne olabilir diye düşünürken telefonum tekrar çalmaya başladı. Herkes bana soran gözlerle bakarken " yine aynı numara" dedim. Karahan tok ve sert sesiyle " sesini hoparlöre al" dedi. Çağrıyı yanıtladım.
Ben: Alo
0505...: Naber güzelim.
Karahan: Kes lan sesini! Dönüşe kimse güzelim DİYEMEZ !
0505...: Sen Dönüşe aşık mı oldun. Diyelim sen aşıksın Dönüşe sor bakalım o kız seni seviyor mu?
Bu söylediği sözle Karahan ın kahve leri benim yeşilime karıştı. Gözlerini gözlerimden çekmeden konuşmaya başladı.
Karahan: Bir insanı sevmek için karşındakinin de seni sevmesine gerek yok. Ben onu böylede severim, seveceğim.
Ben: Gerek var! Karahan ben seni seviyorum.
0505...: Ay, bukadar aşk midemi bulandırıyor. Bu soruyu çözmek için bir hafta süreniz var.
Diyerek telefonu tekrardan kapattı. Hepimiz ayrı ayrı düşüncelere daldık. Zilin çalmasıyla kendime geldim. Konuşmadan  sınıflarımıza dağıldık.
                                    💚
Okul bittiğinde Karahanın evine geçtik. Artık resmen bir sevgilim var. Kendime ihanet ettiğimi düşünsem de kalbimin sesini dinlediğim  için bir yandan da mutlu olmuştum.
Salonda oturduk ve bizi arayan manyağın sorusuna yoğunlaşmaya karar verdik.

Toprak:
- Soru neydi?
Zülal:
-  Okulda en çok kan dökülen yeri sordu ama burası neresi?
Karahan:
- Bir de kızların iyi bildiği yer.
Seda:
-Jeg fant!
Mert:
- Tamam, aklı başında bir insan oğlu vardı onu da az önce kaybettik.
Seda:
- Öffff, saçmalamayın. Bir anda mutlulukla ağzımdan çıktı yani hâlâ sizden daha zekiyim!
Oğuz:
- Soruyorum zeka küpü, sana Türkçeyi unutturacak kadar önemli ne buldun da bu kadar mutlu oldun?
Seda yerinde dikleşerek " tabi ki sorunun cevabını buldum" dedi. Hepimiz heyecanla Sedaya bakarken konuşmaya başladı."  Toalet tabiki. Okulda kızların en çok vakit geçirdiği yer toalet.  Şu kan olayı ise kızların regl döneminden bahsediyor." Sedanın bazen  uzaylı olduğunu düşünmeden edemiyordum. En son sözü Seda söylemişti. Aramızda sessizlik çığ gibi büyürken bu sessizlik nefesimi kesmeye yetiyordu. Duvarlar üzerime üzerime gelmeye başladı. Nefes almak için ayağa kalktığımda başım dönüyor du. Karahan bana bakarak telaşla "iyimisin ?" diye sordu. Başım dönmeye başladığında ayaklarım boşaldı. Bedenim ile yer arasında iki santim kaldığında bedenimi bir el tuttu. Gözlerim yavaş yavaş kapanırken son gördüğüm Karahanın kahve gözeleriydi...
    

KIŞ AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin