Vampir lordu Kim Taehyung ve onun yenidoğanı Jeon Jungkook.
Daha önce bir insanı hiç dönüştürmemiş ve himayesine almamış olan vampir lordu Kim Taehyung, kendi topraklarında saldırıya uğrayan ve ölmek üzere olan Jeon Jungkook'u ısırır. Yasalara göre...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Biz geldik!!
İyi okumalar 👻🩸🍬 öpüyorum çokça. Uzun bir bölüm keyfini çıkararak okuyun. Bölüm sonunda yine aaaa burada mı kesilir ama şimdi diyip yakınacaksınız ama benim olayım da bu zaten :D
Uçağım var ben inene kadar bir sürü yorum yapın olur mu 🥺 ✍️ inince okuyayım 😚
Hadi iyi okumalar.
🩸🩸🩸
"Beni çağırdı." dedi uzun bir sessizliğin arkasından. Taehyung başını kaldırdı, üçü de şaşkın bakışlarla kendisine bakıyorken tekrar etti. "Kılıç beni kendisine çağırdı."
Şatonun sadece Taehyung ve onun biricik sevgilisi Jungkook'a ayrılan doğu kulesinde lordun yatak odasında birbirine bakan dörtlü dışında hiç kimse yoktu. Ama düşüncelerin akışı Jungkook'u o denli etkilemişti ki sanki kalabalık bir odada onlarca kişi konuşuyormuş da onların arasında kalmış gibi hissetmişti.
"Seni mi çağırdı?" Taehyung diz çöktüğü yerden Jungkook'un ağlamaktan kızaran gözlerine bakıverdi.
"Evet. Başta meraktan yaklaşmıştım ama sonra beni çağırdığını hissettim."
"Akılçelen." dedi Seokjin, birisi eşi diğeri de uzun yüzyıllardır tanıdığı arkadaşı olan Taehyung'un dile getirmek istemediği kelimeyi dilinden düşürdü.
"O nedir?" Jungkook şaşkın bakışlarıyla karşısındaki üçlüye baktı. Gerçekten ne olduğunu anlamıyordu. Kılıcı merak etmişti, ufacık dokunsam nasıl olur diye düşünüyordu. Düşünceleri böyleydi ama son adımı atıp ona dokunması için kendisini çağıran kılıçtı.
"Tabi ya! O şeytan kadını tanıyoruz. Jungkook'da annesinin kanını taşıdığına göre bunu tahmin etmeliydik."
"Annem şeytan değildi!" Jungkook zaten simsiyah kesilmiş elinden dolayı acı çekiyorken Seokjin'in sözleriyle sinirlenmişti. Annesine neden öyle demişti ki? Genç yaşta hastalıktan vefat etmişti o. Kimseye bir zarar vermemişti. Gerisinde bakıma muhtaç üç erkek çocuğu bırakmıştı ve onların en küçüğü de Jungkook'tu. Babası annesinin ne kadar iyi bir insan olduğunu yıllarca ona anlatmıştı.
"Neden ona şeytan dedin ki?!"
"Jungkook." dedi Taehyung, sağlam elini sıkarken Jungkook'un bakışlarını üzerine çekmeye çalışıyordu. "Annenden bahsetmiyordu. Büyük büyük annen olan Agata'dan bahsediyordu."
Taehyung bir başka okaliptüs yaprağını çanaktan alıp Jungkook'un siyah lekelere dolu elinin üzerine bıraktı. Bu bitkinin onun acısını aldığını biliyordu ama tamamen acıyı bertaraf etmediğini de biliyordu. Hele cadı melezi olan Jungkook için bu daha acı verici olmalıydı.
