50. Bölüm- İki Cihandada Seninle..

119 10 0
                                    

Telsizden gelen cızırtıyla herkes bir anda susmuştu.

"KILIÇ TİMİ, TERÖRİSTLERİN OLDUĞU MAĞARADA İŞKENCE YAPILAN BİR ASKERİMİZ YARALANDI."

Duyduğum şeyler gözlerim doldu. Silahım elimden düşmüştü. Eğer yaralandıysa teröristler onu rahat bırakmazdı.
Öfkeden gözlerim kızarmıştı.
Arkama bakıp mağaranın yerini düşündüm. Uzaktı biraz buraya.
Dikkatlice ayağa kalkıp arka tarafa ilerledim. Karşıma iki terörist çıkmıştı.

Yüzlerine bakmadan silahımla ikisinide vurdum. Telsizden yine ses gelmişti.

"Gece."
Ayaz'ın sesiydi bu. Umursamadan telsizi cebime koydum.

"Sakın bana mağaraya gideceğini söyleme. Sakın!"

Yüksek bir kayanın üstüne çıkıp etrafa baktım. Mağaraya tam karşımdaydı şimdi.
Koşar adımlarla mağaraya ilerledim. Çok dikkatli olmam gerekiyordu. Yoksa önceki kadar şanslı çıkamazdım.

"KAFANA GÖRE BİRŞEY YAPMA GECE!"
Kimin umrundaki?
Silahımı doğrultup içeri girdim yavaş yavaş. Askerlerden biri yerde yatıyordu. Diğer ikisi neredeydi? Ağzımı açtığım sırada Aslan'ın kirli suratıyla karşılaştım.
"HAYIR!"

İçeride askerin sesiyle sertçe yere yığıldım. Gözlerim alnımdaki silahın namlusuyla yavaşça kapanmıştı.

🐺

"ANNEM BENİ YETİŞTİRDİ BU ELLERE YOLLADI!
AL SANCAĞI TESLİM ETTİ, ALLAH'A ISMARLADIK."

Gözlerimi Alay Marşının sesiyle açtım. Birden fazla kişi söylüyordu. Ellerimi yüzüme götürdüğüm sırada şaşkınlıkla ellerime baktım. Sırıtıl kenarda duran halatlara çevirdim bakışlarımı. Bağlamayı unutmuşlardı. Ayaklarıma bağladıkları ince kabloları kopardım. Duvara tutunarak başımı yerden kaldırıp zar zor mağaradaki küçük çıkıntıdan içeri baktım. Bu nasıl bir manzaraydı böyle!

Ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Askerlerin üçüde kelepçelerle asılmıştı. Gözlerinde siyah bir maske vardı. Hepsi bitik haldeydi. Dolu gözlerle karşılarındaki yaralı askere baktım.

"SIK DEDİM LAN!"

"SIKMAM! ASKERE BİLE SAYGINIZ YOK SİZİN ALÇAK ŞEREF-"

Aslan silahıyla askerin karnına vurdu.
"SIKACAKSINIZ LAN!"

Hıçkırarak ellerimi ağzıma götürdüm. Askerlerden yaralı olana ateş etmelerini istiyorlardı. Aceleyle ayağa kalkıp etrafa bakındım. Burası mağaradan ayrı bir bölümdü. Ceplerimi karıştırıp, silahımı aradım etrafta. Hiç birşey yoktu. Ne yapacaktım şimdi?

Ellerimi alnıma koyup sakinleşmeye çalıştım. O görüntüleri beynimden nasıl silecektim ben? Ayaz kurtarabilecek miydi bizi?

Bakışlarımı bacağımın üstündeki ellerime indirdim. Tabi ya!
Bacağımdaki kasaturamı çıkarıp kapıya ilerledim. Deli gibi tekmeliyordum kapıyı. Ayak sesleriyle geriye bir adım attım. Kapı açıldığı anda kasaturayı adamın karnına saplayıp üstünden atladım. Ceplerini arayıp silahımı buldum. Üstündeki 'asena' yazısını ellerimle temizledim. Daha sonra ayağa kalkıp etrafı kontrol ederek büyük mağaranın yanına ilerledim. Askerler burada olmalıydı. Başımı mağaraya yaslayıp sesleri dinledim.

"ÖLÜRSEK CENNET BİZİM, KALIRSAK BU VATAN BİZİM LAN! SİZ KOLAY MI SANDINIZ BU VATANI ELİMİZDEN ALMAYI?!"

Omzumla kapıyı kırıp silahımı doğrulttum. Aslan öylece kalmıştı.

"Lan bağlamadınız mı siz bunu?!"

"Bağlamıştık ama-"

Kasaturamı adama fırlatıp silahımı Aslan'a doğrulttum bu sefer.

B PLANI - YüzbaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin