16

928 36 9
                                    

Evet, şu an yoldaydık. 1 Haftalığına Muğla'ya, Faralya Köyü'ne gidiyorduk. Berkan dün gece yazdığında neler olduğunu anlamasak bile hocalar ile konuştuğunu, bu hafta izinli olabileceklerini söylediği için her şeyi ayarlayarak bizlere yazmıştı. Ertesi gece saat 02.00 gibi yola çıkmıştık.

"Oğlum sen nereden buldun bu köyü şimdi?"

"Kanka geçen yaz annem ile gelmiştik."

"Nöbetleşe sürelim arabayı."

O kadar çok uykum vardı ki konuşulanları hayal mayal anımsıyordum. Sabah işe gittiğim için oldukça yorgundum, o yüzden uyuyakalmıştım. Ön koltuğu herkesten önce inerek kaptığım için kucağımda pablo ile uykuya daldım. Tam dalmaya hazırlanırken gözüme gelen bir flaş patlaması ile gözlerimi açtığımda Berkan'ın beni çektiğini gördüm.

Telefonunu elinden çekip almayı denesem de yapamadığımdan pes edip uyumaya devam ettim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Telefonunu elinden çekip almayı denesem de yapamadığımdan pes edip uyumaya devam ettim.

"Beni yarın sabah kaldırın, elleyeni öldürürüm!"


Ertesi sabah 07.06
_________________

Barış ile magazinlere düşmüştük, ama tepkilerin çoğu olumlu yöndeydi, buna sevinmiştim.

"Günaydın sevgilim." Barış'ın beni öpmesi ve yüzüme vuran şiddetli gün ışığı ile gözlerimi açtım. Uzun süredir en iyi uyandırılma şeklimdi... Arabadakilere baktığımda arabayı süren kişi artık Yunus değil, Barış'tı. Tuğçe ile Yunus el ele tutuşarak uyurken Berkan ise ayaklarını ön koltuğa diklemiş telefona bakıyordu.

"Oğlum sen ne zaman uyudun, uyandın?" dedim Berkan'a. O ise alaycı bir şekilde beni süzdükten sonra; "Canım! biz babamızın prensesi olmadığımız için alışığız az uyuyup çok çalışmaya!" söylediği şey ile bir an duraksadım. Babasının prensesi mi? haha... Barış ise anlamış gibi hemen konuyu değiştirdi. "Sevgilim, biliyor musun gideceğimiz yeri ayarladık. Çok çok güzel bir köy gerçekten. Bak göstersin sana Berkan. Di mi Berkan!" dikiz aynasından göz göze geldiklerinde Berkan hemen toparlandı. "Evet evet!"

Gideceğimiz yer gerçekten de çok güzeldi, denize sıfır bir ev kiralamıştık ve günlerimizin çok güzel geçeceğine emindik. Her tarafımız rengarenk çiçekler ile dolduğunda Muğla'ya geldiğimizi anlamıştım. Bir iki saat sonra herkes uyanınca arabada bir sessizlik oluşmuştu, herkes büyülenmiş gibi ya camdan bakıyor ya da video çekiyordu.

"Acıktınız mı!" Bu sefer de direksiyonda inanamayacaksınız ama Berkan vardı! "İnanamıyorum Berko, sen baya dolmuş şöförü ruhu taşıyormuşsun içinde ve bize yansıtmamışsın..." kahkaha atmaya başladığımda yemek yiyebilmek için bir yerler aradık.

bilmiş  , barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin