13

1.2K 43 6
                                    

Operasyondan sonra, hastanede. (barış'ın anlatımı)




Melis'imi düzenlenen operasyon sonrası bulmuştuk, ama keşke o hâlde bulmasaydık dedim o an.

Hani bazı anlar vardır ya, size hiçbir şey olmaz ama çok canınız yanar. Ölmek üzere olduğunuzu düşünürsünüz, birisi fiziksel olarak size zarar verse bundan çok daha az hasar kaydı ile olaydan sıyrılacağınızı düşünürsünüz. Melis'i bulduğumuz an ben de öyleydim.

Benim güzeller güzeli sevgilimi, gelecek hayali kurduğum o mükemmel kadını kanlar içerisinde yerde bulmak ne demekti, anlar mısınız? Onu koruyamadığınız için suçluluk hissedersiniz. Belki de cezalandırırsınız kendinizi, ancak siz ne kadar kendinizi cezalandırırsanız cezalandırın; iş işten geçmiştir. Olanlar olmuş ve geri dönüşü olmayan yollara çoktan girilmiştir. Yaşanan olaylar ardında koca bir enkaz bırakır. O enkazı temizlemek sizin görevinizdir; eviniz yıkıldığında bile o enkazı temizlemek zorunda kalırsınız. Hiç yaşadınız mı, bilmiyorum. Ama ben hayatımda ilk kez bu kadar çaresiz kaldım.

Bakınca hayat bulduğum o gözleri sanki bir daha açılmamak üzere yemin etmişler, "Melis! Melis!" diye bağırsam da açılmıyor; oysa biliyorum o gözler beni süzmüştü bir zamanlar, vücudumun her bir yerinde gezinmişlerdi. Belki de benim yüzümden yaş akıtmışlardı. Ve belki de benim sayemde parlamışlardı. Ama şimdi, benim yüzümden kapanıklardı o gözler.




Melis'i kulübenin içinde bulduğumuzda; yerde yatıyordu, kanlar içinde. Çok fazla darp izi mevcuttu vücudunda. Mert ile yanındaki adamları etkisiz hâle getirildiler. Ben Melis'i o hâlde görünce dondum kaldım, niye? neden? dedim kendi kendime. Yine çevremdeki insanları tehlikeye sürüklüyordum. Vücudunun belirli yerleri morarıktı. Kendisi baygın hâldeyken ambulansa bindirildi. Ve biz de arkasından gittik. 13. saatin sonunda prensesim tekrardan gözlerini açtı. O gün bir daha ona kavuşmanın sevincini yaşadım, annem bile beni bu hâlde gördüğünde göz yaşlarını tutamamıştı. Annem bir kız arkadaşımın olduğunu bu sayede öğrenmişti. Rizeden gelerek bana destek olmuştu. Saatlerce aynı hastane odasının önünde beklemiştik onunla; sevdiğim kadın için.

Melis'in 15. saatten sonra kritik bir durumunun olmadığını söyleyerek normal odaya aldılar. Hâlâ yarı baygındı. İlk ben girdim onu görmeye, sonra Tuğçe. Yunus ile Tuğçe döndükleri tatil sonrası böyle bir olayla karşılaşınca şok olmuşlardı.


Birkaç saat sonra nihayet Melis'im uyanmıştı; doktorlar kısa sürmesi şartı ile onu görmeye girebileceğimi söylediler; içeriye girmem ile Melis'in boş bakan gözlerinin beni bulması bir oldu.

"Sevgilim," dediğimde gözlerinin içi gülüyordu; doktor geçici hafıza kaybı olabileceğinden bahsetmişti ama şükürler olsun ki beni hatırlıyordu. Koltuğa geçip elini tuttuğumda kalan son gücü ile ellerimi sıktı. Onunla konuştum, ne kadar üzgün olduğumuzdan ve hatta annemin burada olduğundan bahsettim. İyi geldiğini anlayabiliyordum, gözlerinin içi gülmeye başlamıştı. Beş dakika sonra odaya giren hemşire ve doktor kılıklı bir kadın konuşmamızı böldü.

"Barış Bey, psikiyatristimiz Melis Hanım'ı tedavi edecek. Şimdi sizi dışarıya alalım." dediğinde oflayarak odadan çıktım. Melis'in doktoru ile kapının önünde göz göze gelmiştik, adam beni tanıyarak "Barış Bey, değil mi?" dediğinde başım ile onayladım. "Sizinle odamda konuşabilir miyim?" diyerek cevabımı beklemeden yürümeye devam etti. Ben ise bir şey demeden arkasından ilerledim. Nihayet odaya vardığımızda doktor sıkıntılı bir hâldeydi, dayanamayıp sessizliği bozdum. "Sorun nedir?"

"Hasta yakını olarak bilmeniz gereken bazı şeyler var. Aslında Melis Hanım'ın anne ve babası ile de konuştuk, ancak uçak bileti bulamadıkları için biraz gecikebileceklerini ve konuşacağım şeyleri erkek arkadaşına anlatabileceğimi söylediler." tekrar susarak yutkundu ve ekledi;

bilmiş  , barış alper yılmaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin