✮⋆˙Karşımdaki kişi elleri cebinde, duvara yaslanmış bekliyordu. Öksürdüm, bana baktığında "Neden buradasın Kaan?" diye sordum.
Sözümü takmayarak, "Hoş geldin yok mu ateş parçası?" dedi. Ona sinirle bakarak, "Sana yok! Soruma cevap ver, burayı nasıl buldun ve neden geldin?" Kaan yüzüme bakmadan elindeki telefonla ilgilenerek, "Eşyalarını al gel, seni evine götürüyorum" dediğinde dudaklarımdan histerik bir kahkaha çıktı.
Kahkaham dikkatini çekmiş olacak ki en sonunda bana dönmüştü beyefendi. Gülerek başımı iki yana salladım, elimi dudaklarıma örtüp kahkahamı bastırmaya çalıştım ama kendimi durduramıyordum.
En sonunda sakinleştiğimde gözümdeki yaşları sildim, yüzümü ona çevirdim, bir kendimi bir onu gösterdim. "Ben seninle mi gelecekmişim? Daha neler! Allah aşkına bir git şuradan" dedim ve arkamı dönüp kapıyı kapatıyordum ki bir ayak yapacağım şeyi engelledi. Yüzümü ayağın sahibi olan Kaana çevirdim.
Bana sırıtarak baktı ve hiç beklemediğim şeyi yaptı. Kapıyı sonuna kadar açıp beni kucakladığı gibi sırtına attı. Ayaklarım yerden kesilince dudaklarımdan güçlü bir çığlık koptu, bağırarak, "Sen ne yaptığını sanıyorsun hemen beni yere indir!" dedim.
Kaan dediklerime kulak vermedi. Arkasını dönüp beni arabaya doğru sürüklemeye başladı. Belini tekmeliyor, beni bırakması için emirler veriyordum ama nafileydi. Arabaya ulaşacağımız sırada Sinan ve Doğaya bağırdım, "Sinan, Doğa, kurtarın beni!" dediğimde koşarak bana doğru gelmeye başladılar.
Yanımıza geldiklerinde Doğa, beni Kaanın sırtından almaya çalıştı ama Kaan bunu engelledi. Sinan, Kaanın önüne geçip, "Bak kardeşim, kimsin neyin nesisin bilmiyorum ama Arjini bıraksan iyi olur, dediğinde içimden, 'Helal bee aslan parçası, kurtar bu biricik en yakın arkadaşını' dedim. Kaan ona bakarak, "Öncelikle tanışmamıştık, ben Kaan. Acarın arkadaşıyım. Arjinin onunla gelmek istemeyeceğini düşünüp benden onu getirmemi rica etti. Bu yüzden buraya geldim" dedi. Doğa, Kaanın sırtında olan beni dürterek, "Şu bahsettiğin Kaan bu mu?" diye sorduğunda resmen bağırmıştı. Kaanın sırtında tepinmeyi bırakıp elimi alnıma sertçe vurdum. "Doğa aşkım, bir de bağır istersen ya."
Kaanın arabasına geldiğimizde kapıyı açıp beni ön koltuğa yerleştirdi. Kendisi de yanımdaki koltuğa geçmek istediğinde Sinan önüne geçerek, "Bak Kaancım, orasını anladım ama Arjin seninle gelmek istemiyor değil mi?" diyerek başını eğip bana baktı.
Başımı sallayarak onayladım. Sonra hiç beklemediğim anda Doğa, Sinanın önüne geçerek, "Yok yok, sen Arjini götür git, ailesi merak etmiştir." Ben ne olduğunu anlamadan Kaan arabaya yerleşti.
Şokla açılmış gözlerimle Doğaya bakarken, bana gülümseyerek benim ve Sinanın duyacağı şekilde, "Hiç öyle bakma ballı çöreğim, sohbet falan edersiniz, hem bak iyi oldu, sonra teşekkür edersin" dedi. Araba harekete geçti ve ben öylece arkada Sinan ve Doğaya bakakalmıştım. 'Hain' dedim içimden.
Ben sana sonra bunu ödetmez miyim Doğa. Araba sarsıldığında önüme döndüm. Koltuğun en ucuna doğru yavaşça hareket ettim. Kafamı cama çevirip akıp giden yola baktım. Sokak lambaları yolu aydınlatıyordu. Gözlerim kendiliğinden yumulmaya başladığında arabadaki sessizliğin yerini müzik aldı. Elimle oynayarak ona doğru başımı çevirdim. Uzun ve güzel parmakları direksiyondaydı.
Gözlerim üzerinde gezindi; bacaklarını saran beyaz pantolon giymişti. Gözlerim biraz daha yukarı tırmandı, mavi renkte tişörtle ikisinin güzel uyumunu gözler önüne sermişti. Yüzüne doğru baktığımda gözünün yolda olduğunu gördüm. Yüzünün her noktasına baktım. Dudaklarında sırıtma gördüğümde kaşlarım çatıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arjin ~Yaşam ateşi~
Chick-LitGözleri denizdeki dalgalar kadar kasvetli ve sonsuzdu. Onun beni kendi karanlığına sürükleyeceğini hissediyordum, ya da belki de ben onu gerçek olmayan hayatıma sürükleyecektim. "Belki de benim kimsesizliğimi sevecekti, kim bilir? Tıpkı benim onun k...