05-10.06.24
Satılmış Akkaya [Tun Dağıstanlı]Annem öldü. Bu cümlenin ağırlığı kalbimi ezdi, sanki kan pompalayan şeyler artık yapay birer makine. Vücudu daha fazla dayanamadı ve o öldü. Yoğun bakımdan biraz olsun çıkamadı, ilaçlara yanıt veremedi, beni duyamadı, babamı bir kez daha göremedi.
Annem yok. Mihriban Akkaya artık bir toprak mı olacak? Toprak onun güzelliğini kapatır, bir daha sarılamam ona, babam saçlarını tekrar öremez. Gider. O giderse sokakta kim yemek dağıtacak, kim dilencilik yapan çocukları canı pahasına ailesinden korumaya çalışacak? Bir daha onun gibi biri gelir mi ki?
Sesler boğuk geliyor, görüntüler net değil. Son duyduğum ses anneme ait olduğu söylenilen ölüm saati, son gördüğüm görüntü annemin yüzüne dek örtülen beyaz çarşaf. Başka bir şey de görmek, duymak istemiyorum. O gitti. Annem gitti. Şu anda dışında 'Morg' yazılı soğuk odanın, bir kutunun içinde.
Biri elimi tuttu, bir eli sağ yanağımda hissettim; "Tun!"
Bu kaçıncı haykırış? Satılmış veya Tun diye aralıklarla bağrıyorlar, birileri vücuduma ya tutuyor ya da sarsıyor, ıslatanlar oluyor. Annem gitmiş, yaşamışım ne fayda?
İlk defa beni seven kadındı annem, saçlarımı okşayan, gözlerime sevgiyle bakan, beni hayatta tutmaya çalışan oydu. Belki o olmasaydı, Musa babam bir çocuğun bakımını üstlenemeyeceğini düşünerek beni yetimhaneye verirdi ki babam korkak biriydi, kesin direkt yetimhaneye yollardı. Babam da annem sayesinde olmuştu. Ama şimdi annem yok.
Yok. Bu kelime hep bu kadar ağır mıydı da böylesine baskı yapabiliyor?
Babam ne olacak? Annemin öld... Annem ve ölüm. Hayır, hiç yakışmadı. Belki de rüyadayımdır, kabus görüyorumdur ki kabuslarım hep gerçekçi olurdu. Uyanırsam yine annemi beklerimdir? Onu beklemeye bile razıyım yeter ki ölüm gelmemiş olsun. Babam affetmez beni. 'Anneni koru, sana emanet' demişti. Koruyamadım, yaşatamadım. Neden affetsin ki beni? Niye görmek istesin beni?
"Tun!" Kafam benden bağımsız sola döndüğünde yerdeki karolarda sanki mutfağımızdaki gibi kanlar gördüm, annemin kanları.
Ne hastanedeki intiharlarında ne de evdekinde koruyabilmiş, yanında olabilmiştim. Defalarca denemişti ve başardı. Annemin başarısı neden canımı yakıyor, niye nefesimi kesiyor? Böyle olmamalıydı. Yine annem yeni bir tarif deneyip de başarmalıydı. Bize tattırdığında babamla saçma sapan yorumlar yapmalıydık. Annem yine bize sahteden küsüp tek öpücüğümüzle barışsaydı. Bu başarı... Bu başarı değil!
Babam benden nefret edecek.
Umudum vardı; annem iyileşip o kötü düşüncelerden sıyrılacaktı, yeni evimizin o güzel bahçesinde Aliye teyzeler, Eren'in amcası, babam, şu sağcılar piknik yaparken olanları tartışacaktık. Eren'le beraber o gün mahalleliyi nasıl dize getirdiğimi bire on katarak anlatacak, babama kaslarımı gösterecektim. Ailemi, abilerimle tanıştırıp yorumlarını alacaktım. Bu zamana dek abilikten sıyrılmış baba olmuş Yalkın'ı annemden onun minik bebeğiymiş gibi sevmesini isterdim ki annem arada beni öyle severdi, sanki cennette gibi hissedip nefes alabilirdim. Abimin de nefes almasını istemiştim. Ama annem, benim de nefesimi kesip gitti.
Belki babama haber gitmiştir? Belki o da bir yerlerde kendine zarar veriyordur? Anneme de bana da 'Mihriban'ım olmadan yaşayamam, yaşasam da keyif alamam. Benim hayat evimdir Mihrim' derdi ve gerçekten annemin eline küçücük kıymık batsa, ufaktan bir yeri kanasa babam tüm soğukkanlılığını yitirir, nefes alamazdı. Annem soğuk algınlığı yaşa sanki kansermiş gibi dikkat eder, o kendini iyi hissedene kadar evden dışarı adımını atmazdı. Böyle bir adam, ölüm haberini nasıl kaldırır?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satılmış -erkek versiyon-
Teen FictionErkek Versiyon kitabıdır, tamamı dram, zamansız bölümler.