Tun Dağıstanlı
Nasıl o mezarlıktan çıktım da eve geldim, hatırlamıyorum. Sadece yanıma gelen Aliye teyzenin ağlayarak beni sevmesini, omuzlarımdan tutup güç vermesini hatırlayabiliyorum o kadar. Eve gelir gelmez uyudum. Yolda birini gördüm mü, abiler yanımızda mıydı emin değilim.
Acı bir pişmanlıkla kavruluyordum. Annemi ne saldırganlardan koruyabilmiş ne de mahallelinin küfürlerini durdurabilmiştim. O gün o meydanda yediğim dayakta vurmaları umrumda mıydı? Hayır. Kaldıramadığım annem dehşet içinde acı çekerken onlarca yıllık komşularının ona küfrediyor olmasıydı. Dayaktan gram hissetmeyen onurum, anneme gelen küfürleri unutamıyor.
Yattığım şu yatağa yine o kalabalık hücum eder gibi olduğundan anında kalktım. Yatağın ucunda otururken ayaklarımı yere basıp dirseklerimi dizlerime dayayarak kafama ellerimle destek oldum.
Dün Cevahir abim bir saniyeliğine olsa karşılık vermemişti, sanki o da bir tür şoka girmişti ki girer tabii, yıllardır aradığı kardeşi ona bağrıyor, yumruk atıyordu. İnsanın tutunacak dalı kalmaz, nefes alamaz lan.
Böyle olacağını düşünmüyordum. Tamam, abimin kızacağı her türlü belliydi ama kalkıp yumruklar atması, beni de ayırmaya çalışması. Yalkın abim için 'Katil' demesini de unutamıyorum. Bir olaya mı şahit oldu, yoksa kötülemek adına mı öyle söyledi?
"Tun nasıl?" Evin dışından gelen seslere kulak kesildim. Cevahir abimin ve Eren'in sesi geliyordu. Eren, Türkşad'a kıyasla Cevahir abime daha sakin ve ılımlı cevaplar verdiğinde gülerek ellerimle yüzümü sıvazladım. "Özür dilerim. Türkşad'ın böyle bir tepki göstereceğini bilmiyordum, Tun'un kötü günlerini hatırlayacak bir eylemin içinde olması benim hatam. O an şok olduğumdan kardeşimle de ilgilenemedim... Sağ ol sarı pipi."
"Sarı değil... Of, ne diyorum ya? Bizim Kahraman reis şimdi abimin abisi Türkşa... Ama yıllardır burada, bu isimle ve... Çok saçma ama! Yani yıllardır Kahraman diye biliyoruz ve şimdi o, Türkşad mı? Hadi Satılmış abimin hafızası kayıptı, sizin sayenizde kendine geldi. O niye bizlere yalan söyledi?" Eren'in karmaşık düşüncelerini dile getiren çaresiz sesiyle gözlerimi kapadım. "Reis bize yalan söyledi hem de isteyerek."
Abim isteyerek bu hayatı yaşıyor ve çok memnun. Söylediği yalanları önemsemiyor, evinde birini saklıyor, abilerimize saçma bir nedenden cephe almış.
"Çok karmaşık, çok zor hayatlar yaşadılar, Eren'im. Tun da Türkşad da kendi davranışlarında o kadar haklılar ki ince detayları bilsen sen de hak verirsin." Cevahir abimin hâlâ onu korumasını tepkisizce dinledim.
"Kahraman." Türkşad abim gene sahte ismini söylediğinde öfkeyle yumruklarımı sıktım ve ayağa kalkıp cama yaklaştım, bahçe kapısından girerken şu zamana dek onda hiç görmediğim öfkeyle kapıya yürüyordu.
"Abim uyuyor." Eren kapıda dikildiğinde abim ona küçümseyici bir bakış attı.
"Onun abisiyim ben. Çekil şuradan." Eve gireceğinin çekincesiyle odamın kapısını kapadım ve tekrar cama yaklaştım, perdeler kapalı ve penceredeki korkular yüzünden onlara baktığımı göremezler.
"Abiliğini dün gördük. Kardeşinin canı çıkarken kendi derdinin kavgasındaydın." Eren'in tüm lafı olduğu gibi söylemesine güldüm. Bu çocuğun cesareti beni bitiriyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satılmış -erkek versiyon-
Teen FictionErkek Versiyon kitabıdır, tamamı dram, zamansız bölümler.