27.06.24
Satılmış Akkaya [Tun Dağıstanlı]İki tane kimliğim var; biri Satılmış Akkaya olup da annesi babası Mihriban - Musa yazan ve kendim, bilerek aldığım ismimle; diğeri Tun Dağıstanlı, benim bebekliğimden kalma bir kimlik. Satılmış'ta artık ne bir annem kaldı ne de özgürce sarılabildiğim babam. Tun da çok farklı değil, onda da baba yok, anne...
Yalkın abim tamamen baba olmuş, Dağıstanlıların babası. Zaten korkunç bir görünüşü var, gülmediği süreçte sert yüz hatları insanı geriyor. Kara kaşlarının ardından siyah kadar koyu gözleri çok çetin bakıyor, keskin çenesi ve belirgin elmacık kemiklerinde gülmediği sürece bir dehşet yatıyor. Sıra konuşmaya geldiğinde herkese -özellikle çalışanlarına- karşı tok, yalın bir sesi var ama sıra bizimle konuşmak olunca sakin, huzurlu bir tınısı oluyor sanki çocukla konuşur gibi. Aşırı kalıplı, kaslı falan da değil. Sürekli siyah giyindiğinden tam vücudunu göremedim ama eminim, öyle aşırı büyük bedeni yok.
Ardından gelen Cevahir abim geniş kalıplı, kaslı bir yapısı var. Kumral teni yanık görünüyor, koyu kumral saçları çok uzun ya da sık değil ve her zaman dağınık, çünkü hiç saçlarıyla uğraşmıyor. Zümrüt yeşili gözleri onu her seferinde çok çekici gösteriyor. Sürekli gülüyor. Onunla konuşurken yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Yüz hatları daha yumuşak, yuvarlak. Mahalleli onunla konuşmakta daha iyi, insanları geren bir havası yok. Ciddi olduğu zamanlarda dahi yüzü Yalkın abim kadar korkunç değil.
Mikail kumral ve esmer arası bir teni var, öyle sürekli gülmüyor, konuşmuyor. Tamamen suskun veya durgun diyemeyiz ama kesinlikle sessiz, geride kaldığını söyleyebiliriz. Onun da gamzeleri var ve konuşurken dahi çukur oluyor. Yeşil gözleri insanı rahatlatıyor ve güven sağlıyor. Cevahir abimle çok benziyorlar, sanki ikiz gibiler. Neden az konuştuğunu sorduğumda gerek duymadığını söylemesi hayata rahat bir bakışla baktığını görmüştüm.
Hâlâ yoğun bakımda yatan ama nakilden sonra tüm değerleri düzelme gösteren Rutkay abim, Yalkın'ın çocuğu gibiydi. Kara saçları, kaşları kopyala yapıştır edasıyla tıpatıp ama kilosu aylardır damardan, burundan beslenmesinden kaynaklı çok çok az. Çocuk gibi kalmış bir vücudu var. Siyah gözlü olduğu söyleniyor.
Bir de Türkşad'ım var. Artık adına Kahraman diyen Türkşad abim. Eski anılarıyla o hastanedeki anı kafamda çok oynadı, bedenler sürekli değişse de gözler hep aynıydı ve anladım, Kahraman adıyla kendini saklıyor. Neden? Bunu niçin yapıyor? Babası olarak tanıttığı o polis kim?
Küçükken niçin hafıza kaybı yaşadığımı da anladım. Türkşad abimle hiç ayrılmamıştık. Babam, annemi ve Türkşad'la beni alıp gittiğinde annemin otelde kalmasını istemişti, bize de market yapıp öyle geçeceğimizi söylemişti. Ama markete değil, ormanlık alana geçmiştik. Annemi o otele bıraktığımızdan beri Türkşad abim bir şeyden korkmuş, susmuştu. Hiç soru sormuyor ya da konuşmuyordu, bana sarılıp etrafa dikkatle bakarak dışarıdaki tabelaları okuyordu. Ormana girdiğimizden itibarense yollara daha dikkat kesilmişti. Babam sadece beni alarak indi arabadan, orada farklı insanlar da vardı. Zayıf ve biçimsiz bir çocuktum, kucağında taşıması çok normaldi ki genelde de bebek gibi taşırdı. Adamlara sağlık durumumun çok iyi olduğunu, her şeyin usulüne uygun yapılabileceğini, sonrasını umursamadığını söylerken rahattı.
O zamanlar da boyum uzun olsa bile zayıflığım birçok şeye izin vermiyordu, çok yemek seçerdim ve günlerce yemek yemeyi reddettiğim olurdu, abilerimin bunun için ne kadar çok ağladığını hatırlıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satılmış -erkek versiyon-
Teen FictionErkek Versiyon kitabıdır, tamamı dram, zamansız bölümler.