- Anne! Anne saçlarım?!
Yasemin hanım hüngür hüngür ağlayan kızının odasına geldi ve yanına çöktü hemen.
-Burdayım bi tanem. Yanındayım anneciğim.
- Anne saçlarım dökülüyor. Hem de parça parça. Bak nasıl dökülmüş bak!
Deva koyu kahve saçlarını çok seviyordu. Hatta en çok uğraştığı saçlarıydı. Bu kadar tepki vermesinin sebebi de buydu aslında.
- Sakin ol kuzum sakin ol.İlaçlardan annem, tedavi görüyorsun ya. Tamam yavrum sakin ol.
-İlaçlardan mıdır?
-Evet kızım.
Deva biraz daha sakinleşmiş bir halde konuştu.
-Tedavim bittikten sonra tekrar çıkar mı?
-Çıkar tabi çıkar kızım.Tedavin bittikten sonra bunların hepsi geçecek inşaallah güzel kızım. Ağlama bi tanem ağlama.
Ertesi gün de yine saçlarının fazlasıyla döküldüğünü gören Deva, bunu görüp daha fazla psikolojisinin alt üst olmasını istemedi. Babasına traş makinasıyla saçlarını sıfıra vurmasını rica etti. Babası da en az Deva kadar seviyordu saçlarını ancak kızının bu kadar üzülmesine dayanamayıp saçlarını kesti. En azından artık dökülen bir saç yığını görmeyecekti.
....
-Babacığım bugün eşyalarımı almaya gidecektik.
- Ha evet hatırlattığın iyi oldu.
Babası kızının yüzünden geçen hüznü görebiliyordu. Böyle üzgün durması onun da canını sıkıyordu. Hafızlığını bırakmak ona o kadar ağır geliyordu ki. Aklına gelen fikirle belki onu mutlu etmeyi başarabilirdi.
- Buraya yürüme mesafesiyle 5-10 dakikada gidilebilecek bir yerde medrese varmış yeni açılmış. Eşyalarını aldıktan sonra istersen oraya gidelim görüşmek için. Belki gündüz gidip gelebilirsin.
Deva'nın yüzünde güller açmaya başladı birden.
-Gerçekten mi?
-Gerçekten.
Sofradan kalkıp babasının boynuna sarıldı Deva.
- Çok teşekkür ederim babacığım!
Yeniden ümidi yeşerdi. Yeniden içindeki heyecan "ben burdayım kaybolmadım" dercesine baş göstermişti.
.....
Arkadaşlarıyla ayrılığı biraz zor olmuştu. Ee ne de olsa yıllardır aynı grupta rahle başında dirsek çürüttüler. Beraber ağlayıp beraber gülmüşlerdi bu zaman zarfında.
Çıkmadan hocasına durumu anlattı. Hocasının da gözleri dolmuştu. Saygılı, edepli bir kızdı Deva. Hocaları çok seviyordu onu. O da hocalarını..
Eşyalarını toplayıp arabaya yerleştirdi. Arabaya bindikten sonra gözden kayboluncaya kadar medresesine baktı. Belki de bu son bakışıydı.
.....
-Hanım akşam çaya misafirimiz var.
- Esnaftan mı?
- Yok, dün alt katımıza biri taşındı ya.
-Hee dün bahsetmiştin. Bi gün ailesini de çağıralım. Tanışırız, iyi olur.
-Tek başına yaşıyor galiba. Yemek vermeye gittiğimde evde hiç ses yoktu. Bir başına ayakta durmaya çalışıyor anlaşılan.Zavallı yavrucak kim bilir ne imtihanlar içinde.
- O zaman ben şöyle doyumluk atıştırmalar hazırlayayım. Karnı doysun çocuğun.
- Senin meşhur kadayıfını da yapıver de midemiz şenlensin.
-Şekerin var hala boğaz peşindesin Mehmet Efendi.
- Ne yapalım ya hu bizde bi misafir gelince alabiliyoruz nasibimizi.
.....
Kapı çalınınca elindeki tabağı masaya bırakıp kapıya yöneldi Deva.
- Ben bakarım kızım, sen annene yardım et. diyerek kızını mutfağa gönderdi.
-Selamun aleyküm.
-Ve aleyküm selam, gel evlâdım.
Mehmet Bey, Yiğit'i içeri buyur ettikten sonra salona geçtiler. Deva salona çay bardaklarını bırakırken karşısında Yiğit Efe'yi görünce şaşkına döndü. Neyse ki tepsiyi daha önce bırakmıştı masaya.
Babası daha önceden gelecek misafirin erkek olduğunu söyleyince servis yaparken peçesini takmıştı. Tedbirliydi Deva. Ama bu kadarını da beklemiyordu.
Bu şaşkınlıktan babasının sesiyle çıkıvermişti.
- Kızım bundan sonrasını ben hallederim.
Deva başını sallamakla yetindi, mutfağa geçti hemen.Nedenler nasıllar dolaşıyordu Deva'nın aklında. Gerilmişti istemsizce.
******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U.K.S.K.
General FictionBen bulutlara bile anlam yükleyen insanım, bana öyle anlamsızca bakma.. En etkileyici sıralamada; #1 traji #3 traji