- Bende geleyim bende geleyim diye tutturdun, gördün işte! Ben sana gelme demiyorum ama dilin rahat durmuyor ki!
- Ama Deva Abla o kız çok gıcık bir tip zaten. Hem ben ona bir şey yapmadım ki önce o bana sataştı.
- Rabiacığım, canım kardeşim. Tek sorun ne biliyor musun? İçindekini tutamayıp karşındaki insan ne hisseder diye düşünmeden pat diye söylemen. Ben sana her seferinde söylüyorum. Şu kızla polemiğe girme diye.
- Ama haklıyım!
-Haklı olman gergin bir ortama sebep olma gerçeğini değiştirmiyor!
- İyi! Bir daha gelmem bende seninle! deyip yoluna hızlı adımlarla devam etti. Deva ise söylediklerine pişman olmuş gibiydi.
-Rabia.. Rabia bekler misin?!
Deva kuzenini kırdığı için üzülmüştü. Yine başı uğuldamaya başladı. Bir adım daha atsa düşecek gibiydi.
-Rabia dedi bitkin sesiyle son kez. Ama Rabia gözden kaybolacak kadar hızla ilerlemişti.
Kendini yolun kenarına zoraki atabilmişti. Yavaşça çömelip başındaki uğultunun geçmesini bekledi.
.....
- Oğlum emin misin bak?
-İlk ve son kararım diyorum kardeşim.
-Kaydını yaptırdık, kaytarmak yok he ona göre.
- Tamam,tamam. En az 20. kez söylüyorsun ve ben de aynı cevabı veriyorum.
- Vay bee, kardeşim de bu yola giriyor. Duygulandım lan. Bunu komşularımızla da paylaşmalıyız bence.
- Komşularımız derken?
- Benim komşum senin komşun. Öyle değil mi?
- Abartma.
-Abartacağım. Çok mutluyum oğlum!
- Benden de deli çıktın. deyip Yiğit Efe'yi kolunun altına aldı. O an bakışları yolun kenarında duran kıza kaydı.
- Kardeşim, bu kız Deva değil mi?
Yiğit Efe bakışlarını o tarafa çevirince içini bir endişe kapladı. Yanına yaklaştı. Ve onun hizasına çömeldi.
- Deva? İyi misin? Neyin var?
- Yok bir şey. Başım çok şiddetli ağrıyınca yürüyemedim,dinmesini bekledim.
-İyi misin şimdi?
-Biraz daha iyiyim. deyip kalkmaya yeltendi. Ama hâlâ başı dönüyordu. Tekrar olduğu yere geri çömeldi.
- Emin misin?
- Hastaneye gidelim mi? dedi Mert.
- Gerek yok, sağolun. Ben biraz daha dinlenirim sonra giderim. Geçer birazdan.
-Rabia nerde? Hep.. beraber görüyorum sizi... O yüzden yani.
- O önden gitti.
- Onu çağırmamı ister misin? dedi Yiğit Efe. Çünkü kendisine dokunamayacağını biliyordu.
- Hayır. Dedim ya geçer birazdan.
....
Rabia neredeyse eve gelmişti ki durdu bir an. Ne kadar kızgın olsa da onu yalnız bırakmaması gerektiği geldi aklına. Geri dönüp koşar adımlarla Deva Ablasının yanına gitti.
....
Deva sırf öğrenmesinler diye başındaki ağrıya karşı direniyordu. Ama daha ne kadar direnecekti Allah bilir.
Rabia'nın hızlıca yanına çömeldiğini görünce kendini daha iyi hissetti.
- Deva Abla?! İyi misin?
- İyiyim iyiyim.
-Hadi gir koluma eve gidelim.
- Başı çok ağrıyormuş. dedi endişeyle Yiğit Efe.
-Bugün başı ıslak çıkmıştı. Migreni tutmuştur. diye bir yalan fırlattı.
- Doktor musun kızım sen ya?! Bir hastaneye götürelim belki ciddi bir şeyi vardır. dedi Mert.
- Doktorum veya değilim sanane! diye celallendi Rabia.
- Anlaşıldı. Bugün heyheyler tepende. diye karşılık verdi.
- Evet tepemde! Üzerime gelmeyin sizinde kalbinizi kırmayayım. Hadi Deva Abla. dedi sakin olmaya çalışarak.
....
Eve kadar yavaş yavaş yürüyüp ne olur ne olmaz diye kızların peşinden gittiler.
......
Deva ilaçlarını alıp dinlenmek için odasına geçti. Rabia ona bağırdığı için çok pişmandı. Hayır yani çenesini tutsa bir şey olmayacak. Tutamıyordu ama. Biraz dinlendikten sonra sakince konuşup bu konuyu halletmeleri gerek. Rabia küs kalmaya dayanamazdı. Deva Ablası da ona dargın kalamazdı, bundan emindi.
....
- Biz bugün ne yaşadık abi?
- Bilmiyorum ama benim içim hâlâ rahat değil. Rahatsızlığının normal bir rahatsızlık olmadığına eminim ama kanıtlayamam. Bu ilk defa olmuyor. Birkaç defa daha olmuştu.
- Aslında kanıtlayabilirsin. Ama bir takım yasal olmayan şeyler yaparsan tabii.
- Ne gibi?
- Kimlik numarasını bulursan gerisi bende.
Yiğit Efe ilk defa hayır demedi. Çünkü bu sefer öğrenmek istiyordu. Ondan bir şeyler saklıyordu, bunu hissedebiliyordu.Ama bunu nasıl yapacaktı?
....
Deva biraz dinlendikten sonra Rabia yanına geldi. Yavaşça yatağının kenarına oturdu.
- Özür dilerim. Sana bağırmamalıydım.
Deva yüzünü kuzenine dönüp konuştu.
- Bende özür dilerim, sana kızmamalıydım.
- O kız beni deli ediyor. Bir de ne alıp veremediği varsa benimle ultra ters davranıyor bana. Daha çok sinirleniyorum.
- Boşver sen onu. Kur'an okumaya devam ama değil mi?
- Devam tabii. Bir kaçık yüzünden okumaktan vazgeçilir mi hiç?. deyip elini sevinçle tuttu.
- Anladılar mı acaba?
- Pek sanmıyorum. Ama hastaneye götürelim diye çok ısrar ettiler ya, biz sürekli itiraz edince biraz kıllandılar sanki. Ağrı kesici içip yattığını söyledim ancak ikna oldular.
Rabia biraz düşündükten sonra konuşmaya yine devam etti.
- Ablacığım, biliyorum kimsenin bilmesini istemiyorsun ama onlar her an burnumuzun dibinde, illaki öğrenecekler. Daha nereye kadar saklayacağız?
- Gittiği yere kadar. O acıyan bakışlara tahammül edemiyorum. Tamam bu benim imtihanım ama insanlar hastalığıma değil de bana illetmiş gibi bakmaları beni çok üzüyor. Aslında..benim için illet değil aksine cennete gideceğim biletim. Ama sabredersem tabii. İnsanların olur olmadık sözlerine veya bakışlarına maruz kaldığımda imtihan da olduğumu unuturum da yanlış bir şey yaparım diye korkuyorum. Sonuçta ben de bir insanım, kusursuz değilim.
- Peki, sen bilirsin ablacığım. Ama birgün öğrenirlerse lütfen kendini üzme.
- Çalışacağım. dedi zoraki gülümseyerek.
....
- Bu işin sonu pek hayra alâmet değil sanki. Mert yapmasak mı?
- Bunu isteyen sendin. Şimdi son kez soruyorum ve bir daha caymak yok, anlaşıldı mı?
- Anlaşıldı.
- Öğrenmek istiyor musun istemiyor musun?
- İstiyorum.
- O zaman plan- A şu...
******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
U.K.S.K.
Художественная прозаBen bulutlara bile anlam yükleyen insanım, bana öyle anlamsızca bakma.. En etkileyici sıralamada; #1 traji #3 traji