Thirteen

48 12 37
                                    

Hongjoong deneme sürüşünü de ciddiye alıp, sağlam bir drift ile ilk virajda herkesi geçmişti. Seonghwa girilen virajlarda temkinli davranıp yol güzergahını aklında tutmaya çalışsada önünde ki spor arabalara bakmadan edemiyordu. En başta Hongjoong'un parlak lacivert arabası, arkasında Yeonjun olduğunu öğrendiği çocuğun turuncu ve siyah şeritli arabası, onun hemen arkasında sevgilisi Beomgyu'nun mor ve Soobin'in yeşil arabası ahenkle dans eder gibi yolu ezip geçiyordu.

Daha önce araba yarışına katılmadığından olsa gerek heyecanlanmıştı.

Deneme turu sonunda son bulduğunda arabalar yan yana dizilmişti.

Seonghwa amatörce bir tavırla arabadan indiğinde Hongjoong camını açmış sigara yakıyordu. Normalde arabasında sigara içmeye kıyamazdı ama içinde büyük bir boşvermişlik vardı. Beomgyu camdan uzanıp Yeonjun'a cilve yaparken kulağına "şu herif hoşuma gitmedi." Diye fısıldamıştı. "Sıkıcı ve sinsi bir tip." Yeonjun ise camdan sarkan sevgilisini yakasından tutup kendine çekmiş ve çocuğu resmen yemeye başlamıştı. Dedikleri gram sikinde değildi...

Parıltılı gözleriyle bıcır bıcır bir şeyler söylerken tam olarak öpülesi duruyordu ve Yeonjun bu dürtüyü geri çevirmemişti.

"Hırslısın." Dedi Seonghwa Hongjoon'un arabasının arka kapısına yaslanırken. "Öyleyim." Dedi sarışın. Radyoda hala o lanet şarkı çalarken kulağının tırmalandığını hissetti ve küfür edip radyoyu kapattı.

Arabayı bariyerlere çarpası gelmişti birkaç kez, gözü öyle kararmıştı. Ama ölmeyeceğini biliyordu. Ölecek kadar şanslı değildi. Ya ağlam kurtulurdu ya da -çok büyük ihtimalle- sakat kalırdı. Bunu göze alamadı.

"Şu son bir aydır... neyin var?" Seonghwa kollarını göğsünde birleştirip sorduğunda Soobin yeşil arabasının egzozundan mavi ateşler çıkartmaya başlamıştı. Seonghwa gözlerini oraya çevirip çıkan sesle yüzünü buruşturdu.
"Ergenlik dönemindeyim ya, varoluşsal sıkıntılar yaşıyorum." Dedi aynı Yunho'ya dediği gibi. "Geçti ama merak etme. Rahat rahat sikersin yakında." Hongjoong çıkan sesten dolayı rahatça konuştu.
"Hongjoong!" Dedi Seonghwa uyarırca. Sırtını arabadan ayırdı ve sigara dumanını dışarıya üfleyen Hongjoong'a baktı.
"Sana zorla bir şey yapmayacağım."
"Beni zorla sikmeyeceğini mi söylüyorsun?" Hongjoong sigara izmaritini dışarı atmak yerine ıslak olan dilinde söndürdü ve sönmüş izmariti ayağının dibine attı.

Bu ondan beklenen bir hareket değildi. Seonghwa onunla tanışalı çok olmamıştı ama çocuktaki umursamazlığı fark edebiliyordu. Arabalarına taptığını bildiğinden kaşlarını çatmıştı bu hareketiyle.

"Ama beni siktin değil mi? Sabahtan akşama kadar hemde." Kararmış gözlerle baktı dışarıdaki adama. "Sende istiyordun." Dedi siyah saçlı olan.
"İstiyor... muydum?" Hongjoong güldü. "Doğru, öyle demiştim." Alaycı tavrı Hwa'nın kafasını karıştırdı.
Tam ağzını açmıştı ki Hongjoong'ın konuşmasıyla tekrar kapanmıştı. "Yarış başlayacak."
Onu arabalardan inmek aslında yasak diye uyarma gereği duymamıştı. Başka yarış yapmayacaklardı çünkü.

Seonghwa kafası karışık bir şekilde beyaz arabaya ilerledi ve koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı.

Hongjoong, başlama işareti olan korna ile asfaltı ağlatacak bir hızla çıkış yaptığında Yeonjun yeni gaza yerleştirmişti ayağını. Yerde izini bırakan lastikler öyle hızlı dönüyordu ki en sakinleri Soobin bile endişe duymuştu Hongjoong'un çıkışından.
Seonghwa ise Hongjoong'a yetişmek için ayağını gazdan bir an olsun çekmiyordu.
Keskin virajın olduğunu hatırladığı köşeye geldiklerinde hem kendini hemde diğerlerini tehlikeye atmamak için ayağını gaz pedalından çekti tabii. Önündeki turuncu arabanın kontrolü kaybettiğini görüp gözlerini büyüttü. Yeonjun'un arabası kontrolden çıkarken Hongjoong'un mavi arabası hızını kesti ve ani bir dönüşle turuncu arabanın yanına yerleşti. Turuncu arabanın güzergahının tersine bakıyordu burnu. Bu şu demek oluyordu; Hongjoong arabayı 180 kilometre hız ile ters bir şekilde kullanıyordu. Dolambaçlı yolda hemde...

Mavi araba, turuncu araba ve bariyerler arasında sıkıştığında Seonghwa küfür savurdu.

Yeonjun'un derdi neydi? Niye durmuyordu?

"Öldürecek kendini!" Dedi Seonghwa yan tarafındaki arabalara bakarken. Yeonjun soğukkanlı bir şekilde direksiyonu kontrol etmeye çalışsa da yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu barizdi.

Yeonjun avucu içindeki deri kabzayı yönlendirmeye çalışırken derin bir nefes aldı. Direksiyonu kitlenmişti. Asla düzelmiyordu ve bu da yetmezmiş gibi fren pedalında da sıkıntı vardı.
Az önce attıkları turda birkaç ses duymuştu ama sıradan olduğunu düşünüp üstüne düşmemişti. Şimdi ise... Hongjoong yetişememiş olsa sağ tarafta kalan uçurumdan yuvarlanıp gitmiş olacaktı.
Camı açtı ve ter içinde bağırdı. "Direksiyon kitlendi!"
"Frene bassana orospu!" Hongjoong sertçe bağırsa da gülüyordu.

Az önce bu bariyerlerden aşağı sürmeyi düşünmüştü ve şu an o gerçeği yaşıyordu, dolaylı yoldan...

"Fren de patlamış, göt! İlk kez binmiyorum arabaya!" Yeonjun panikten ne yapabileceğini düşündü. Aklı çalışmıyordu. Kendisi tehlikede olduğundan değil, Hongjoong tehlikede olduğundandı. Bariyerlerden gelen o acı ses kulaklarını çınlatıyor, beynini devre dışı bırakıyordu.

"Vitesi küçült! Hangi vitestesin?"
"Altı!"
"Beş, dört ve üç olarak ayarla. Her biri arasında dakika ayarla. En son ikiye ve bire alıp el frenini çek."
"Saniye demek istedin herhalde."
"Saniyeyle işe yaramaz! Motor devrini bekleyerek değiştirmen lazım!" Hongjoong direksiyonu biraz daha sağa kırdı ve turuncu arabayı yola ittirmeye çalıştı ama arabasının burnu, Yeonjun'un arabasının kıç tarafına geldiği için bu sefer burun kısmı bariyerlere yaklaşıyordu turuncu olanın.

"Arabam..." diye mırıldandı aklına yeni gelirken. Mavi arabasının sağ tarafı turuncu boyaya bulanmış, sol tarafı ise derin çiziklerle dolmuştu. Keşke kolum falan kırılsaydı diye iç geçirmeden edemedi. Diğer yandan Yeonjun'un hala hayatta olması onun en büyük tesellisiydi.

Beomgyu mor arabasını siper olacak şekilde turuncu arabanın önüne çekmeyi düşündüğünde bunun toplu ölüm olacağı gözü önünde canlanıvermişti. Hongjoong'tan önce davranması gerekirdi ama yapamamıştı, refleksleri onunki kadar hızlı değildi. Kendine kızgındı ve bunu telafi etmek istiyordu. Tabii aptalca bir hareket yapmaktan kaçınarak telafi etmeliydi...

Beomgyu Yeonjun'u durdumanın planını yaparken Hongjoong hala Yeonjun'a direktif veriyordu. "Şimdi üçe al!" Bağırdığında, küçük bir dikkatsizlik ile kendi arabasının kontrolünü kaçırdı. Direksiyon sağa kayıp arka tekerlekler bariyerlere savrulduğunda gürültülü birkaç ses geldi. Ve sonra Hongjoong ne olduğunu anlayamadan kendisini boşlukta buldu.

Her şey ağır çekimde gibiydi.

Gözleri kapalı değildi ama etraf kapkaranlıktı. Görememek onu tedirgin ederken ellerini direksiyona daha sıkı sabitledi.

Arabasının gitmediğine emindi ama yapabileceği başka bir şey yoktu.

Ve sonra hissettiği darbeler ile olayı kavradı.
Tam bir saniyede, bariyerlerden aşağıya yuvarlandığını ve başını önündeki direksiyona çok sert bir şekilde vurduğunu hissetti.
Nefes bile alamadan bilincini kaybetti.

———

Spoiler olabilir mi spoiler? Yoksa boş mu yapıyorum ahshshahdhaNobody knows 🤷

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Spoiler olabilir mi spoiler? Yoksa boş mu yapıyorum ahshshahdha
Nobody knows 🤷

Cars, Drugs and Curse :: SeongJoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin