Öncelikle merhaba, kitapla ilgili edit, tanıtım vb. şeyler yapmak isterseniz bana @elifeyll_4 Instagram hesabından ulaşabilirsiniz.
İyi okumalarr dilerim.
🎀
Koluma atılan dikiş kolumu kasmama neden oluyordu. Sırası mıydı şimdi yaralanmanın? Komutanımla birlikte karakoldaydık. Saçma bir şekilde ben revirde koluma dikiş attırırken koltuğa oturmuş bütün sakinliği ile kolumu izliyordu.
Hemşire elindeki dikiş aletini bırakıp "Bitti, Elfida hanım. Çıkabilirsiniz. Ağrınız olursa reçetede yazan ağrı kesici ilaçların içebilirsiniz." Dedi ve gülümsedi
"Teşekkürler," diyip ayağa kalktım. O sırada komutanım da ayaklanmıştı. "Hadi yukarı." Diye emir verdi.
Revirden çıkıp karakolun ilk katına indik. Üniformasındaki yıldızlara dikkat ettiğimde Rütbesinin YüzBaşı olduğunu anlamıştım.
Fakat şuan karşımda duran adamların rütbeleri galiba başıma iş açacaktı.
Sinan yarbayım ve iki adet Albay.
Yürürken Barın'a bakıp bir şey demesini bekledim. O ise fısıldayarak "Üst rütbeliler ama cana yakın insanlar. Muhtemelen bomba olayını soracaklar. Sakin ol."
Önüme dönüp albayların ve yarbayın karşısında ikimizde hazır ol durumuna gelip asker selamı verdik.
"Rahat asker." Dedi Albayların birisi.
"Elfida Türkeç, sen misin asker?"
"Benim komutanım, Emredin." Dedim.
"Birkaç soru soracağım, sonra gidebilirsin."
Başımı bir kez sallayıp kendimden emin bir şekilde ellerim arkada bağlı olarak duruyordum.
"Bomba olayını detaylı bir şekilde anlat, daha sonra neden ekipleri beklemek yerine onları patlattığını söyle."
Şimdi sıçtık.
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Efendim, Görev arkadaşım Buğra bana arabamı getirtmiş karakolun girişinde bekliyordu. Ben arabama biner binmez enseme bir silah dayandı. Silahı tutan kişi oparasyonun yapılacağı yere gitmemi istediğini söyledi."
Tekrar konuşmaya başladım.
"Ben adamı ormanlık bir alana doğru götürme kararı aldım, çünkü bu sırada peşime takılan diğer adamları da fark etmiştim. Komutanımın emri ile adamdan kurtuldum. Fakat diğerleri kalabalıktı. Adamı yere serdiğim sırada silahını alarak ormanın diğer tarafına doğru koştum karşıya geçtiğimde onlar da gelmişlerdi. Ağaçların arasına saklanıp silahı kontrol ettim ama iki tane mermisi kalmıştı. Yani ya ordan ölü olarak çıkacaktım. Ya da elimdeki bombaları onların üzerinde patlatacaktım."
Yarbayım sakince başını salladı ve devam etmemi söyleyen bir bakış attı.
Bende devam ettim
"Teröristler olduğum yere yaklaştığında ilk önce dövüşmeyi denedim fakat adamlardan birisi koluma bıçak taktı. O sırada daha fazla dayanamayacağımı fark edip elimdeki el bombalarını patlattım. Ama ölmeleri için değil, yaralanmaları içindi, komutanım."
"Tamam, asker. Yeterli."
Bir adım geriye atıp asker selamı verdim. "Sağolun, komutanım."
Albaylar başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSİMSİZ KÜNYEM
Teen FictionÖldüğünde, mezar taşına adı bile yazılmayacak olanlardık. Biz; İsimsizlerdik. 🔗🇹🇷🤍 *İsimsiz Künyem adında ve kurgusunda yazılan tek kitaptır. Kopyalanması durumunda işlem başlatılacaktır.* Askeri kurgudur.