Öldüğünde, mezar taşına adı bile yazılmayacak olanlardık. Biz; İsimsizlerdik.
Kapak: elirixgraphic / @azraaxsea
*Kitap final verdikten sonra, düzenlemeye alınacak. Düzenlemesi bitince tekrar yayınlanacak. Şuan devam ediyor.*
🔗🇹🇷
*İsimsiz Künyem...
Birde edit bilgisi olanlar bana Instagram hesabından ulaşabilir mi? Kitap için lazım da
Umarım bölümü beğenirsiniz,
İyi okumalar dilerim 🤍
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🎀
1999 Ankara
Serin bir Ankara akşamı. Küçük Elfida evde koşturup duruyor babasını bekliyordu. Ne kadar gecikirse geciksin biliyordu, babası hep gelirdi. Babasına çok düşkün bir kız çocuğuydu. Hep babasıyla olmak isterdi. Ama bilmiyordu bir sabah gidip bir daha gelmeyeceğini.
"Anneciğim, koşturma bak düşeceksin." Dedi Feyza.
"Hayıy anne, düşmem. Hem babam gelşin oyun oynayalım." Feyza salonda koltukta oturuyor bilgisayarından bir şeylerle uğraşıyordu.
Gülümsedi Feyza, elindeki bilgisayarı dizinden kaldırıp koltuğa bıraktı. Kızının kendisi gibi turuncu saçlarını okşadı. "Baban sana kızma ki güzelim." Dedi.
Elfida şımarık bir şekilde gülümsedi. "O zaman çıkıyoyum anne," dedi. Feyza başını sallayınca Elfida koltuğun etrafından dolanıp evin kapısına çıktı. Askeri lojmanın bahçesine inip bahçe kaldırımına oturdu. Üzerince saçlarına yakın bir turuncu renkte elbise vardı. Çok severdi babası geleceği zaman süslenmeyi.
Yeşil gözlerini bahçe kapısına dikti. Bir an bile ayırmadan izledi kapıyı. Bir süre sonra siyah iki araba bahçeye giriş yaptı. Elfida oturduğu yerden kalkıp arabanın lojmana girmesini bekledi. Araba bir süre sonra içeride durduğunda arabadan dev cüssesiüzerince takım elbisesi ile Hakan indi.