17# Prensip

45 9 0
                                    

Sabah olmuştu ama sanki gece ölesiye içkiye vurmuşcasına başım ağrıyordu ve kafam kazan gibiydi resmen, doluydu. 

Bugün işe gitmek düşüncesi pekte kafama yatmamıştı. Zaten ablamda erkenden işe gitmişti, işe gitmesem de fark edecek birileri yoktu yani. Kahvaltı etmeye bile gücüm yokken şu ara, kafamı yastığıma gömüp uyumuştum. 

Zar zor uyandığım sırada, banyoya gidip güzel ve soğuk bir duş alıp çıktım. Tam odama geçecekken salondan gelen ses seslerle salona doğru yöneldim. Tabikide karşımda üçlü koltuğa boylu boyuna yayılmış bir Arda beklemiyordum ama hayat umduğumla değil bulduğumla devam etmeyi tercih etmişti ne yazık ki.

"Acaba nasıl içeri girdiğini sorsam rahatınızı bozmuş olur muyum?"

"Sana cevabı hemen de verebilirim ama bu seni böyle görme süremi kısaltır." dedi ve benim canım köşeli jetonum yeni düşmüştü. Fark ettim ki yarı çıplak bir halde Arda karşımda yayılırken salonda ununla konuşmaya çalışıyordum. Hemen odama gidip üzerime bir şeyler geçirdim ve salona döndüm.

Arda hala yayılmış televizyon izlerken onu bu rahatından cımbızla çekmek benim için bir zevk olmuştu ve hemen söze girdim;

"Evet seni dinliyorum, nasıl girdin içeri?!"

"Ablan işe gitmediğini öğrenince bebek bakma görevini bana devretti." 

"Ben bebek değilim!"

"Ben de bebek bakıcısı değilim."

"Dur bir dakika ya! Ablam nereden öğrendi ki benim işe gitmediğimi? O benden erken çıkıyor evden."

"Sanırım bana seni sorduğunda bu gün işe gelmedi dememeliydim." dedi ve pişkin pişkin sırıttı. Tabii buda benim iyice sinirlenmemi sağlamıştı, sadece sustum. Bi kaç dakika sonra dayanamadım ve konuştum.

"Sen neden cevap verme gereği duydun ki? Bilmiyorum da diyebilirdin?" dedim alay dolu sesimle. Verdiğim cevap Ardayı afallatmaya yetmişti. Hatta biraz kızardığını fark etmiştim. Ardından toparlandı.

"Bak seninle kavga etmeye hiç niyetim yok, hadi kahvaltı yapalım, yeter bence."

"Yapa-LIM?" 

 "Yapa-LIM?" Diyerek aynı şekilde karşılık verdi. Boş yere salak demiyordum ben bu çocuğa.

"Sen hazırlarsın ben yerim canım, prensip meselesi." dedim sırıtarak. 

"Pardon?" dedi buz gibi bir suratla. 

"Eee, bu işe atlamadan önce düşünecektin. Sana gel diyen olmadı sonuçta."

"Deliye bak ya, iyilik de yaramıyor" deyip söylene söylene mutfağa gitti. Yaklaşık 10 dakika geçmesine rağmen 1 bardak, 1 de tabak kırılmıştı. Daha fazla dayanamayarak mutfağa gittim. 

"Tamam yeter. Mutfak namına bir şey kalmayacak bu gidişle!" dedim. Arda mahcup bir şekilde gülümsedi.

"Hadi pizza söyleyelim!" Dememle Arda'nın elindeki Çatal heyecan sebebiyle yere düştü. Allah'tan kırılmadı diye içimden geçirirken Arda salona yönelmiş ve koltuğa oturmuştu.

"Hiçbir şeye dokunmayacağım" dedi çocuk gibi. 

"Aynen öyle olacak! Bunu karşılığında da hesabı sana kitliyorum hayırlı olsun" dedim gülümseyerek pizzacıyı aradım ve beklemeye başlamıştık.


RUHSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin