''Kendine dikkat et anneciğim''
''Sizde anne''
Ufak bir vedalaşmadan sonra otobüse doğru ilerledim. Kapıdayken tekrar annemlere döndüm ve seslendim.
''Bir hafta sonra gelmeyi unutmayın!''
Bir hafta sonra geleceklerdi. Çünkü doğum günümdü. Otobüsteki yerimi alırken aklıma eski doğum günlerim geldi.
Önceden, Ozan'la bizim kafe olarak adlandırdığımız yerde kutlanırdı doğum günüm. Çeşitli çeşitli hediyeler alınırdı. Pasta, su savaşları derken üstümüz başımız mahvolurdu. Bir de kendi grubumuzla yaptığımız havuz partileri eklenince eve ayaklarımız ağrıya ağrıya giderdik.
Fakat şimdi ne oldu? Üç yıllık sevgilim tarafından aldatıldım, en yakın arkadaşımı kaybettim, iğrenç günler yaşadım ve şimdi olmayan psikolojimi düzeltmek adına ablamın yanına gidiyorum.
Dünya adaletsiz, dünya düzenbaz.
''Biletinizi görebilir miyim?''
Düşüncelerimden kopmamı sağlayan otobüs görevlisi oldu. Adamın suratına bön bön bakmayı kesip biletimi uzattım.
Telefonumdan rastgele bir albümde durdum ve kulaklığımı da takarak kendimi sıkıcı otobüs yolculuğuna hazırladım.
***
Otobüs durduğunda, sağ olsunlar beni de uyandırmışlardı. Başta paniklesem de, sonradan bir sıkıntı olmadığını anlamış ve valizlerimi alarak ablamı aramaya koyulmuştum.
''Hey!''
''Arda?''
''Elis?"
"Senin ne işin var burada?"
"Ablanın görevini ben üstlendim"
"Neden?"
"İşi olamaz mı Elis?"
"Tamam iyi hoş gelmişsin ama kendim de gidebilirdim"
"Bu valizlerle mi?"
Elimdeki valizlerle göz göze geldiğimde, tek başıma halledemeyeceğimi anladım. Ama inadım tutmuştu bir kere.
"Kendim halledebilirim"
"Nasıl da inatçısın" diye homurdandı, ardından valizlerden birini aldı ve önden önden yürümeye başladı.
"Seni duyabiliyorum"
Cevap vermedi.
"Salak!"
Cevap vermedi.
"Bırak valizimi"
Cevap vermedi.
"Valiz çalıyorlaaaar!"
Birkaç yüz, söylediğim cümlenin ardından bana döndü. Aralarında Arda'yı kınayanlar, gençlik nereye gidiyor diye yakınanlar, 'bunlar kesin sevgili' teşhisi koyanlar oldu.
İçimden küfürler ederek Arda'nın yanına hızlı hızlı yürümeye başladım.
"Salak mısın nesin ya!"
"Salak mısın diyorum!"
"Salaksın!"
"Kesin salaksın!"
"Salak!"
Cevap bulamayan cümlelerim sayesinde bana 'deli midir nedir' bakışı atanlar olmuştu. Arda da taksinin ön koltuğuna oturmuş, taksiciyle beraber beni bekliyordu.
Aslında inat edip arabaya binmez, kapısını da öylece açık bırakırdım ama, taksici birazdan sövmeye başlayacağı için bu fikrimden vazgeçtim.
Homurdanarak arabaya bindim ve kapıyı sertçe kapattım.
"Allah ayırmasın ama çok inatçısın be kızım"
Taksicinin sesi kulaklarımı doldururken ağzım hayretle açıldı.
Tam itiraz etmeye hazırlanacaktım ki, Arda lafa daldı.
"Öyledir amca, ben her gün neler çekiyorum bir bilsen"
"Ne diyorsun sen ya!" diye bağırdım. Zaten sinirliydim bir de üstüne bu eklenmişti.
"Daha gençsiniz, alışırsınız zamanla"
"Amca biz sevgili değiliz ya!" diyerek tekrar söze daldım.
"Bebeğim neden saklıyorsun? Konuşmuştuk bu konuyu seninle" diyen tabii ki Arda'ydı.
"Lan öldürürüm seni!"
Amca tiz bir kahkaha atarak, benim daha da sinirlenmeme sebep oldu.
"Geldik çocuklar, Allah ayırmasın sizin gibi çiftleri"
"Amca sen hala ne sevgilisinden bahsediyon ya!" diyerek bir hamle yapmıştım fakat Arda arabadan inmiş ve amcaya bir zarar vermemem için beni çekiştiriyordu.
"Arda napıyosun ya!"
"Yarım saat içinde ne çok 'ya' dediğinin farkında mısın?"
"Sussana ya!" diyerek Arda'yı yumruklamaya başladım.
Arda'yı elimden kurtaran, sitedeki teyzeler olmuştu. Bu durumu fırsat olarak değerlendiren Arda, valizleri aldı ve asansöre koştu. Arkasından koşamadan kapı kapanmıştı. Kapıyı yumruklamaya başlarken bunun bir şey ifade edemeyeceğini anladım ve merdivenleri çıkmaya başladım.
Bunu sana ödetecektim Arda.
Bunun bedeli ağır olacaktı Arda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ
ChickLitElis, üç yıllık sevgilisi Ozan tarafından aldatılmıştır. Elis'i aldattığı kişi, onun en yakın arkadaşından başkası değildir. Elis, bu yıkımı kaldıramaz ve içine kapanır. Değişmek ve kendine yapılan bu haksızlığı atlatabilmek adına ablasının yanına g...