24# Parti

49 9 0
                                    

Düşünme faslını geçtikten sonra üstümü giyinmiş ve misafirlerin yanına gitmiştim.

Ablamın 'misafirlerimizi' uğurlamasına yetişebilmiştim ve onları uğurladıktan sonra geri odama geçip uyumak üzere güzelce uzandım.

Sabah olunca işe gitmek için hazırlanmıştım ama bu sefer ki normâl bir hazırlanma değildi. Otelde bir parti düzenlenecekti ve buna biz çalışanlar da davetliydik. Yani binevi izinliydik.

Hazırlandıktan sonra tam kapıdan çıkarken Arda'ya mesaj attmıştım ve beni herzamanki yerde beklemesini söylemiştim.

Çok geçmeden kapının önüne vardığımda Arda 'yine' erlen gelmişti. Gerçi bu benim için sıkıntı değildi. Bekletilmeyi sevmem.

Arda bana selam verdiğinde buna karşılık veremeden direk söylenmeye başlamıştım çünkü bu gördüğüm faciadan başka bir şey olamazdı.

"Arda bu halin ne böyle!?" dedim şasırmış bir halde.

"Ne varmış halimde? " dedi, oda şaşırmış bir halde.

"Tam bir faciasın yürü hadi çabuk eve gidiyoruz."

"Nereye? Ne evi? Noluyor ya!?"

"Sizin eve ya hadi geç kalıcaz çabuk çabuk."

Onaylar şekilde kafa salladı ve bu arada Arda'nın evine doğru yola çıkmıstık bile.

Eve geldiğimizde kapıyı açtı ve ona hemen sordum;

"Odan neresi?"

"Düz git sağda."

"Gelsene ne bekliyorsun!"

Odaya girer girmez dolabına doğru yönelmiştim ve hemen adam akıllı bir şeyler seçmeye koyulmuştum bile.

Birkaç parça bir şeyler cıkardim denemesini söyledim. Ofyala puflaya yapmış olsada giyinip karşıma gelmişti sonunda.

"Hayır geç beğenmedim." dedim ve oldukça şaşırarak içeri geri dönmüştü.

Birkaç kez aynı şeyi tekrarladıktan sonra en sonunda dayanamayip olaya tekrar el atmıştım.

"Şimdi bu bluz kalsın al bak bu gömlek güzelmiş bunuda üstüne giy bi bakalım." dedim elimdeki gömleği uzatarak.

"Ver hadi ver uff."

"Sızlanmasan iyi olur bence, iyilik yapıyoruz şurda!" deyip sitem etmeye başlamıştım, artık sinirimi bozuyordu.

Anlamadığım bir şekilde hala bana bakıyordu hemde hiç gözünü ayırmadan. Artık dayanamamıştım ve elindeki gömleği alıp ben ona giydirmiştim.

Bir kolunu geçirmeyi başarmıştım sonunda. Diğer kolu için arkasına, omzunun üstünden uzanıp aldım ve düzeltmeye çalışmıştım.

Arda'nın dudaklarını kendi dudaklarımın üstünde hissedince doğal olarak elimdeki 'kol' boşluğa düşmüştü. Bende.

Kendimi ondan çekmemiştim. Çekememiştim. Sıkı ve güçlü kolları bunu engelliyordu. Sanırım bunu yaparken kasıklarına dizimi geçirebilme ihtimalimi düşünmüş olsaydı iyi olurdu. Ki öylede oldu.

Tam dizimi ona geçirecektimki kendini benden çekmişti. Onun canını acıtabilme onurunu kaçırmıştım. Hemen benim bağıracağımı tahmin etmiş olmalı ki hemen açıklama çabalarına doğru geçiş yapmıştı.

"B-ben üzgünüm. Bu sadece bir
r-refkleksti pekte umursama. Umursamaman lazım."

İşte şimdi sinirlenmiştim ve birden kapım çalmıştı, fırsat kapımı calıyordu ve kabalık etmedim. Arda'nın canını takabilme fırsatını kulanmıştım ve dizimi geçirmiştim. İçim rahatlamıştı. Kesinlikle.

Hemen oradan uzaklaşmıştım. Otel yolunu taksiyle gitmektense sinirimi atmak için yürümeye karar verdim ve hızlıca yürümeye başladım.



RUHSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin