27# 'Ozan'

53 11 0
                                    

Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra, şehrime ayak basmıştım. Annem ve babam işte oldukları için beni almaya gelmemişlerdi. Zaten buraları bildiğim için bir taksiye atlayıp eve doğru yola koyuldum.

Taksi, dakikalar sonra evimizin önünde durduğunda, annemlere mesaj atarak geldiğimi haber verdim. Demir kapıyı aralayarak bahçeye ulaştım. 

Elimde telefon olduğundan dolayı, karşımda birinin olduğunu ancak kapıya geldiğimde fark edebildim.

Korkuyla başımı kaldırıp telefonu elimden düşürünce, ufak bir çığlık koparmıştım.

''Elis, sakin ol. Benim.''

''Senin burada ne işin var be! Manyak mısın?''

Ani çıkışımdan dolayı kendime kızsam da, yılların siniri denen şey boy göstermişti. 

Karşımdaki, Ozan'dı. 

''Seninle konuşmaya geldim...''

''Neden?''

Cevap vermek yerine eğildi ve telefonumu yerden aldı. Bana vereceği sırada, telefon arama melodisiyle titredi ve ekranda kocaman bir 'ARDA' yazısı belirdi. Ozan kaşlarını çatarak bir homurtu çıkardı ve aceleyle telefonu bana uzattı. 

''Alo, Arda?''

''Elis, nasılsın? Geldin mi?''

''İyiyim ve evet, geldim. Sen nasılsın?''

''İyiyim, oteldeyim ben de''

''Hımm''

''Bu arada, Ozan da dönmüş. Selin'le biraz ara vermişler sanırım. E tabi benim sayemde'' diyerek küçük çaplı bir kahkaha attı.

Kahkahasına gülerek karşılık verdim. Bu sırada Ozan'la göz göze gelince, sırıtışım biraz daha derinleşti.

Arda'yla vedalaştıktan sonra Ozan'ın yanına geri döndüm ve yüzüne boş boş bakmaya başladım. 

''Ne söyleyeceksen söyle çünkü biraz daha bakışırsak yüzüne tokadı yiyeceksin.''

''Elis, ben bir hata yaptım. Yani, Selin benim için yanlış kişiydi. Bunu aylar sonra görmek... Nasıl desem, çok kötü oldu.''

''Biliyor musun Ozan, sen de benim için yanlış kişiydin ve ben bunu 'yıllar' sonra fark ettim. Bunu yıllar sonra görmek... Nasıl desem,  çok kötü oldu.'' dedim onu alayla taklit ederek. Ardından, sabahtan beri elimde tuttuğum anahtarımı kilide geçirdim ve büyük bir hızla içeri girdim. 

Kapıyı Ozan'ın yüzüne kapatmıştım, evet. Çünkü doğru olan buydu.

Onu içeri alamazdım ya da biraz daha konuşmasına izin veremezdim. Çünkü değişmiştim.

Ozan aşkıyla yanıp tutuşan Elis, değişmişti.

Ozan aşkıyla yanıp tutuşan Elis, ruhsuzlaşmıştı.

Ve ona bunu yapan; aşkıyla yanıp tutuştuğu, Ozan'dı.



Merhaba arkadaşlar, uzun bir süredir bölüm eklemiyordum. Malum, tatildeyiz ve buna ayıracak vaktim olmadı. Okunma sayımız düşüyor. Buna nasıl çözüm üretebilirim bilmiyorum. Fakat okuyan birkaç kişi var, teşekkür ediyorum. Okuyucularımdan tek isteğim şu, bölümü bitirdikten sonra lütfen yorum bırakın. Burada hiçbirimiz profesyonel değiliz. Bu yüzden sizin fikirlerinize ihtiyacım var. 

Umarım dikkate alırsınız, şimdiden teşekkürler. 

Sizleri seviyorum, sağlıcakla kalın. 

RUHSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin