Lara, Murat'ın iyileşmesi sürecinde ona destek olmaya devam ederken, içindeki duygusal karmaşa giderek artıyordu. Onunla geçirdiği zamanlar, aralarındaki bağı daha da güçlendiriyor ve duygusal bağlarını daha derinleştiriyordu. Ancak, bu duygularıyla baş etmek zorundaydı çünkü katilin izini sürmeye devam etmek için odaklanması gerekiyordu.
Ertesi gün, hastanede Murat'ın yanında otururken, aralarındaki sessizlik içinde gergin bir hava vardı. Lara, içindeki duygusal çekişmeyi hissediyor ve bu durumu nasıl ele alacağını bilemiyordu. Murat ise sessizce pencereden dışarıya bakıyordu. Az önce yine kavga etmişlerdi ve şuan ikisi de sessizdi.
Kavgaya sebep Murat'ın katilin Lara'yla olan alakasına yönelik getirdiği sebeplerdi. Lara da kısa süreliğine de olsa psikatri hastesinde kalmıştı ve Murat katili ordan tanıdığını iddia ediyordu. En sevdiği adamın böyle konuşması Lara'yı sinir etmişti.
Lara, Murat'ın hastane odasından ayrıldıktan sonra, derin düşüncelere daldı. Kafasında sürekli dönüp duran sorular, onu huzursuz ediyordu. Murat'ın kendisini ne kadar çok önemsediğini biliyordu, fakat son zamanlarda yaşanan olaylar ve belirsizlikler, aralarındaki ilişkiye gölge düşürmüştü.
Ertesi gün, Lara ve Murat, merkezdeki küçük bir kafede buluştular. İkisi de sessizce kahvelerini yudumlarken, gözleri birbirine kilitlendi. Sessizlik, aralarındaki gerginliği daha da artırıyordu.
"Lara," dedi Murat, sessizliği bozarak. "Son zamanlarda çok şey yaşadık. Seni gerçekten tanıyormuşum gibi hissediyorum ama bazen... bazen seni hiç tanımadığımı düşünüyorum."
Lara, Murat'ın bu sözlerine şaşırmıştı. "Ne demek istiyorsun, Murat? Neden böyle düşünüyorsun?"
Murat derin bir nefes aldı ve gözlerini kaçırmadan Lara'ya baktı. "Sadece... son zamanlarda olanlar beni şüphelendiriyor. Cinayetler, işaretler... hepsi çok karmaşık ve iç içe geçmiş durumda. Bazen, bu işin içinde senin de bir şekilde yer aldığını düşünmekten kendimi alamıyorum."
Lara'nın gözleri genişledi, şaşkınlıkla doluydu. "Murat, ne demek istiyorsun? Ben de bu cinayetleri çözmeye çalışıyorum. Beni suçladığını mı düşünüyorsun?"
Murat, Lara'nın elini tutarak konuşmasına devam etti. "Hayır, seni suçlamıyorum. Sadece bazı şeyler çok garip geliyor. Mesela, bazı ipuçlarına nasıl bu kadar hızlı ulaşıyorsun? Neden bazı yerlerde hep önce sen oluyorsun?"
Lara, Murat'ın gözlerinin içine bakarak derin bir nefes aldı. "Ben sadece işimi yapıyorum, Murat. Bizim işimizde sezgiler çok önemli. Ama anlıyorum ki bu durumlar seni rahatsız ediyor."
Murat, Lara'nın elini sıkıca tutarak, "Beni yanlış anlama, Lara. Seni önemsiyorum ve güveniyorum. Ama bu iş çok karmaşık ve bazen en beklenmedik kişi bile şüpheli olabilir."
Lara'nın yüzünde bir gölge belirdi. "Anladım, Murat. Eğer benimle ilgili şüphelerin varsa, bunu açıkça söylemen iyi oldu. Ama sana yemin ederim ki, ben bu cinayetlerin peşindeyim, onların bir parçası değilim."
Murat derin bir nefes alarak başını salladı. "Biliyorum, Lara,peki dün hastaneden çıktıntan sonra nerdeydin? Akşam geleceğini düşündüm ama eve yalnız gittim. Evde de yoktun."
"Herşey bitdi,şimdi de düpedüz katilsin diyorsun yani.Başta dediğin cümle vardıya,asıl ben seni tanıyamamışım Murat Komiser. Bence,bir birini tanımayan iki kişi uzak kalsa da olur.Ben gidiyorum." diyerek masadan kalktı. Muratsa sessizce onun gidişini izledi.
Lara gergindi. İçinde bir huzursuzluk belirmişti. Murat'ın şüpheleri, onu daha da karanlık bir yola sürüklüyordu. Kafasında dönen sorular ve belirsizlikler, onu hiç tahmin etmediği yerlere götürebilirdi. Lara gerçekten dinlenmeliydi. Arabayı evine doğru sürdü.
Lara ile konuşmasının ardından Murat, kafasında dönen sorularla merkezdeki ofisine döndü. Lara'ya karşı olan hisleri ve son zamanlarda yaşanan olaylar, içini kemiriyordu. Onunla ilgili şüpheleri arttıkça, Lara'nın masumiyetine dair inancı da zayıflıyordu.
Gece yarısına doğru, Murat, cinayet dosyalarını tekrar gözden geçirmeye karar verdi. Dosyalar arasındaki fotoğraflara ve raporlara bakarken, dikkatini çeken bir şey oldu. Bir önceki cinayet mahallinin fotoğraflarını incelerken, köşede hafifçe parlayan bir nesne gördü.
Murat, hemen dosyadaki diğer fotoğraflara da bakarak aynı nesneyi aradı. Nesne, sadece bir fotoğrafta görünüyordu ama bu bile Murat'ın dikkatini çekmeye yetmişti. Fotoğrafı büyüterek, nesnenin ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bir takı, daha doğrusu bir kolye ucu gibi görünüyordu. Üzerinde üçgen ve göz sembolü vardı.
Bu sembol, katilin her cinayet sonrası kurbanların alınlarına çizdiği sembolün aynısıydı. Murat, heyecanla ayağa kalktı ve fotoğrafı daha yakından inceledi. Bu küçük delil, onları katile bir adım daha yaklaştırabilirdi.
Hemen mahallin raporlarını ve delil torbasını buldu. Fotoğrafın çekildiği alanı tekrar gözden geçirerek, o kolye ucunun orada olup olmadığını kontrol etti. Ne yazık ki, raporlarda böyle bir delilden bahsedilmiyordu. Bu, kolyenin fark edilmeden orada kalmış olabileceği anlamına geliyordu.
Murat, derin bir nefes alarak kendini sakinleştirmeye çalıştı. Bu kolye ucu, belki de katilin kimliğine dair önemli bir ipucu olabilirdi. Ancak, Lara'yla olan konuşmasını ve onun bu tür delilleri nasıl hızlıca bulduğunu düşündü.
"Lara, bu kolyeyi fark etmemiş olabilir mi?" diye kendi kendine mırıldandı.
Lara, genellikle bu tür küçük detayları gözden kaçırmazdı. Murat'ın kafasında dönen sorular, onu daha da karışık bir hale getiriyordu. Lara'nın gerçekten katil olabileceği ihtimali, birden bire daha gerçekçi gelmeye başladı. Bu delili Lara ile paylaşmalı mıydı, yoksa bu durumu kendi başına mı çözmeliydi?
Kafasında dönen bu düşüncelerle, Murat, delil torbasını dikkatlice kapatarak masasına bıraktı. Artık bu küçük kolye ucu, onların sıradaki adımlarını belirleyecekti. Bu ipucunun peşinden gitmek zorundaydı, ne olursa olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kana Susamış Karanlık
Mistério / SuspenseDIKKAT!!! Kitapta kanlı ve vahşet içeren ve 18+ görseller var. *** İstanbul'un karanlık sokaklarından birinde genç bir kadın cesedi bulunur. Kadının alnında üçgen ve göz çizimi vardır. İlk bakışta sıradan bir cinayet gibi görünse de, Lara'nın sezgi...