Bir kraliçe olmak nasıl bir duygu bilmiyorum ama zaman içinde öğreneceğim. Okula da tabikisi devam etmeyeceğim. Bir kraliçe okula gidip gelip ordusuyla ilgilenecek. Saçma.
Siyah Pelerinli Dede bana artık onların kraliçesi olduğumu söyleyince Leo donup kalmıştı. Benim bu kadar genç yaşta bir ordunun kraliçesi olmam ve Samantha ve Emily'yi kolayca ve hiç uğraşmadan öldürmem onun garibine gitmişti.
Alvin ise şaşkınlıkla yaktığım cesetlere bakıyordu. O benden korkmaya başlamıştı. Bunu hissediyorum.
SPD(Siyah Pelerinli Dede): Majesteleri isterseniz sizi şatonuza götürebilirim.
M: Tabi ki de olur. Ama ilk önce bir yere uğramalıyız.
SPD (Siyah Pelerinli Dede): Keyfiniz bilir kraliçem. Ama her nereye gidiyorsak bu kadar büyük bir orduyla gitmemeliyiz.
M: Peki. Ama sen kal bizi şatoya sen geri götüreceksin.
SPD (Siyah Pelerinli Dede): Siz ve kimi majesteleri.
M: Bu dikkatliliğin hoşuma gitti. Leo sende şatoma gelmek ister misin?
L: Sen bilirsin güzelim.
M: Tamam sende şatoya geliyorsun. Benim yardımcılarımdan biri olacaksın. Ve belki kralım bile olabilirsin.
L: Tabi.
M: Aa yarım kalan bir işim var.
Robb'a dönerek
M: Unuttuğumu sanmadın değil mi?
R: Açukçası unuttuğunu sanmıştım.
M: Öldürecek kadar değerin bile yok aslında. Hadi durma kaç seni engellemeyeceğiz.
Arkamdaki orduma dönüp
M: Onu kimse engellemeyecek.
dedim. Leo'ya da
M: Onu sonra öldüreceğiz.
dedim. Robb melez olduğu için vampir hızını kullanarak kaçtı. Alvin'de onun peşinden gitti.
Yine orduma dönüp
M: Siz şatoya gidin. Bizim bir yere gitmemiz gerekiyor. Daha sonra biz de şatoya geleceğiz.
Ordum yavaş yavaş dağılmaya başladı ve şatoya doğru yol aldılar. Siyah Pelerinli Dede ve Leo yanımda kaldı.
L: Nereye gidiyoruz?
M: Ben size gidince görürsünüz demedim mi?
Bir şey demeden arkamdan yürümeye başladılar. Ben nereye gideceğimi biliyordum. Bir süre sonra oraya geldik. Yani evimize Emma ile benim evime. Kapıyı zaten Leo adlı ruh hastası kırmıştı. Kırık kapıdan içeri girdim.
Emma salondaki meşhur koltuğuna oturmuş hıçkırıklarla ağlıyordu. Yanına oturdum.
M: Niye ağlıyorsun?
Emma yüzünü ellerinin arasından çekti. Ve bana baktı. Hemen sarıldı.
E: Senin için.
M: Duygusal hipopotam.
Emma normalde ona böyle dememe çok kızsada sadece güldü.
M: Şimdi seni bu kırık kapılı evden alıp bir şatoya götürüyorum. Ve Sana Sevgim Sonsuzdur
E: Benim de sana sevgim sonsuzdur. Bu arada şato mu?
Onu hemen yan yatırıp kucağıma aldım. Emma çığlık çığlığa bağırıyordu. Ama koşmuyordum. Sadece insan hızında yürüyordum.
Siyah Pelerinli Dede bana şatonun yolunu göstermek amacı ile önde yürüyordu. Emma kucakta taşımaktan sıkılmış olmalı ki sihirle kendini yere indirdi.
Şatoya geldiğimizde Siyah Pelerinli Dede bana hangi odayı istediğimi sordu.
M: İki kişilik bir oda var mı? Yani iki yataklı.
SPD (Siyah Pelerinli Dede): Siz isterseniz de olmaz mı majesteleri.
Emma'ya elimle beni takip et işareti yaptım. Emma beni takip etti. Siyah Pelerinli Dede bize iki yataklı odayı gösterdi. Emma beni anlamış olacak ki hemen odaya girdi.
Bende onun arkasından odaya girdim. Kraliçe olsam da kibar davranarak Siyah Pelerinli Dede'ye teşekkür ettim.
Ve odaya geri girdim. Ve girer girmez
E: Sen şimdi kraliçe mi oldun? Kimin kraliçesi? Kimin yerine geçtin? Kralın kim olacak? Kral var mıydı? Siyah giymiş adam da kimdi? Leo niye geldi? Bir ordun var mı? Hangi başarı sayesinde kraliçe oldun? Seni kim kaçırdı? Kapıyı kıran ruh sağlığı bozuk kişi kimdi?
Emma hepsini tek nefeste söylemişti.
M: Evet. Vampirlerin. Samantha'nın. Bilmiyorum. Yoktu galiba. Bilmiyorum ama Siyah Pelerinli Dede diyorum. Ben istedim. Evet. Samantha ve Emily'yi öldürüp. Leo. Leo
Ben de hepsini tek nefeste söyledim. Ve sadece gülüştük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Korkunç Bir Vampir (Okuldaki Vampir)
VampireMarcelin'in abisinin ve arkadaşlarının ne olduklarını öğrendikten sonraki yaşamları... Hikayeyi okuduğunuza pişman olmayacaksınız. Söz veriyorum.