"O benim hayatımı kurtardı,beni korudu,korumağı öğretti ama o katil"
Ellerim titriyordu.Bunun sebebiyse tutduğum metal eşyaydı.Tetike yeniden basdım ve çıkan kurşun sesiyle tekrar irkildim.Karşımda üç sandalye ve o sandalyelerin üzerinde boş içki şişeleri vardı.Bana verilen görev o içki şişelerini vurmaktı ve belki de iki saatdir burdaydık ama bir tanesini bile vuramamışdım.
Filmlerde baktığımda bu iş o kadar da zor görünmüyordu peki neden şimdi bu kadar zordu?!Elimdeki metal eşyayı daha sıkı tutup konsantre olmağa çalışdım ama kurşun bu seferde boşa gitdi.Yanımda duran ve beni buraya getiren adam sıkıntıyla nefesini verdi.
Alex sabah erkenden beni bura getirmiş ve elime silah vererek o şişeleri vurmamı istemişdi.Bura derken yani ormandaydık.Evden yarım dakika belki de kırk beş dakika uzaklıkta ormanın ortasında bana atış dersleri veriyordu.
Elime daha önce silah almak bir yana gerçek silah bile görmemişdim.Bu silahları sadece polis ve aksiyon dizilerinde görüyordum,şimdiyse bu adam uzun yıllar silah kullanmışım gibi bana önümdeki hedefleri tek seferde indirmemi söylüyordu.
Bir kurşun daha boşa gitdikden sonra dayanamayıp silahı yere atdım ve sinirle Alexe baktım."Yeter,bu kadarı gerçekten yeter.Yoruldum" mızmızlanarak yere oturdum.O' sa kendini yasladığı ağaçtan ayrıldı ve sigarasını yere atıp,ayağıyla söndürerek yanıma geldi.
Başımın üstünde dikildiğinde "Kalk ayağa Kahverenkli gözlü kız" dedi ama ona bakmadan omuz silkdim.
Daha kahvaltı bile yapmamışdım ve bu odun beni erkenden bura getirmişdi.Sebep?Bende bilmiyorum.
Sözünü dinlemediğimi gördüğünde derin bir nefes alarak,sabr diledi ve kolumdan tutup kaldırdı."Yoruldum"
"İki saat kurşunlarımı boş yere savurmak yorucu muydu?" sordu düz bir ifadeyle."Bunu ben istemişim gibi konuşmayın lider,beni erkenden bura getiren sizsiniz ayrıca bu şeyi ne için yaptığımızı öğrene bilirmiyim?" dişlerimi sıktım.Gerçekten artık gücüm kalmamışdı.
Açdım ve daha çok ayakda duramıyordum.Silah tutmakdan ellerimin içi kızarmış,terlemiş ve ağrıyordu.
"Kendini korumak için"
Kaşlarımı çatdım."Beni mafyaya mı hazırlıyorsun lider?" sordum gülerek.
"İyleşip burdan gitdikden sonra yalnız ve korunmasız olucaksın.Nyork gibi koca bir şehirde artık her türlü iğrenç bir insanın karşına çıka bileceğini bence öğrenmişsindir.Bu yüzden senin gibi yabancı ve....." durdu.Ona bakarak "Ve ne?" sorduğumda gözlerini kaçırdı.Ama artık herşeyi anlamışdım.Cümlesinin sonunu tahmin etdiğim için gülümsedim.
Kollarımı göğsümde birleşdirdim ve ona tek kaşımı kaldırarak bakmağa başladım."Ve ne lider?Konuşmağı mı unuttun?" bana ters-ters bakıyordu.Onun bu hali o kadar komikdi ki tuzağa düşmüş bir fareye benziyordu.
"Kahverenkli gözlü kız beni sinirlendirmeği sana tavsiye etmem!" ama elime bir fırsat geçmişdi ve ben bunu kullanıcakdım.Ona bir adım yaklaşarak "Ve ne?Yoksa güzel mi diyicekdin?Yabancı ve güzel mi?" dediğim an beni tek bir hareketiyle sırtına aldı ve sallanmağa başladım."Bırak beni!Bırak odun adam!Bırak dedim yoksa bir şişede senin kafanda kırarım!Bırak!" çırpınmağa başladım ama faydası yoktu,bu seferde eğlenen oydu.
"Seni iyi duyamadım Kahverenkli gözlü kız ne dedin?Özür mü diledin?" sesi alayla çıkıyordu ve sinirle omzuna bir yumruk atdım.
"Özür dileyicek hiçbir şey yapmadım hem neden güzel olduğumu kabullenmek senin için bu kadar zor?Sadece öyle söylemek istediğini söyle ve kurtul" beni daha çok salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ KATİL
Humor"O bana anlam veremediyim bir şekilde bakıyordu, bende ona daha doğrusu kömür gibi simsiyah gözlerine bakıyordum."