"Buraya ilk gelen ve şimdiki kız aynı değildi,bunun sebepkarı sa Alex Miller'di."
Hatırlıyordum ki,annemin ölüm haberini bana ilk söylediklerinde inanmamışdım.Ona sıkı-sıkı sarılmış,
öpüb-koklamış ve uyanması için yalvarmışdım.Annem ağlamama
dayanamazdı,gözyaşlarımı görünce uyanır diye düşünmüşdüm.Ancak olmadı,annem uyanmadı ve ben artık inandım.
Annemin ölümüne inandım.
Ama bunu kabullenmek benim için hiç kolay olmamışdı.Boğazımda bir yumru oluşmuşdu,gözlerim saatlerle yaş akıta bilirdi ancak ağlamıyordu,
nefesim kesiliyordu,hayır diyordum kendi-kendime.Olmazdı,olamazdı.Kabus olmalıydı,
öyle olmalıydı ama malesef ki kabus
değildi.O an öyle hiss etmişdim ve şimdi de öyle hiss ediyordum.Bütün vücudum titriyordu,kalbim korkuyla çarpıyordu,nefesim kesiliyor ve boğazım şiddetle acıyordu.Çünki eğer Mira'nın
söyledikleri doğruydu sa,Alex bana yalan söylemişdi.İyleşdiğimi ve iyi olduğumu bildiği halde bunu benden saklamışdı.Her
defasında gözlerimin içine bakarken
nasıl yalan söylemiş,nasıl gülmüş,nasıl bakmışdı öyle?Beni kandırmışdı.Bu kalbimi çok yaralıyordu.Bana söz vermişdi,iyleşdiğimde eşyalarımı bana vericekdi ve beni geri götürücekdi.O sözünü tutardı,ona o
kadar çok güveniyordum ki,sanki ne dese o olucakmış gibi hiss ediyordum.Sebebini bende bilmiyordum,neden böyle hiss etdiğimin.
Şimdiyse bana yalan söylediğini öğrenmişdim.Bu kalbimi neden böyle parçalıyordu peki?Ona ilk günden beri güvenmiyordum zaten peki şimdi ne deyişmişdi?Yalan söylemesi neden bu kadar güvenimi sarsmışdı?
Eğer Mira ve Eun'un konuşmalarını duymasaydım hiç öğrenemiycek'
miydim?Ben hiç öğrenmesem o bana hiç söylemiycek'miydi?Belki söylerdi,belki de söylemezdi.Aklım
çok karışıkdı,bunları düşünmek başımın yeniden şiddetle ağramasına neden olmuşdu.Gözlerimin önü karalıyordu,başım çok ağrıyordu,midem bulanıyordu ve sanki ateşim varmış gibi hiss ediyordum.Ayakda durmakda zorluk çektiğimde elimle duvardan destek aldım ve sarsak adımlarla yürüdüm.
Merdivenlere kadar öyle yürüdüm ve merdivenlerin yanına geldiğimde,
kendimi yere bırakıp,oturdum.Bir-iki dakika nefes-nefese yere daha sonra başımı kaldırıp,merdivenlere baktım.Üçüncü kata kadar nasıl çıkıcakdım?Her gün inip-kalkdığım
merdivenler bile bana şu an bir işkence gibi geliyordu.Derin bir nefes almak istedim ama boğazımdakı acı daha fazla artdı.
Sanki nefes almağı bile unutdum.
Yukarı çok bakmak bile başımın daha fazla dönmesine ve herşeyin üzerime gelmesine neden oluyordu.Kendime
kuvvet vermek istedim,merdivenlere
tutunarak yavaşca ve imekleyerek kalkmak istedim,bir-iki defa denesem de,olmadı.Beceremedim.
Sanki vücudum bana isyan ediyordu.
Daha sonra nihayet tahtalara tutunarak yavaşca doğruldum ve imekleyerek çıkmağa başladım.Ama
üç adım atmışdım ki,tekrar ayaklarım
bir-birine dolandı ve yuvarlanarak yere yığıldım.Ağrayan bedenim daha fazla ağramaya başladı.Gözyaşlarım isyan etmek istedi ancak izin vermedim.
Başımı kaldırıp kolidorun diğer tarafındakı asansörü gördüğümde biraz heveslendim.Sürünerek ve imekleyerek zorda olsa,asansörün yanına geldim çünki ayağa kalkıp bir adım atıcak halim bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMDEKİ KATİL
Humor"O bana anlam veremediyim bir şekilde bakıyordu, bende ona daha doğrusu kömür gibi simsiyah gözlerine bakıyordum."