Çok gürültülüydü ve alkol şişeleri neredeyse herkesin elindeydi. Çoğu şimdiden sarhoş olmaya başlamıştı. Bende onlardan biri olmak istemiyordum! Pansy elimden tutup koltuğa oturttu. "Bir şey içersen ilerde Blaise'in getirdiğı birkaç şey var. Onlardan al. Ben hemen geliyorum." Kafa sallayıp yanan şömineye baktım.
Cedric ile uzun zamandır tanışmışlığımız yoktu. Beni seviyorsa da ben ona karşı bir şey hissetmiyordum. Beni sevdiğini sanmıyordum aslında. Cedric cana yakın biriydi. Pansy belki o yüzden öyle düşünmüştür. Pansy aklımı daha çok karıştırmıştı! Gözlerimi şömineden çekip herkesin içinde öpüşen çiftlere baktım. Bir ben saptım sanırım!
Pansy'nin dediği yere gidip boş bir bardağa alkol doldurdum. Pansy neredeydi?
Gözlerim Pansy'yi ararken aşırı tutkulu, dozu baya baya fazla kaçmış öpüşme içerisinde olduğunu gördüm. Gerçekten dozu o kadar kaçmıştı ki kimle öpüşüyorsa eli Pansy'nin kalçasına doğru çıkıyordu. Bu arada gerçekten kimle öpüşüyordu. Gözlerimi kısarak onlara baktım.
Yok artık!
Yuh ama!
Blaise ile öpüşüyordu!
Elimdeki bardağı tekleyip tekrar doldurdum. Herkes çılgınca dans ediyordu. Bir ben oturup onları izliyordum ve alkol içip duruyordum.
Draco Malfoy
Crabbe ve Goyle ile konuşurken gözlerim Amaris'e takıldı. Bir şişeyi bitirmişti. Çok içmiş olmalıydı ki elindeki bardağı bırakıp dans edenlerin arasına katıldı. Cidden çok içmişti. Sürekli sendeliyordu.
Bu aralar bir garipti. Çok düşünceliydi ve gülümsesede morali bozuktu. Felsefe taşını Voldemort'tan aldığından beri yaptığı moralini bozuyor olmalıydı. Katil değildi, kahramandı. Voldemort'un almasını engellemişti. Ve travması... saçma değildi. Abartmıyordu. Haklı olarak korkuyordu. Küçük yaşta böyle bir olay yaşaması ağırdı. Beni dinlemeyecekti ve dediklerime inanmayacaktı ama ona hak veriyordum. Benimde böyle bir travmam olsa bende korkardım.
Amaris dayanamacak gibiydi. Ayağındaki topuklular daha da çok sendeletiyordu. Yanına gidip bileğinden tutup sandalyeye oturması için sandalyeyi tuttum. Sakar kız birde boş yere oturup düşerdi. Gülerek bana baktı. Ayağı burkulup düşeceğinde belinden tuttum. Elini boynuma atıp kendi kendine güldü.
"Amaris şuraya otur," dedim belinden destek vererek. Sandalyeye oturmak yerine ayağa kalkıp şöminen oraya doğru gitti. Elimden tutup beni de yanında sürüklemişti. Koltuğa oturup kızarmış yanaklarıyla bana gülümsedi. Tatlı görünüyordu.
Elleriyle yüzümü sardı. Öpmek için yakınlaştığında omzundan tutup kendimden uzaklaştırdım. "Kendine geldiğinde pişman olacağın şeyler yapma," diye mırıldandım. Duymamış olacakki Astoria'ya bakıp gözlerini gözlerime çevirdi. Ellerini yüzümden çekip ağlamaya başladı. Çok içten ağlıyordu. Astoria'yı sevdiğimi düşünüyor olmalıydı. "Onu sevmiyorum. Astoria'yı sevdiğimi düşünüp ağlamayı bırak," diyerek gözyaşlarını sildim.
Kucağıma alıp elbisesinin açılmamasına dikkat ederek odasına götürdüm. Kapısını zar zor açıp yatağına yatırdım. Direkt uykuya dalmıştı. Topuklularını çıkartıp çillerine baktım. Çilleriyle birlikte çok daha tatlı duruyordu.
Onu sevsemde ona yaklaşmak istemiyordum. Voldemort bir yolunu bulup eski haline dönecekti ve ben ölüm yiyenlerden olacaktım. Ondan uzaklaşamam gerekecekti. Bu acıyı yaşamasını istemiyordum. O mutlu olmayı hak ediyordu.
Benden isteyeceklerini ona yapamazdım.
Amaris Ophelia
Başım ağrıyordu. Kendimi kaptırıp çok içmiştim.
Çok içmiştim.
İçmiştim ve ne yaptığımı hatırlamıyordum!
Umarım kendi kendime gülmekten başka bir şey yapmamışımdır. Diğerlerine uyup içmeseydim keşke. Savsak adımlarla banyoya gittim. Dünkü kıyafetlerimde Pansy'de kalmıştı. Dolabımdan siyah eteğimi ve krem rengi kazağımı alıp giyindim. Saçlarımı topuz yapıp kahvaltı için aşağıya indim. Ben hariç Slytherindeki herkes halinden memnundu. Kimse baş ağrısı çekmiyor muydu?
Blaise'in yanına oturdum. Pansy yoktu. Blaise yemeğini ağzına tıkıp "Pansy hala odasında uyuyor." dediğinde sırıtarak Blaise'e baktım. "Şeyden biliyorum... arkadaşlarından! Tamam, yalan söylemeyeceğim. Yanındaydım." Ona bakmaya devam ederken ağzına tıktığı yemeği yutup "Sen sanki bir şey yapmadın!" dedi.
Ne yaptım dercesine bakarken "Belki hatırlarsın," diyerek yemeğine döndü. Ne yapmıştım ki? Aklıma çok kötü şeyler geliyordu. Pansy umarım hatırlıyordur. Yemeğimi yiyecekken Draco'ya baktım. O da partideydi. Ama hayır, ona bunun hakkında bir şey sormayacağım.
Yemeğime geri döndüm. Yemekten sonra Snape'in dersine gittim. İkizler iki yanıma oturduğunda onlara somurtarak baktım. George "Ne oldu? Alkol kokuyorsun bu arada. Sen içtin mi birde?" diye sordu. Kafa sallayıp "İçtim ve başım çok ağrıyor. Ayrıca..." dedim zorlukla ellerimi kaldırarak. Ben odama nasıl gelmiştim?
Biri beni odama getirmiş olmalıydı. Fred gülerek "Hiçbir şeyi hatırlamıyor kesin. Keşke bizde olsaydık George. Yaptıklarıyla dalga geçerdik," dedi. Fred'in karnına hafif bir yumruk attım.
"Odama nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Ayakkabılarım da yoktu ayağımda uyandığımda." George sırıtarak "Snape'in dersinde iyi düşün. Kimi odana attın acaba?" dedi ve arka sıraya oturdu Fred ile birlikte. Moralimi daha çok bozmuşlardı. Birini odama atmamıştım!
Harry yanıma oturdu. "Bu ne surat? Bir şey mi oldu?" diye merakla sordu. Fred arkadan "Gece parti yapmışlar ve çok içmiş. Hiçbir şey hatırlamıyor ve uyandığında odasındaymış. Odasına birini atmış." diyerek güldü. Harry anlamsızca bana baktı.
"Bir kısmı doğru ama odama birini atmadım," diye açıkladım. Snape gelince ikimizde önümüze döndük. İksir hazırlayacaktık şimdide. Benim eşim bu sefer Blaise'di. Blaise daha sayfayı bulamamıştı!
Elinden kitabı alıp sayfayı açtım ve malzemeleri önüme dizdim. Blaise ile iksiri hazırlamaya başladığımızda bir anda karşımda Voldemort'u gördüm. Eskisi gibi değildi. Yılanı bir anda üzerime gelmeye başladı.
---------------------------------------------------------
YA ABİ BEN MALIM. KEŞKE HİKAYEYE THEODORE VE MATTHEO'YU DA KATSAYDIM. ŞEN ŞAKRAK DAHA DA FAZLA OLURDU. KİTABI BİTİRİP DÜZENLEYİP ONLARI DA Mİ KATSAM DİYE DÜŞÜNMÜYOR DEĞİLİM.
AMA BAŞKA BİR HP KİTABI DAHA YAZIP THEO'YLA YA DA MATTHEO'YLA SEVGİLİ YAPABİLİRİM. OF OF BEYNİM ACIYOR KARARSIZ KALDIM
YOU ARE READING
𝘞𝘈𝘉𝘐-𝘚𝘈𝘉𝘐✧˚ · .𝗗𝗿𝗮𝗰𝗼 𝗠𝗮𝗹𝗳𝗼𝘆
Fantasy"Ben seni duyuyorum Amaris. Senin sesini hep duydum. Gözlerindeki bakışlar senin sesin. Hiç sesini bilmediğim zamanlarda bile sesini duyuyordum. Bu senin kusurun değil. Olsa bile senin tüm kusurlarını seviyorum. Ben sadece güzelliğine bakarak seni s...