Defne gibi bir arkadaşın varsa,

158 31 2
                                    

SARE

Anlam yüklenmesi gereken çok şey vardı. Ama ben kendime bile anlam veremiyordum. Kendime birtakım sorular sormam lazımdı.

Aşık mıyım?

Hayır.

Hoşlanıyor muyum?

Bilmiyorum.

Sanırım hayranlık diyebilirim. Etkilendim, bunu itiraf edebilirim kolaylıkla. Ama emin olmadığım bir konuda bir insanı parmağımda oynatamazdım. Gerçekten duygularıma anlam veremiyorum.

Odamda volta atarken Tanem'in nasıl olduğunu merak ediyordum. Onu çok kötü bir hâlde bırakmıştım. Yeşim yeşili gözlerinin kızarıklıkların arasından seçememiştim. Onu daha önce de böyle görmüştüm. Ama bu sefer farklıydı. Bu sefer onu ağlatan bendim. Bunu tekrar hatırlamak kalbimde bir sızı hissetmeme neden oldu.

Kendi kendimi yiyip bitirecektim neredeyse. Telefonumu alıp işim düştüğünde ilk kimi ararsam onu aradım. Düşününce bulması çok da zor değildi. Defne'yi aradım.

"Dahi ama bir o kadar da aptal arkadaşım, söyle."

"Bu nasıl bir selamlaşma böyle?"

"Beğendiremedik mi Tanem'inki?"

"Öyle deme ya, kötü hissediyorum. Bir şey oldu. Anlatsam mı?"

"Tam adamına geldin, anlat."

Dejavu.

"Tanem evime gelip beni öptü."

"Ne?! Nerenden?"

"Götümden. Geri zekalı!"

"Ya doğru düzgün anlatsana!"

"Dudaklarımdan. Of, bu çok utanç verici!"

Karşı taraftan uzun süre ses gelmedi. Bir süre bekleyip tepki gelmeyince ben tepki gösterdim.

"Öldün mü?"

"Sesi kapattım salak! Gülmemi duymak istemezsin. Neyse çok güldüm. Ee, sen ne yaptın?"

"Ben de öptüm. Ama sonra ittirdim."

"Ne? Neden? Ah be! Kızım ileride çocuklarınıza anlatırdınız'Tanem anneniz beni öptü sonra sevgili olduk,'diye."

"Ne çocuğu salak?"

"Yetimhaneden evlat edindiğiniz altı çocuk? Üçü kız, üçü erkek. Birinin adı da Defne."

"Çok pardon da, evleneceğimizden nasıl bu kadar eminsin? Hele de Tanem'i ağlamaktan geberme noktasına getirmişken."

"Bana sadece tek kelime söylemen lazım. Sevgili olmayı; istiyor musun, istemiyor musun? Ondan sonrasını bana bırak."

"Ben, bilmiyorum Defne. Ya ona aşık olmazsam?"

"İstiyor musun, istemiyor musun?"

"İstiyorum."

Dudaklarımdan kontrolüm dışında çıkan kelime sonucu kendime şaşırırken Defne'nin ellerini çırptığını işittim.

"O iş bende o zaman. Sizi, birbirinize aşık edeceğim."

Tam ağzımı açıp"Defne ben vazgeçtim boşver,"diyecektim ki Defne suratıma kapattı. Sonraki aramalarıma da cevap vermedi.

Sonsuza kadar düşünmeye mahkumdum. Ekranı zaten açık olan telefonumdan uzun zamandır yazmayan numaranın sohbetine girdim. Mesajım iletilmemişti. Ya beni engellemişti, ya da hattını kapattırmıştı. Üzerine fazla düşünmek istemedim ama parmaklarım bende bağımsız sohbetin en başına gitti. O anki tepkilerim bana çok komik geldi. Ama sanki bir şeyler açığa çıkmıştı.

Benimle aynı okuldaydı. Voleybol maçına geldi, bana aşık ve bir kız. Bütün oklar Tanem'i gösterirken bir tık paniklemiş olabilirdim. Sonra ise kendime saçmalamamayı hatırlatıp yatağıma döndüm. Uzanarak düşünmeye başladım.

Bundan sonra ne olacaktı? İyiye giden arkadaşlığımız yerin dibine girmişti ciddi anlamda. Ya da gerçekten Tanem ile sevgili olmayı istiyor muydum?

Beni sevdiğini en başından anlamıştım. Fakat kendi kendime kuruntu yaptığımı düşündüm. Meğer öyle değilmiş.

Açıkçası bundan sonra ne olacağını bilmiyordum. Onu sevebilir miydim, bilmiyorum.

Tam uyumaya hazırlanıyordum ki odamın kapısı açıldı. Kafamı kaldırıp kapıya doğru baktım. Bu küçük silüeti nerede görsem tanırım. Doğrulup"Çağlar,"diye fısıldadım. İçeriye girip kapıyı kapattı. İkimizden de ses çıkmadı. Yanıma gelip yatağımın ucuna oturmasını izledim. Bir süre bakışları yerde gezindi. Sonra kafasını kaldırıp bana baktı.

"Abla, bir rüya gördüm,"dedi heyecanla.

"Ne gördün velet?"dedim onun heyecanının aksine sönük bir ifadeyle. Önce yüzü düştü, sonra kollarını önünde bağladı.

"Of Sare ya, vazgeçtim anlatmıyorum."Omuzundan dürttüm onu.

"Abla diyeceksin, salak. Ayrıca anlatmazsan anlatma, ben merak etmiyorum senin rüyanı."

"Ben Tanem ablanın saçlarını çok sevmiştim hatırlıyor musun?"Bir yandan yaşadığım anın mantığını sorgularken bir yandan kafa salladım.

"Aynı bizim sınıftaki Furkan'ın saçlarına benziyor. Onunkileri çok seviyorum ben, ama o dokunmama izin vermiyor."Kafasını önüne eğdi bir şey düşünüyor gibi. Ben de içimden gelenleri söyledim daha fazla tutamayarak.

"El âlemin saçına dokunman mantıklı değil çünkü. Gayet normal izin vermemesi."

"Rüyamda Tanem abla ağlıyordu. "

Rüya değil, gerçekten ağladı. Hem de çok sevdiği kız yüzünden.

"Bu deli saçması şeyleri anlatmak için mi geldin buraya? Çık!"Bana bakıp dil çıkardı ve neredeyse koşarak odayı terk etti. Ben de yarın okula gidecek olmanın verdiği rahatsızlıkla uykuya daldım. Tanem'i görecektim, isteyeceğim en son şeydi çünkü yüzüne bakamıyordum. Umarım kötü bir şey olmaz, diye içimden geçirdim. Ama herkes bilirdi ki Defne gibi bir arkadaşınız ve ortada aşk mevzusu varsa bu kaos demekti. Allah bilir ne planlıyor şu an?

Hetero musun? | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin