Güzel olan ne?

128 16 0
                                    

Medya: Tanem'in kolyesi

SARE

Senin yakışıklı demen konusunda sana yardımcı olan bütün organlarının en içten dileklerimle ağzına sıçayım.

Bu sefer gerçekten kaçışım yok.

Anladığın iyi oldu.

"Sare?"Tanem'in bana seslenmesiyle bakışlarımı yerden kaldırıp yeşimlerine odaklanmaya çalıştım. Vücudum yanıyordu. Belki stresten, belki heyecandan. Neye heyecanlanıyordum ki? Of!

Beyni kısa devre yaptı.

Tanem'in odasına gelmiştik ama kapının yanından birkaç adım bile kıpırdamamıştık. O bana ilgiyle bakarken vücudumun titremesi durmuyordu. Fazla heyecanlanmıştım.

"E-efendim?"Dudaklarında alaycı bir sırıtış belirdi. O böyle bakınca pencereden aşağı atlamak istiyordum. Ya da arkama bakmadan kaçmak.

"Neden titriyorsun?"Birkaç adımda bana biraz daha yaklaştı. Ben arkamdaki duvarla bütünleşmeye yemin etmiştim çoktan. Ben cevap vermeyince biraz daha yaklaştı. Hatta şu an duvarla Tanem'in arasındaydım.

Do you get deja vu?

"Amacın ne?"diye sordum hâla titreyen, ama daha anlaşılır çıkan sesimle. Gözlerim boynundaki kolyedeydi. Salaş bir tişört giymiş, kolyeyi de tişörtünün içine koymuştu. Yani sadece kolyenin zinciri görünüyordu. Ucunda ne olduğunu merak ediyordum.

"Andavalın tekine sevgilinin yanında 'yakışıklı' diye bir tabirde bulundun. Ceza alman gerekmiyor mu?"Gözlerim hâla boynundayken ani bir kararla elimi tişörtün içine sokup kolyeyi dışarı çıkarmak istedim. Ama işler pek planladığım gibi olmadı. Kolyeyi tutmak isteyen masum elimin Tanem'in göğsüne değmesiyle hareketlerim durdu.

Euzubillahiminelşeytanirracimbismillahirrahmanirahim tövbe haşa...

Tanem'e kaldırdım bakışlarımı. Dudaklarını birbirine bastırmış hâla tişörtünün içinde olan elime kilitlenmişti bakışları. O da bakışlarını kaldırıp bana baktı. Hiç istifimi bozmadan kolyesini tutup tişörtünden çıkardım. Parmaklarımın ucundan tuttuğum kolyedeydi şu an bakışlarım. Ama aklım...

Tatildee...

Tanem'in aklı da başka yerlere gitti biliyorum, sessizliğinden belliydi.

Kolyenin ucunda küçük bir yıldız vardı. Yıldızı incelerken bir yandan da aklımdan gelen düşünceleri ve muhtemelen üzerimde olan Tanem'in bakışlarını görmezden gelmeye çalışıyordum. Hem utanıyordum, hem de...

İman var içimde güçlü bir biçimde...

"Çok güzel,"diye mırıldandım farkında olmayarak. Farkında vardığımda çok geçti. Ardından Tanem'in alaycı tınısı ile söylediğini duydum.

"Güzel olan ne Sare?"Utangaç bakışlarımı kaldırıp gözlerine baktım. Bir süre öylece gözlerine baktım. İma ettiği şeyi anladığımda ise kıpkırmızı kesildim. Parmaklarımın arasındaki kolyeyi serbest bıraktım. Dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı yere eğdim. Ardından Tanem'in kahkahası odayı doldurdu. Omuzuna sertçe vurup kendimden uzaklaştırmaya çalıştım ama hareket bile etmedi. En azından kahkahası sona ermişti.

"Bana bak,"diye bir emir kipiyle konuştu. Aslında pek emir gibi değildi veya emirdi. Bu şu an umurumda değil. Utançtan kafamı kaldıramadım. Bu kadar kötü olmak zorunda mıydı?

Aniden sol bacağını bacaklarımın arasına yerleştirdi. Zaten duvara yaslı olan sırtım tamamen duvara yapışınca kafamı yerden kaldırdım. Yüzümün hizasında köprücük kemikleri vardı. Dudaklarımı tekrar birbirine bastırıp nefeslerimi düzenlemeye çalıştım. Üzerimde etkisi büyüktü. Baskın karakteri dolayısıyla kendimi köşeye sıkışmış gibi hissediyordum. Utancım yüzünden birkaç kelimeyi bir araya getirip kendimi ifade edemiyordum bile.

Çenemi tek eliyle kavrayıp kendisine bakmamı sağladı.

Yanarız yapma...

"Bana bak Sare,"dedi aynı sabırlı ses tonu ile. Çünkü hâla bakışlarımı kaçırıyordum. Bu pozisyonda olmak...Daha önce de öptü beni, neden bu kadar utanıyorum ya?

"Ne istiyorsun?"diye mırıldandım kendi kendime. Çenemdeki eli sıkılaştı. Belki de onu sinirlendiriyordum.

"Gözlerime bakarsan cevaplayabilirim. İstemez misin?"Gözlerimi gözlerine diktim. Benden istediği buysa ona bunu verirdim. Tek sorunum korkaklıktı. Delici bakışlarının benim üzerimde olduğunu bilmek...Görmezsem görmezlikten gelebilirdim. Neticesinde bildiğini görmezden gelebilirsin, gördüğünü asla.

"Çok güzel,"diye mırıldandı delici bakışları hâla gözlerimdeyken beni taklit ederek. Şimdi de ben onu taklit edecektim.

Copy time...

"Güzel olan ne Tanem?"Sırıttı. Vereceği cevabı önceden tahmin edebilmem imkânsızdı.

"Sana ait olan her şey. Her şeyinle çok güzel ve özelsin. Ve ben güzelliğin karşısında kendimden geçiyorum."Tamam, bu biraz beklenmedikti.

Düştük mü?

Tek kolunu belime dolayıp beni kendisine bastırdı. Başını boynuma gömüp kokumu içine çekerken başım döner gibi oldu.

İki gram oksijenimiz vardı hepsini soludu, ondandır.

"Çok güzel kokuyorsun sevgilim."Elimi kaldırıp saçlarına daldırdım. Hep yapmak istediğim bir şeydi saçlarıyla oynamak. Kokumu, oksijensiz kalmışçasına solurken boyun girintime küçük bir öpücük kondurunca irkildim. Benim utangaçlık hormonları geri döndü.

"Seni çok seviyorum bebeğim."Kafasını geri çekip gözlerime baktı. Hâla saçlarından çekmediğim elim ile kafasına hafifçe vurdum."Salak, bizimki de kalp. Öyle söylenir mi?"

Gerçekten de her temasında, her güzel sözünde kendimden geçiyordum. Gülümsememe ve kalp ritmimin bozulmasına engel olamıyordum.

Güldü, ama ben gülmedim. Gözüm çenesindeki minicik gamzesinde takılı kaldı. Hayranlıkla baktım gülen yüzüne. Ama tabii ki her güzel an gibi kısa sürdü.

"Şimdi cezana gelelim."Ne? Bir dakika ben onu unutmuştum.

"Tatyana,"dedim kollarımı boynuna dolayıp. Alaycı gülümsemesiyle bakıp"Hım?"diye bir ses çıkardı.

"Cezayı boş versene. Hem, sen bebeğine kıyamazsın ki."Yüzünü benimkine yaklaştırıp kısık sesle konuştu.

"Kıyamaz mıyım? Emin misin?"Kafamı sallayıp"Hıhı, eminim,"dedim. Ceza anlayışı neydi hiçbir fikrim yoktu.

"Bu kadar tatlı olma işte. Döveyim mi seni?"Çocuksu bir edayla kafamı hızla iki yana salladım. Bu onu güldürdü. Kafasını iki yana sallarken ben daha ne olduğunu anlamadan dudaklarıma yapıştı.

Bir kere de nazik davran Allah'ın odunu.

Dudakları dudaklarımı bulduğunda, benden beklenmeyecek bir şekilde hırçın davranmaya başladım. Tişörtünün yakasını tek elimle kavrayıp kendime doğru sertçe çektim. Dudaklarımın üzerine gülümsedi. Bu bir sırıtıştı aslında. Pek de umurumda değildi şu an.

Bu dudakların sahibi bendim, sonsuza kadar da böyle devam edecekti. Bunun farkında olmak, ve bunun Tanem'in de farkında olmasını istemem hırçın davranmama yetiyordu. Bu sen benimsin, bana aitsin anlamına geliyordu benim dilimde. Derken Tanem yönlendirmeye başladı.

Tanem'in dudaklarımdan ayrılması için yalvaracak duruma gelmiştim. Nefessiz kalmıştım ama o, oksijeni benden sağlıyormuş gibi öpüşmemizi devam ettiriyordu. Son birkaç saniyedir tekrarladığımı yapıp omuzundan ittirdim. Benden ayrıldığında nefes nefese kalmıştım. Ama o durmadı. Çeneme küçük öpücükler kondurdu. Öpücükleri ile boynuma doğru yol çizerken kapının açılma sesi ile Tanem kafasını boynumdan kaldırdı. Aynı anda kapıya döndüğümüzde ise durumun hiç iyi olmadığından ikimiz de haberdardık.

"Ne yapıyorsunuz siz?"

Horon tepiyoruz. Sen de gelmek ister misin?

Hetero musun? | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin