rocket skates,

80 13 16
                                    

"Henüz gece başlamadı, Rin."

Sakusa dişlerini sıktı. Yan gözle Suna'ya bakarak susmasını sağladı. Sarışın adamın Kageyama ile iletişimini izledi. Sakusa el işareti yaparak Atsumu'yu yanına çağırdı. Atsumu gidip gitmemekte tereddüt etse de Kageyama'nın varlığından dolayı daha rahattı. Zoraki gülümsemesini takarak Sakusa ve Suna'nın yanına adımladı. Önlerinde dikilirken kendisine odaklanmış bakışları umursamamaya çalıştı. "Ne istemiştiniz efendim?" Atsumu bu adamı tekrar görmek zorunda olmaktan nefret etti.

Sakusa gözleriyle bar tezgahının önünde oturan Kageyama'yı işaret etti, açıkça Atsumu'nun onu buraya getirmesini istedi. Atsumu sinirlenmeye başlıyordu. Bu adam kim oluyordu da ona her istediğini yaptırabileceğini sanıyordu? Atsumu'nun gülümsemesi irite edici bir sırıtmaya dönüştü. "Korkarım ki müşterilerimizi rahatsız edecek davranışlarda bulunmuyoruz, başka bir isteğiniz yoksa gidiyorum." Atsumu arkasını dönüp gitmeye yeltenmişken yine aynısı oldu, Sakusa onu kendine doğru çekti ve Suna ile arasına oturmasını sağladı. Bu sırada Atsumu ve Kageyama göz göze geldi. Kageyama, kıvırcığın ne yaptığını çözmeye çalışıyordu.

"Bana lafımı sürekli ikileteceksin değil mi?" Sakusa kıkırdadı, ama hareketleri bunu eğlenceli bulmuş gibi değildi. Sakusa, belindeki silaha uzanmış ve silahın namlusunu Atsumu'nun bacağına konumlandırmıştı. Baş parmağı tetikte dururken şimdi gülümseyen Atsumu değil oydu. Atsumu gerginliğin vücudunu sarmasına izin vermedi, adama istediğini vermeyecekti. "Pekâlâ, istediğini yap. Beni vurursan onu çağırmak için de kendi yollarına başvuracaksın."

Sakusa, Atsumu'nun dediğiyle gözlerini tekrar tezgahın önünde oturan Kageyama'ya çevirdi. Kageyama bakışlarını üçü arasında gezdiriyordu. Suna sadece ikisini izliyordu, karışma niyeti yoktu. Sakusa iç çekerek silahını tekrar beline sıkıştırdı, maskesinin altından huysuz mırıldanmalar çıkardı. "Gidip onu buraya getirir misin?" Sakusa rica ettiğinde Suna'nın ifadesi değişmiş, kısık gözleri büyümüştü. Yanında olduğu süre boyunca ricada bulunduğunu hatırlamıyordu. Atsumu hızla oturduğu yerden kalktı ve tezgaha döndü. Alnındaki soğuk teri sildi ve nefesini düzenlemeye çalıştı. Kageyama zaten ne olduğunu anlamıştı. Atsumu'nun omzunu destekleyici bir şekilde sıkarak onu rahatlattı. Atsumu'ya işine geri dönmesi gerektiğini, bunu kendisi halledebileceğini söyledi. Atsumu onayladı, daha fazla bu tür işlere bulaşmayı istemiyordu. Kageyama, Sakusa ve Suna'nın masasına adımlarken bir gözünü Atsumu'nun üzerinde tuttu.

Kageyama iki adamın karşısındaki sandalyeye oturdu, bir bacağını diğerinin üzerine attı. Suna ve Sakusa'ya tek kaşını kaldırarak baktı, açıkçası konuşmak ya da tartışmak istemiyordu. Kendini onlardan üstün görüyordu. Şu an tek istediği omegasının yanında olmaktı. "Beni istemişsiniz beyler? Önceki karşılaşmamızın üzerinden çok geçmedi sanıyordum."

"Malları nerede tutuyorsun?" Sakusa bir şey söylemeden önce Suna lafa atıldı, sigarasını masadaki kül tablasına bastırdı.

Kageyama onlara sarışının yaptığı gibi irite edici, samimiyetsiz bir gülümseme verdi ve kollarını önünde çaprazladı. "Bunu neden size söyleyeyim? Ben kapana kıstırabileceğiniz beta bir barmen değil, sizden üstün alfa bir liderim. Sağlam bir sebebiniz olmalı."

Sakusa rahatsız olmuş bir şekilde kaşını kaldırdı. Kageyama'nın onu küçümsemesi sinirlerini arşa çıkarıyordu. Sakusa gözleriyle barı taradı. Sarışının nerede olduğunu kestirmeye çalışıyordu. Bir grup insana soğuk bira servis eden barmeni bulduğunda Kageyama'ya onu işaret etti. "Senin adamın mıydı?"

Kageyama umursamazca omuz silkti. Konuyla ne alakası vardı? Sakusa onu buraya iş konuşmak için çağırmamış mıydı? "Benim adamım olup olmadığına kendin karar ver."

Sakusa'nın gözü seğirdi, dudaklarının arasına bir sigara yerleştirdi. "Onu istiyorum." Sakusa tek nefests söyledi, bakışlarını sarışının üzerinden çekmiyordu. Bir ajan olup olmaması umrunda değildi. Sarışını beğenmişti.

Kageyama kahkaha attı, sahte bir oyunculukla gözünden gelen yaşı siliyormuş gibi davrandı. Önündeki masaya eğilerek Sakusa'nın siyah irislerine baktı. "Betalara bu kadar düşkün olduğunu bilseydim daha düzgün bir barda buluşabilirdik, bende daha nicesi var Sakusa." Kageyama alayını sürdürdü, Suna'nın sinirli bakışlarını kazanırken Sakusa'yı hiç etkilememiş gibi gözüküyordu.

"Senden rica etmiyorum, emrediyorum. Topraklarımızda mülkiyetine dair hiçbir şey olmayacak. Bizden çaldığın uyuşturucuları da her nerede saklıyorsan geri vereceksin, sattıklarının parasını istemiyorum. Ek olarak, Atsumu'yu istiyorum." Sakusa sandalyesine yaslanarak Kageyama'yı taklit etti. Bir bacağı diğerinin üzerindeydi.

Kageyama sırıtmasına engel olamadı. Bunların hiçbirini yapmayacaktı. Sakusa'nın onu tehdit edebileceği hiçbir şey yoktu. Kageyama sırıtmasından ödün vermezken kollarını masaya dayadı. "Öyle mi? Sana bunların hiçbirinin gerçekleşmeyeceğini söylersem ne yaparsın?"

Sakusa ifadesini değiştirmedi, bu sırada Suna telefonunu çıkartarak galerisinde dolaştı. Aradığı resmi bulduğunda telefonu Sakusa'ya uzattı. Sakusa ise resimdeki turuncu saçlı, minyon çocuğu Kageyama'nın suratına karşı tutarken sigarasını masaya bastırarak söndürdü. Zehirli dumanı havaya doğru üfledi. Kageyama dondu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Shoyo gizli tutulmalıydı. Bilinmemeliydi.

"Ne yapacağımı cidden bilmek ister misin? Kunimi'ye ne olduğunu hatırlıyor musun?" Sakusa sırıtırken Kageyama'nın yüzündeki şok ifadesinden zevk aldı. Kageyama duyduklarıyla yumruklarını sıktı, masadaki kül tablasını alarak hızla Sakusa'ya doğru nişanladı. Tabla Suna tarafından tutularak masaya geri bırakıldı. Sakusa korkmadı ya da tereddüt etmedi bile.

"Bu kadar korkma Tobio, sonuçta onu çok güzel saklıyorsun. Atsumu olmasaydı onu kesinlikle bulamazdık." Sakusa, Kageyama'yı tanıyordu. Onun hakkında bildiği bir şey varsa kendinde asla suç bulmayacağıydı. Bu yüzden tek yapması gereken Atsumu'ya karşı kışkırtmaktı. Bu şekilde Atsumu'yu ondan almak zor olmayacaktı. Sakusa zeki bir adamdı.

"Bu fotoğraf.. Kafedeyken mi? O güvende mi?" Kageyama soğukkanlılığını korumaya çalışırken hâlâ ekrana bakmayı sürdürüyor. Açıkça omegası için fazlasıyla endişeleniyordu. Yanında kalmadığı için kendine küfretti.

"Güvende, yani şimdilik. Dediklerimi yaparsan da güvende kalacak Tobio." Sakusa onu parmaklarında oynatmaya çok yakın olduğunu hissediyordu. Bir taşla iki kuş vurabilirdi. Hem kaybettiği mallarını geri alacak, hem de güzel bir sarışına sahip olacaktı. Sakusa sırıttı, maskesinden dolayı kimsenin fark edemeyeceğini bildiği için rahattı.

"Senin sözlerine neden güveneyim? Zaten onu bulduysan yerini de biliyorsundur, neden her şeyimi kaybetmeyi göze alayım?" Tobio sakinliğini geri kazanmış gibi art arda sorular sordu. Feromonları isteği dışı bara yayılıyordu.

"Güvenmekten başka seçeneğin var mı? Her şeyini kaybedebilecekken hiçbir şeye tutunmaman gerek. Bu şekilde en azından Shoyo yanında kalacak." Sakusa, Kageyama'nın içindeki tereddütü hissediyordu ve bu onun sadist ruhunu çok güzel besliyordu. Kageyama'nın direncini kırmak için biraz daha baskı yapması gerektiğini hissetti.

"Tobio." Sakusa öksürdü ve boğazını temizledi. "Shoyo'nun yerini bildiğim senaryoda, onu güvende tutmak ya da tutmamak senin elinde. Bilmediğim senaryoda, öğrenmek yalnızca bir kaç günümü alacak. Belki de bir kaç saat. Bu işte bu kadar acemi olduğunu bilmiyordum, hangi yakuza klanının lideri eşinin ifşa edilmesini bu kadar kolay kabullenebilir? İnkar etseydin belki de şu anda başka işleri konuşuyorduk. Şimdi ise benim parmak uçlarımda oynatabileceğim oyuncağımsın."

Kageyama nefesinin altından kendine küfür etti. Sakusa doğru söylüyordu, ama Kageyama kendisini suçlamak istemiyordu. Onun için tüm bunların suçlusu hem onu buraya getiren hem de dışarıda Shoyo ile birlikte olan Atsumu'ydu. Kageyama pes etti, kafası şu an bir çözüm düşünmek için çok dağınıktı. Sakusa'ya ne istiyorsa verebilirdi, kendisinin olmayanları da. Kageyama kafasını telefondan kaldırarak Sakusa'ya baktı.

"Tamam, istediğin uyuşturucuları ve toprağı alabilirsin. Ayrıca Atsumu'yu da. Ama Shoyo'yu rahatsız ettiğini duyarsam seni öldürmekten çekinmeyeceğim."

Sakusa'nın dudakları kıvrıldı. Kravatını çekip gevşetirken kafasını salladı. İşte şimdi gece istediği gibiydi.

Knew it | SakuAtsuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin