Selamlar nasılsınız ballarımm🍯💖
03/07/2024
Bir dahaki bölüm cumartesi günü gelecek💕
İyi okumalar✨
Anlamlandıramadığım bir sürü şey vardı fakat en merak ettiğim üç madde en öne geçerdi.
Birincisi, neden her bir eşyamı kaybettiğimdi.
İkincisi, hastanede acile gittiğimizde neden tek çareyi iğnede bulduklarıydı.
Üçüncüsü ise, gerçekten hayatımızı değiştirecek ve kurtacak tek gerekçe, tek hamlenin üniversite sınavı olması mıydı?
Silmekten canını çıkardığım kimya kitabımın sayfasına elimi koyup destek alarak bedenimi koltuktan aşağıya sarkıtıp koltuğun altından silgimi aradım. Silgim dile gelse düştüğü için dua edecekti muhtemelen.
Bulamadığım silgi yüzünden zaten sinirliyken bedenimi doğrultup oturdum fakat kalçama vuran ağrı ile inleyip elimi kalçama koydum, sanki ağrı dinecekmiş gibi.
İki gün geçmesine rağmen hâlâ vurulan iğnenin yeri ağrıyordu. Hatta ağrıyla kalmamış şişmişti. Bu benim hassas vücudumdan da kaynaklı olabilirdi ama ağrıyordu sonuçta ve iz kalmıştı!
Tabiri caizse anasını ağlattığım sayfayı yırtarcasına çevirip öbür sayfaya geçtim. Daha sonra gördüğüm sorular ile gözümü yumup önceki soruyu açtım. Gerçekten ağlamak istiyordum.
Hayatımın bir sınava bağlı olması beni çok fazlasıyla üzüyordu. Ben eşek gibi çalışırken karşımda ayaklarını uzatmış 1.85 yatan ikizim Yağız, elinde tuttuğu telefonda her ne izliyorsa salak gibi sırıtıyordu. Kulağına kulaklık olduğu için video mu izliyor yoksa biriyle mi mesajlaşıyordu tam kestiremiyordum ama uzanıyordu işte.
Üstelik ben sadece uyku ve hastalık için uzanırken, o keyfiyen uzanıyordu.
Nedeni ise çok belliydi; Yağız babam ve amcamın işlettiği kafeye direkt patron olarak geçecekti, geçmek istiyordu ama ben ise, okuyup kendi emeklerim ile başarmak istiyordum.
Yağız'ın böyle olmasında sınıftaki çoğu kişi Yağız'ın tembel olduğunu sanıyordu ama yanılıyorlardı. Yağız'ın her bir notu ve denemeleri yüksekti. Hatta liseden birincilik ile çıkmıştı. Sadece üniversite kafası değil de ticaret kafası daha fazlaydı.
Bir konuyu bir kere okusun, hemen anlardı.
Ben ise... Bendim işte. Ne kadar çabalasam çabalayayım streslenince bir bok yapamazdım. Özellikle de sayısalda. Sözelim çok iyiydi. Aynı zamanda lisanslı voleybolcuydum ama tutturmuştum bir avukatlık peşine. Annem her ne kadar voleybolcu ol dese de babam işlerin başına geçmemi istiyordu ama ben avukatlık istiyordum.
İki gün öncesinde evde olmama rağmen çok büyük bir salgına yakalanmıştım. Ne telefonumu elime almıştım ne de kitaplarımı. Bugün ise kahvaltıda yediklerimden sonra ilaçlarımı içmiş anlık duran ağrılarımdan dolayı hemen kitaplarımın başına geçmiştim.
İki gün üniversite isteyen bir öğrenci için çok uzun bir süreydi şahsen.
"Ne bakıyorsun kızım suratıma? Öldün mü lan! Ben sana demedim mi ölmeden önce haber ver diye?"
Yağız'ın sesi ile yüzüne dalarak beni ele geçiren düşüncelerimden kurtulup kaşlarımı çattım. İnanır mısınız bilmiyorum ama bu bile ağrı yapmıştı.
"Ne bakacağım senin o meymenetsiz suratına be!? Dalmışım öylesine," bağırdığım için ağrıyan boğazımı tutup sonlara doğru sesimi kısmıştım. Bademciğimi aldırsam olmuyordu, aldırmasam olmuyordu. Ne lanet bir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KENT KART | Texting
Teen FictionHazırlık öğrencisi olan Yağmur, dershane çıkışı evine giderken her zaman bindiği otobüse binmeyerek yürümeye karar verir. Arkadaşı ile yürüdüğü yolda cebinden düşen izmir ulaşım kartından habersizdir. ♦ 0534*******: hayır merak ediyorum 0534******...