B|15

1K 25 0
                                    

Cenazedeydik ve tam şuan gömülüyordu.

Herkes ağlıyordu fakat ben bir damla bile gözyaşı dökmemiştim. Onun için gözyaşı dökmeyecektim.

Üç teyzem vardı ve şuan biri tam önümdeydi. "Hepsi senin yüzünden." dedi ve sonrasında tekrarlayarak sesini yükseltti.

"HEPSİ SENİN YÜZÜNDEN!"

Abim önüme geçtiğinde onu kenara çektim. "Senin yüzünden öldü. Doğmasaydın keşke! Doğmasaydın da seni düşünmekten kafayı yemeseydi!" dediğinde gülümsedim. Ona istediğini vermeyecektim. Artık eski Melin yoktu.

"Beni mi düşündü? Beni düşündüğünü mü söylüyorsun cidden!" dedim. "Seni düşündü tabi, senin gibi bir orospunun annesi olduğu için fazlasıyla pişmandı!"

Abim önüme geçti ve teyzemin kolunu sertçe tuttu. "Melin'e laf etmeden önce kendinize bakın! Bir daha ona laf söylersen seni mahvederim." Tek tek ve bastırarak söylemişti.

"Gel Melin." Elimi tuttu ve arabaya yöneltti. Bu sözler bende bir etki bırakmamıştı. Aksine onlar benim hakkımda böyle düşünebilirlerdi. Bu benim umrumda dahi değildi.

Arabaya bindik ve eve yaklaşık on dakika sonra geçtik. Yakındı fakat mezarını asla ziyaret etmeyecektim.

İleride pişman olmamak için cenazesine katılmıştım.

"Başım ağrıyor." dedi abim. Mutfağa geçtim ve ilaçla su götürdüm. Elimden aldı. İçtikten sonra ise mutfağa bardağı geri götürdüm.

"Birlikte uyuyalım." dedi. Başımı salladım. Dokunsa ağlayacak gibiydim fakat kendimi zorladım. "Uyuyalım." dedim. Yukarı çıktık ve yatağa uzandık.

Abimin göğsüne iyice yerleştim ve gözlerimi kapatarak uyuyakaldım.

"Melin, bebeğim."

"Melin, kalk yavrum."

Gözlerimi açtığımda karşımda Yavuz vardı. "Yavuz." dedim. "Ben geldim güzelim." Kollarımı açtım ve sarılmasını bekledim. Ona ihtiyacım vardı.

Sanki bunu bekliyormuş gibi hemen yanıma uzandı ve sarıldı. Boynuma eğildi ve derin bir nefes aldı. Gülümsedim. "Seni seviyorum Yavuz."

Boynuma öpücük kondurdu. "Bende seni seviyorum güzel bebeğim." Bir süre sadece sarıldık, ikimizde konuşmadık. Yavuz bana anlatmasa da onun da iyi olmadığını biliyordum.

"Neyin var Yavuz." dedim. Cevap vermedi ve sarılmaya devam etti. Sonrasında ise ona döndüm. "Her zaman yanındayım, biliyorsun değil mi?"

Gülümsedi. "Biliyorum yavrum." Kısa süren sessizlikten sonra konuştu. "Abin işi olduğunu söyledi ve beni eve çağırdı." diye durumu açıkladı. Başımı salladım.

Bana yaklaştığında gözlerimi kapattım. Onu özlemiştim.

-

Kapı çaldığında Yavuz'un yanından kalktım.

Gelen Mert Efe'ydi.

Yavuz arkamdan geldiğinde Mert Efe nefretle yüzüne baktı. "Bu kim?" diye sordu Yavuz. "Sevgilisiyim." diye cevap verdi, Mert.

"Takıntılı puştun teki." dedim. Yavuz önüme bir adım attı. "Siktir git." dedi. Mert gülümsedi ve elindeki birkaç fotoğrafı çıkardı.

Bu sevgili olduğumuz dönemde çekildiğimiz fotoğraflardı. "Eski." dedim sadece. Yavuz'un ona değil bana inanacağına emindim.

Yavuz fotoğrafları aldı ve parçalara ayırıp Mert'in önüne attı. Sonrasında ise kapıyı sertçe yüzüne kapattı. "Eğer bana-" diyeceğim sırada sözümü kesti. "Sana olan güvenim tam bebeğim." Yaklaştı ve beni sertçe öptü.

"Hadi yemek yapalım." dedikten sonra elimi tuttu ve mutfağa ilerledik. "Sen ve yemek?" dediğimde gülümsedi. "İzle."

Yaptığı yemek efsane olmuştu.

Ve geçtiğim tüm dalgaları bana yutturmuştu. "Noldu bebeğim, hani yapamazdım?" Güldüm. "Efsane olmuş, kimin sevgilisi." dedim.

Kahkaha attığında gülümsedim.

Ona aşıktım.

-

İlayda'lara gelmiştim ve oturuyorduk. Abim ise evdeydi.

"Yavuz evde hep seni soruyor." Telefondan başımı kaldırıp İlay'a döndüm. "Ve her seferinde yüzü gülüyor. Sana sırılsıklam aşık olmuş, şaka gibi. Yavuz ve aşk." dedikten sonra güldü.

"Bende her seferinde dalga geçiyorum. Hani aşık olmazdın diyorum, gülüyor." dedi.

"Hayatımda ilk defa birinin beni böylesine sevdiğini görüyorum İlay. O fazla iyi." dedim. O sırada siren seslerini duydum. Bir süre sonra sesler yakınlaştı, gözüm dışarıyı buldu.

Buraya gelmişti.

Elimi korkuyla kalbime götürdüm. Korkuyordum.

"İlay ne oldu?" diye sordum. "Bilmiyorum." dedi. Hızlıca aşağı indim. O sırada Yavuz kapının önüne doğru ilerledi. "Yavuz ne oluyor?"

Bana döndüğünde gözlerinin kıpkırmızı olduğunu farkettim. İlay arkamızdaydı. Elimi tuttu ve bana baktı. Korkuyordum.

"Yavuz, neden öyle bakıyorsun?" O sırada kapı çaldı. Yavuz kapıyı açmadan hemen önce bana sıkıca sarıldı ve kokumu içine çekti.

Kapıyı açtığında polisler direkt Yavuz'a yöneldi. Kelepçeyi cebinden çıkardığında korkuyla baktım. "Yavuz, hayır."

Kelepçeyi taktıklarında Yavuz bana döndü. "Seni seviyorum." dedi. Ağlıyordum. Önüne geçtim fakat sarılacağım sırada polisler durdurdu. "Yaklaşmayın lütfen."

Yavuz'u götürdükleri sırada İlay hızla geldi. "Ne oluyor? Bari bir şey söyleyin!" dedi, İlay. Konuşmadılar. "Bende seni seviyorum Yavuz." dedim. Duymuştu. Bana döndü. Bana tek umudu benmişim gibi bakıyordu.

"Seni çok seviyorum." dedim. Duymasa bile hissettiğine emindim. "Bizde gidelim." dedim ve İlay başını salladı. Yavuz binmeden önce son kez baktı ve gülümsedi.

Bu his fazla kötüydü.

Abimin Arkadaşı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin