O çıktıktan sonra yemiştim, en azından karnımdaki bebeğim için.
Yaklaşık yarım saat sonra eve geldi ve sertçe konuştu. "Bu sabah şehir dışına çıkıyorum, iş görüşmesine."
Gülümsedim fakat yine anında ağlamaya başlamıştım. "Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun?" dedim. "Düşünmüyordum." dedi ve evden çıktı.
Karnıma giren sert sancıyla uyandım.
Canım fazlasıyla yanıyordu.
Fakat her zaman bu sancıları çekiyordum. O sırada kapım çaldı, içeri Sedef abla girdi. "Günaydın Melin Hanım, nasılsınız?" diye sordu. Elinde kahvaltı tepsisi vardı.
"İyiyim teşekkür ederim, sen nasılsın Sedef abla?" Gülümsedi. "İyiyim, teşekkürler. Kahvaltınızı getirdim."
"Teşekkür ederim." dedim. Odadan çıktı. Tepsiyi kucağıma aldım ve peynirden bir parça alıp ağzıma attım. Fakat ağzıma almamla tepsiyi bırakıp lavaboya koşmam bir oldu.
Zor da olsa istifra ettikten sonra yüzümü yıkadım. Midem yanıyordu ve bu histen nefret ediyordum. Karnımdaki sancı kendini tekrar belli etti ve hafif aralıklarla devam etti.
Karnımda tekme hissettiğimde çektiğim acıya rağmen gülümsedim. "Güzel kızım, İzel'im." Bir tekme daha hissettim. Bununla birlikte sancım şiddetlendi.
Kendi doktorumu aradım. Korkuyordum. Sancı hissetsem bile bu kadar şiddetli olmasını geçtim, sürekli olmuyordu. "Merhaba Hülya Hanım."
"Merhaba Melin'cim, nasılsın? Bir sorun yok değil mi?" diye sordu. "İyiyim fakat sabah uyandığımdan beri sürekli devam eden sancım var, terliyorum ve az önce istifra ettim." diye açıkladım.
"Melin, lütfen gel güzelim. Bir bakalım bebeğimize." Sesi az önceki gibi değildi. "Bir şey olmadı dimi, olmayacak?" diye sordum. "Kanaman var mı?" dedi.
Baktığımda ise kan görmemle kalbim hızla attı. "Var, korkuyorum." dedim. "Lütfen gel, seni bekliyorum. Merak etme, sadece sana bahsettiğim erken doğum olabilir. Korkmanı gerektirecek bir sorun yok güzelim."
Yavuz'u aradım fakat açmadı. Birkaç kez daha tekrarladım ve sanırım en sonunda telefonunu kapattı.
Sonrasında ise en yakın arkadaşı Emre'yi aradım. Bir süre sonra açtı. "Emre Yavuz yanında mı?" Boğazını temizledi. Biraz bekledikten sonra cevapladı. "Yanımda." dedi. "Lütfen verir misin?"
"İstemiy-" Sözünü sertçe kestim. "Ver Emre." Sonrasında ise bir süre bekledim. "Efendim." Yavuz'du.
"Ben dün için aradım, özür dilerim ama düşünme-" Sözümü kesti. "Sus Melin." Sesi sert çıkmıştı. "Özür dilerim." dedim bir kez daha.
"Fakat eğer bana bir şey olu-" Yine sözümü sertçe kesti. "Beni daha fazla sinirlendirmek için mi aradın Melin? Kapatıyorum."
"Kapat, sanki çok konuştuk ya." dedikten sonra telefonu yüzüme kapattı.
Telefonu kapattıktan sonra abimi aradım. Sancım zorluyordu. Abim birkaç çalıştan sonra telefonu açtı. "Abi acil gelmen lazım, hastaneye gitmemiz lazım." dedim.
Derin nefesler alıp verdim. "Melin, ne oldu güzelim?" diye sordu. "Karnımdaki sancı zorluyor, lütfen gel abi. Gitmemiz lazım."
"Yola çıktım, sakin ol. Geliyorum hemen. Yavuz nerede?" diye sordu. "İş görüşmesine gitti." dedim. "Doğru. Ona da haber vereceğim şimdi." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Arkadaşı +18
Romance"Melin, büyüleyicisin." Beni kendine biraz daha yaklaştırdı. Boynuma eğildi ve sert bir öpücük kondurdu. Sonra ise gözlerime baktı. Nasıl baktığını açıklamak mümkün değildi. Şarkı bitti ama biz devam ettik. Çünkü şuan ne etraftaki insanlar, ne olduğ...