Yavuz ayağa kalktı ve yanıma geldi. Önümde eğildi ve bir kutu daha çıkardı. Fakat bu büyük değildi, küçüktü.
Bu bir yüzük kutusuydu.
"Buna ne dersin bilmiyorum ama," dedi ve derin bir nefes aldı. Korkuyla göz bebeklerinin titrediğini farkettim. "Bunun sonu seni kaybetmek olsa bile söyleyeceğim."
"Melin ben.. Ben seni seviyorum." Sonrasında ise elindeki yüzük kutusunu açtı. İnanamıyordum. Bu anın yaşandığına inanamıyordum.
"Sana fazlasıyla aşığım Melin."
Bir şey söyleyemedim çünkü hala olayı kavramakta güçlük çekiyordum. Hayal yada değildi, fazla iyiydi.
"Ben.. ne diyeceğimi-" Sözümü kesti. "Özür dilerim, sanırım bunu yapmamam lazımdı." dedi ve ayağa kalktı. "Bende seni seviyorum Yavuz."
Geri döndüğü sırada bu cümlemi duyduğu an bana döndü. Gözleri parlıyordu.
Yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. "Sana çok aşığım bebeğim." Kollarımı boynuna doladım ve başımı göğsüne yasladım. Kokumu aklına kazımak ister gibi içine çekti.
Bu his fazla güzeldi.
-
"İnanamıyorum hala bu anın yaşandığına."
Başını salladı. "Bende bebeğim." Boynuma sert bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi. Arkamı döndüm ve eve doğru ilerledim. O sırada abimi gördüm.
"Melin, evde değil miydin?" diye sordu. "Evet evdeydim abi, markete gittim." dediğimde bir şeyi unuttuğumu farkettim. Elimde poşet yada herhangi bir şey yoktu.
"Dondurma almıştım, onu yedim." dedim. Başını salladı ve birlikte eve geçtik. Abim fazlasıyla gergindi.
"Abi bir sorun mu var?" Başını salladı, o sırada gözlerinin dolduğunu farkettim. "Abi ne oluyor?" dedim bir kez daha. İçimde kötü bir his vardı. Söylemiyordu.
"Annem.." dedi ve duraksadı. O an nefes alamadığımı hissettim. "Annem trafik kazası geçirmiş ve yoğun bakımdaymış. Durumu çok kötüymüş." dedi.
"Nasıl?" Her ne kadar bizi terketse de bu onun annem olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. "Benimde bugün haberim oldu, istersen gidebiliriz. Seni zorlamayacağım. Çünkü o bunu bile haketmiyor." Tereddüt etmeden başımı salladım.
"Gidelim."
Yaklaşık yarım saat yolumuz vardı. Fakat o yarım saat bile bize fazlasıyla uzun gelmişti. "Geldik güzelim." Arabadan indik ve hızlıca hastaneye girdik.
Yukarıda ailesi olmalıydı. Buna hazır mıydım bilmiyordum. "Yeşim Ayhan." dedim. "5. kat."
Asansöre geçtik. "Bebeğim, üzülmeni istemiyorum. Yukarıda kimseyle konuşma." Başımı salladım. Gözümden düşen yaşı sildi ve sarıldı. "Aral'da duyunca geleceğini söyledi."
Onu görmek bana iyi gelecekti. "Tamam abi." Asansörden indik ve tam tahmin ettiğim gibi fazlasıyla kalabalıktı. Tanımadığım kişiler fazla olsa da tanıdıklarım da vardı.
Dayılarım ve teyzelerim buradaydı. Beni gördüklerinde şaşkınlıkları gözlerinden okunuyordu. Abim elini omzuma koydu ve kendine çekti.
"Melin." Seslenen teyzemdi. Beni beş sene boyunca hiçbiri arayıp sormamıştı. Hiç kimse hayatlarından çıkardıkları 14 yaşındaki çocuğu merak etmemişti.
O zamanlar aklıma geldikçe nefesim kesiliyordu. Bana bunu o yaşta yaşatmışlardı. Yanıma geldi, ağlıyordu. "Melin, Serhat." Elimi tuttu. "Siz geldiniz." dedi. Hala daha inanamıyor gibiydi.
Kızları ve oğlu oradaydı. "Geldik fakat sizinle konuşmaya değil." dedim sertçe. Hiçbirine en ufak tahammülüm yoktu. "Özür dilerim kızım, haklısın. Annenin durumu hala aynı." dedi. Başımı salladım.
Hepsinin gözünde bariz bir pişmanlık vardı fakat hiçbiri bizi bir kez olsun aramamıştı. Onlarla asla konuşmayacaktım.
Arkamı döndüm ve Aral'ın bu tarafa geldiğini gördüm. Beni gördüğünde gülümsedi. Abimle el sıkıştılar ve bana döndü.
Gözümdeki yaşları sildi ve bana sarıldı. Bu abimin bu durumda sorgulayacağı tek şey bile değildi. Aral'la zaten yakındık.
"Ağlama." diye fısıldadı. Sakinleştirmeye çalışıyordu. Bir süre sonra ağlamam kesildi. Fakat göğsünden başımı kaldırmadım. "Dışarı çıkalım mı?" diye sordu. Başımı salladım.
"Serhat." diye abime seslendi. Sanırım haber veriyordu. Elimi tuttu ve asansöre binip aşağı indik. Bankların birine geçtik, konuşmuyordu. Sadece bir eli saçımda, sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Annem bizi 14 yaşında terk ettiğinde hayatın bittiğini sanmıştım. Çünkü çocuktum. Abim olmasa ne yapardım, bilmiyorum." Başımı boynuna gömdüm.
"Yukarıda beş sene sonra teyzemleri görmek bana iyi gelmedi. Her şeyi tekrardan hatırlamaya başladım. Evet o bizi terketti ama biz onu terkedemedik."
"Eğer o yoğun bakımda değilde ben olsaydım, annemin umrunda bile olmazdı." Sıkıca sarıldı, söyleyeceği bir şey yoktu.
Fakat söyleyeceği binlerce sözü, sarılması kadar rahatlatıcı değildi.
-
Bekliyorduk. Üç gündür en ufak bir haber bekliyorduk. Bu süre içinde sürekli eve gidip gelmiştik. Çok fazla hastanede durmak bana o günleri hatırlatıyordu.
Bundan rahatsızdım.
Teyzemler ve dayım o günden sonra sürekli konuşmak için yanıma geliyorlardı fakat sürekli istemediğimi söylüyordum.
Doktorun içeriden çıkmasıyla düşüncelerimden uzaklaştım. Yanımıza geldi ve önce derin bir nefes aldı.
"Yeşim Ayhan'ın yakınları." dedi.
"Maalesef hastamızı kaybettik, başınız sağolsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Arkadaşı +18
عاطفية"Melin, büyüleyicisin." Beni kendine biraz daha yaklaştırdı. Boynuma eğildi ve sert bir öpücük kondurdu. Sonra ise gözlerime baktı. Nasıl baktığını açıklamak mümkün değildi. Şarkı bitti ama biz devam ettik. Çünkü şuan ne etraftaki insanlar, ne olduğ...