B|16

2.2K 42 2
                                    

Kelepçeyi taktıklarında Yavuz bana döndü. "Seni seviyorum." dedi. Ağlıyordum. Önüne geçtim fakat sarılacağım sırada polisler durdurdu. "Yaklaşmayın lütfen."

Yavuz'u götürdükleri sırada İlay hızla geldi. "Ne oluyor? Bari bir şey söyleyin!" dedi, İlay. Konuşmadılar. "Bende seni seviyorum Yavuz." dedim. Duymuştu. Bana döndü. Bana tek umudu benmişim gibi bakıyordu.

"Seni çok seviyorum." dedim. Duymasa bile hissettiğine emindim. "Bizde gidelim." dedim ve İlay başını salladı. Yavuz binmeden önce son kez baktı ve gülümsedi.

Bu his fazla kötüydü.

-

Gelmiştik. Yavuz'u içeri almışlardı. "Hala haber yok." dedim. Kafayı yiyecektim. Ne olup bittiğini bilmemek canımı sıkıyordu.

"Sakin ol." dedi İlay. Sakin olmanın sırası değildi. Yaklaşık yarım saat sonra içeriden Yavuz çıktı. Bana bakmıyordu. Polis koluna girdi ve ilerletti. "Yavuz." dedim, dönmedi.

Onu ilk defa bu kadar kötü görüyordum. Abim arkamızdan geldi. "Ne oluyor burada?" Gözlerimdeki yaşları sildim. "İzin verin lütfen." Yavuz, abime döndü. "Kardeşimi nereye götürüyorsunuz!"

"Çekilin lütfen beyefendi, zorluk çıkartmayın." Abimin koluna girdim ve yanıma geldi. "Buradayız." dedim Yavuz'a. Başını eğdi ve ilerledi.

"Abi bir şey söylemiyorlar." Hızlıca polis memurlarından birinin yanına gittik. "Selim, Yavuz neden girdi." dedi.

"Hemen bakıyorum." Bilgisayarından baktıktan sonra bize döndü. "Kasten yaralama suçundan yargılanıyor." dediğinde korkuyla titredim.

"Kimi.. kimi yaralamış?" Abim sordu. "20 yaşındaki bir genci, hastaneye kaldırılmış ama durumu iyiymiş. Yine de şikayetçi olmuş." Abim başını iki yana salladı.

"Onu görebilir miyiz?" diye sordu. "Sadece iki dakika olmak şartıyla bugünlük görebilirsiniz." Başımı salladım. Görmem lazımdı.

Hızlıca yönlendirdikleri yere gittik. Orda oturuyordu. Aramızda demir parmaklıklar vardı. "Yavuz, neden yaptın?" dedi abim. Yavuz başını iki yana salladı fakat cevap vermedi.

"Yavuz abi, nedenini merak ediyoruz." Bunu sorduğum gibi bana baktı. "Haketti." dedi sadece ve parmaklarını sertçe saçlarından geçirdi.

O sırada polis yanımıza geldi ve sürenin dolduğunu söyledi. Bugün onsuz yatacak olmak yada onun burada olduğunu bilerek eve dönecek olmak acı vericiydi.

Yavuz başını eğdi. Bize bakmıyordu. Mecburen çıktık, canım yanıyordu. Onunla tek başıma konuşmam lazımdı.

-

Saatlerdir uyuyamıyordum. Sadece fotoğraflarımıza bakarak ağlıyordum, onu özlemiştim.

Düşünemiyordum yada ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Tek düşündüğüm Yavuz'un nasıl olduğuydu.

[Günümüz.]
Yavuz.

Düşünmekten kafayı yiyecektim.

Kendimi kaybetmiştim.

Melin benden cevap beklerken cevap vermemiştim. Onunla tek konuşmak istiyordum.

Ve Melin'le uyumak istiyordum fakat bu imkansızdı. Onu seviyordum, ona dair her şeye aşıktım.

[Olay zamanı.]
Yavuz.

Mert Efe: O orospuyu öldüreceğim ve buna engel olamayacaksın.

Mert Efe: Yanında sende gideceksin.

Mert Efe: Götün yiyorsa atacağım konuma gel.

Mert Efe: Seni bekliyor olacağım.

Mert Efe: Konum📍

Üst üste gelen mesajlarla telefonumu açtım. Mert yine yazmıştı. Melin'le yakın olmaya başladığımız zamandan bu yana peşimizi bırakmıyordu.

Yavuz: Geliyorum, umarım beklersin.

Bir saat uzaklıktaydı. Oradaydı, uçurumun kenarında. Aklından ne geçiyordu bilmiyordum fakat ikimizden biri buradan canlı çıkmayacaktı.

"Hoşgeldin." dedi ve gülümsedi. Yavaş bir şekilde yanına ilerledim. "Yanındaki sürtük nerede?" diye sorduğunda bunu beni kışkırtmak için yaptığını biliyordum fakat tüm aklımda olan planı yerle bir edip sert bir yumruğu yüzüne geçirdim.

"Eğer bir daha Melin hakkında hoşuma gitmeyecek şeyler söylersen seni burada öldürürüm." dedim. Korkusu gözlerinden okunuyordu, o basit biriydi.

Ağzından akan kanlara rağmen ayağa kalktı ve gülümsedi. "Neden, o bir sürtük değil mi?" dedi. "Sen nesin Efe?" dedim. Kahkaha attı.

"Senin gibi ucuz birisine göre fazla iddialı cümleler." dedi. "Birazdan ölümüne dayak yiyecek birisine göre daha iddialı cümleler." dememle birlikte anlık boşluğumdan faydalanarak sert bir yumruk attı.

Fakat bu yumruk darbesi beni düşürmedi. Tek yumruğumla birlikte yere düştü. Defalarca kez vurdum. "O bir sürtük, sen is-" diyeceği sırada sözünü sert bir yumrukla kestim.

Gözleri kapanmıştı. Yanından kalktım ve eve doğru yol aldım. Melin oradaydı ve eminim ki Mert yerinde durmayacaktı.

-

[1 gün sonra.]
Melin.

Bu gece onsuz geçmişti.

Yavuz'la fotoğraflarımıza bakarak uyuyakalmıştım. Onun bunu neden yaptığını düşünüyordum fakat en ufak bir fikrim yoktu.

"Melin, ben çıkıyorum. Bu konuyu araştırmam lazım." Abimin sesiyle başımı salladım.

Gitsem Yavuz'u görüp göremeyeceğimi düşünüyordum. Fakat haftada bir olduklarını söylemişti. Bunun için bir hafta bekleyecek olmak fazla can yakıcıydı.

Hiçbir şey yiyip içmemiştim. Çünkü onun ne halde olduğunu bile bilmiyordum. İyi olduğuna inanmak istiyordum.

Umuyorum ki Yavuz, bir an önce oradan çıkacaktı.

-

Bir hafta geçmişti.

Dile kolay bir hafta.

Bu bir hafta boyunca yaptığım hiçbir şey yoktu. Yavuz'u bugün görmeye gidecektim. Abim kamera kayıtlarını çıkartabilmek için birkaç gündür uğraşıyordu. Fakat hiçbir kayıt yoktu.

Hazırlandık ve evden çıktık. Gidiyorduk, heyecanlıydım. Onu görmek bana iyi gelecekti. Ve belki de ona.

On dakika içinde gelmiştik. Arabadan indik ve hızla içeri girdik. İlay ve abimde yanımdaydı.

Bir odaya aldıklarında beklemeye başladık. Adım sesleri geldiğinde heyecanımı belli etmemek için kendimi sıktım. Umarım iyiydi.

Ve odaya girdi. Saçı dağılmış, gözleri uyumamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Üstünde kısakollu, altında ise o gün üstünde olan eşofman altı vardı.

Hiçbirimizin yüzüne bakmadan boş sandalyeye oturdu.

"Yavuz, nasılsın?" diye sordu abim. Gözleri tek tek hepimizde gezindi ve bende durdu. İlay yanına gitti ve ona sarıldı. "İyiyim."

"O kim ve neden yaptın? Açıkla artık amınakoyayım." Yavuz derin bir nefes aldı. Abim yanına gitti ve omzundan ittirdi. "Kendine gel." dedi. Çenesinden tuttu ve kaldırdı. "Kendine gelmezsen bitersin."

Abime baktı. "Sikerim böyle işi! Yavuz, ANLAT." dedi. "Mert Efe." dediğinde kaşlarımı çattım. "O gün Melin hakkında ağıza alınmayacak şeyler söyledi. Öldürmediğime dua etsin orospu çocuğu." dedi.

Yaraladığı kişinin Mert Efe olmasını hiç beklemiyordum. "Mert'i sikeceğim. İlk gördüğüm yerde." dedi abim. "Avukatın söylemine göre ilk mahkemende çıkacaksın."

Bir an önce çıkmalıydı.

Abimin Arkadaşı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin