Sonrasında ise cam kenarına döndüm. Yavuz kucağında kızımızla konuşuyordu. "Seni çok seviyoruz bebeğim, her zaman her ne olursa olsun yanında olacağız. Güzel bebeğim benim, aynı annen gibi kokuyorsun biliyor musun?"
Sanki daha iki günlük değilmiş gibi konuşmasına mı gülsem yoksa İzel'in sanki anlıyormuş gibi ciddi ciddi bakmasına mı gülsem bilemedim fakat en sonunda dayanamadım ve kahkaha attım.
"Annemizde uyanmış."
Bu manzaraya canımı verebilirdim.
-
Hastaneden çıkıp eve geleli iki gün olmuştu.
İzel sürekli uyuduğu için az da olsa rahattım fakat geceleri sürekli uyandırıp karnını doyuruyordum. Uyku düzenim iyice bozulsa bile kendimi yorulmuş hissetmiyordum.
İzel babasına aşıktı. Ağladığı zaman tek babasının kucağında susuyordu. Yavuz bu durumdan fazlasıyla memnundu.
"Neden ağlıyorsun bebeğim?" Yavuz'un sesiyle ona döndüm. Hamilelik bitmiş, lohusalık başlamıştı. Tamamen ne zaman duracak, merak ediyordum.
"Bilmiyorum." dedim. Gülümsedi. Yanıma geldi ve beni kendine çekti. Göğsüne yaslandım. "Seni çok seviyorum bebeğim."
"Bende seni çok seviyorum Yavuz." O sırada İzel'in ağlama sesi geldi, uyanmış olmalıydı. Kalktım ve beşiğinin yanına gittim. Yavaşça kucağıma aldım ve kokusunu içime çektim. Gerçekten eşsizdi.
Huysuzlanınca babasına verdim ve tahmin etmelisiniz ki gülmeye başladı. Yavuz bana kıyasla daha sert seviyordu, ben daha öpmeye bile kıyamıyordum.
Yatağa yatırdı ve onunla ilgilenmeye başladı. İzel'i daha yeni doyurduğum için karnı toktu. Bunun için yatağa girdim ve uzandım.
"İyi uykular güzel bebeğim."
İki saatte bir uyanıyor, İzel'i doyurduktan sonra geri yatıyordum. Ki zaten böylelikle sabah olmuştu.
-
Uyanmış, kahvaltımızı yaptıktan sonra ise İzel'i doyurup babasına vermiştim. Şimdi ise hep birlikte oturuyorduk ve onları izliyordum.
İzel, Yavuz gibi bir babası olduğu için çok şanslıydı. O, bize sahipti.
O sırada kapı çaldı. Hızlıca kapıya ilerledim ve direkt açtım.
Gördüğüm kişiyi asla beklemiyordum.
Babam gelmişti.
Uzun zamandan sonra onu görmek garip hissettirmişti. "Neden geldin?" diye sordum. Bu zamana kadar hamileliğim boyunca bir kere bile gelmemişti.
"Melin, hayırlı olsun kızım." dedi. Ne alakaydı? "Gelebilirsin." dedim. İçeri girdiğinde ise Yavuz arkamdaydı. Babam direkt İzel'e baktı, gözleri dolmuştu.
"Melin sende böyleydin." dedi. Sonrasında ise babam kucağına almak için elini uzattı. Yavuz ise babamın kucağına yavaşça bıraktı. "Adını ne koydunuz?" diye sordu. Bununla birlikte ağlamamak için kendimi zor tuttum.
Daha adını bile bilmiyordu.
"Aleyna İzel." dedim. "İzel." diye seslendi öncesinde. İzel ise babamı izliyordu. "Sen neden bu kadar güzelsin?" diye sordu.
İzel gülümsedi, sanki anlıyormuş gibi. Babam bana döndü, "Gülüyor bide." dedikten sonra gözünden bir damla yaş düştü.
"Size babalık yapamadım fakat sizin iyi bir ebeveyn olacağınıza adım kadar eminim. Her şey için özür dilesem bile o günler tekrar gelmeyecek, bunu biliyorum. Fakat ben kendime geldim Melin, sizi her şeyden mahrum bıraktım. Tüm baba sevgisinden. Bunlar için özür dilerim, ne desem boş biliyorum." dedi.
Yavuz neredeyse ağlayacak olmama karşı elimi tuttu ve hafifçe sıktı. Yanımda olduğunu bilmemi istiyordu, bunu biliyordum.
İzel huysuzlanınca onu almak için yanına gittim. Yavaşça kucağıma aldım ve kokumu aldığı an sustu. "Senin kopyan." dedi babam. "En azından bebekliğinin." diye ekledi.
Şuanki halime asla benzemiyordu.
"Salona geçelim." dedim. Elimle odayı gösterdim ve içeri girdik. Koltuğa geçtiğimizde babam tekrar konuşmaya başladı.
"Aslında doğum yaptığın gün gelecektim fakat orada, o anda yanında bulunmak istemedim. Beni affedip affetmeyeceğini bilmiyordum. Ve inan Melin, beni affetmen için ne gerekiyorsa yapacağım."
Başımı salladım ve gülümsedim. Diyecek bir şey yoktu. "Yavuz nasılsın oğlum?" diye sordu. "İyiyim, siz nasılsınız?"
Daha resmî bir konuşma olamazdı. Babam ise sadece teşekkür etti. İzel'i Yavuz'a verdikten sonra kalktım. "Kahve içersin değil mi?" diye sordum. Babam başını salladı.
İçeri geçtim ve hepimize kahve yaptım. Yanına ise atıştırmalık koydum. Sonrasında ise içeri geçtim ve kahvelerini verdim.
"Ben İzel'i uyutup geleyim." dedim ve İzel'i aldım. "Tamam kızım."
Odaya geçtikten sonra ise dayanamadım ve ağlamaya başladım. İzel'i emzirdikten sonra ise beşiğine koydum, uyumuştu. Gözlerimdeki yaşları sildikten sonra yüzümü yıkadım.
Geri içeri geçtim ve soğumuş kahvemden bir yudum aldım, mide bulandırıcıydı.
Yavuz'la babam işle alakalı konuşuyordu.
Yaklaşık 3 saat kadar geçtikten sonra babam kalktı. "Rahatsız ettiysem kusuruma bakmayın kızım. Sadece senin nasıl olduğunu bilmek istedim. Geçmişte yaptığım tüm hatalardan dolayı özür dilerim, beni affedebilecek misin bilmiyorum ama nolur affet. Seni çok seviyorum birtanem."
Gözümden bir damla yaş düştü, normalde ağlamayacaktım fakat dayanamıyordum. Babam sarıldığında ona sarılmadım. Sadece bekledim, pişman olmuş olsa bile bu yaptığı hataları bastırmıyordu. Bastıramazdı.
Babam evden zor da olsa çıktığında Yavuz bana döndü.
"Bir daha onun yanında ağladığını görmek istemiyorum."
Yanıma geldi ve sıkıca sarıldı. "Senin üzülmeni görmene dayanamıyorum, keşke seni üzecek her şeye engel olabilsem. Seni çok seviyorum bebeğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Arkadaşı +18
Romance"Melin, büyüleyicisin." Beni kendine biraz daha yaklaştırdı. Boynuma eğildi ve sert bir öpücük kondurdu. Sonra ise gözlerime baktı. Nasıl baktığını açıklamak mümkün değildi. Şarkı bitti ama biz devam ettik. Çünkü şuan ne etraftaki insanlar, ne olduğ...