"Melin, büyüleyicisin." Beni kendine biraz daha yaklaştırdı. Boynuma eğildi ve sert bir öpücük kondurdu.
Sonra ise gözlerime baktı. Nasıl baktığını açıklamak mümkün değildi. Şarkı bitti ama biz devam ettik. Çünkü şuan ne etraftaki insanlar, ne olduğ...
"Anne ne olur gitme." dedim, son kez. Fazlasıyla çaresizdim. "Babam bıraktı, sen bırakma bizi anne."
Ağlıyordum. Fakat bunları umursamadı bile. Son kez çaresizce yalvarıyordum, bir umut bizi bırakıp gitmez diye. "Kes sesini Melin!" dedi, annem.
Acımasızlaşmıştı.
Abim kolumdan çekti ve önüme geçti. Bana döndü ve gözlerimdeki yaşları sildi. Sonrasında ise hırsla anneme döndü. "Defol git, bizim sana asla ihtiyacımız yok. Cehennemin dibine kadar yolun var. Geberip gidersin inşallah!" diye bağırdı.
Annem duyduğu sözlerden asla etkilenmedi. Aksine gülümsedi. "Bana ihtiyacınız olmadığı için mi yalvardınız?" dediğinde içimdeki kin, hissettiğim acıyı aldı.
"Siktir git!" dedim ve hırsla içeri geldim. Abimde arkamdan geldi ve kapıyı sertçe kapattı. Beni kendine çekti ve sıkıca sarıldı.
"Söz veriyorum sana, asla onun yokluğunu hissetmeyeceksin."
&
[Günümüz.] Melin.
Dediği gibi de olmuştu. Abim asla annemin yokluğunu hissettirmemişti. O zamanlar yaşım daha 14'tü.
Babam başkasıyla evlenip bizi bırakıp gitmişti.
Yavuz abinin sesiyle irkildim. "Melin, dalmışsın?" dedi. "Evet Yavuz abi."
"Bir sorun mu var?" diye sordu. Başımı iki yana salladım. "Hayır." dedim.
"Abin söylemeden ben söyleyim. Akşama yemeğe gideceğiz güzelim."
Güzelin miyim gerçekten?
"Tamamdır Yavuz abi." dedim. Kahvaltı hazırlığını tamamlayana kadar izledi. Sonra abim geldi ve ensemden vurdu. "ABİ!" diye bağırdım. Yanıyordu. "Sanada günaydın abicim." dedi.
Masaya geçtik ve kahvaltımızı yaptık. Sonrasında ise kaldırdım. Akşam yemeğine ne giyeceğimi düşünüyordum.
&
Odama çıktım ve giyeceğim elbiselere göz gezdirdim. Seçememiştim, yaklaşık 10 tanesinin arasında kalmıştım.
Tamam, halledecektim.
Beyaz elbisemi elime aldım, gayet güzeldi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Giydim ve makyajımı yaptım. Sonrasında ise odamdan çıktım, akşam olmuştu.
Merdivenlerden indiğim sırada Yavuz abide salondan çıktı. Yanına gidene kadar beni izledi. Bana farklı bakıyordu.
"Hazırım." dedim. Şuan parfümünün kokusunu alabilecek kadar yakındım. Eli yanağımı kavradığı sırada ortamı bozan şey Yavuz abinin telefonunun çalmasıydı.
"Açmalı mıyım?" dedi. Eli boynuma indiği sırada vücudum karıncalandı. "Açmalısın." dedim. Sesim fısıltıyla çıkacak kadar azdı. Elini çekmedi, telefonu açtı ve bakışları üzerimdeyken konuşmaya başladı.
Eğer az önce elini boynumdan çekmemiş olsaydı, her an öpebilecek gibiydi. "Gidelim." dedi.
Evden çıktık ve kendime gelmek için arabadan su alıp içtim. Anca kendime gelebilmiştim.
Sonrasında ise yol boyu ikimizde konuşmadık. Elim elbisemde ve gözlerim sadece ondaydı. Arada bakıyordum, fazlasıyla yakışıklıydı.
Aklımdaki şeyleri attım ve geldiğimiz mekana odaklandım. Arabadan inmeme fırsat vermeden Yavuz abi kapımı açtı ve elini uzattı. Elini tutarak arabadan indikten sonra kapımızı kapattı ve vale'ye seslendikten sonra içeri girdik.
"Geldiniz mi sonunda?"
Koltuklara geçtik. Abimin yanında Yavuz abinin kuzeni İlayda vardı. Sık görüşemesekte sürekli konuşuyorduk.
"İlay, naber?" Bana döndü. "İyi güzelim, senden?" dediğinde gülümsedim. "Bende iyiyim."
Abimin bakışları ikimiz arasında mekik dokurken en sonunda yemeklerin gelmesiyle bakışlarını bizden aldı. "Çok sıcak burası." dedim.
Yavuz abi kulağıma eğildi. "Bencede fazlasıyla sıcak." dedi. Elini bacağıma koyduğunda nefesim kesildi. Önümdeki yemeğe odaklanmayacak kadar dikkatim dağılmıştı.
Elime kaşığı aldım ve çorbadan bir yudum aldım. Yavuz abi, bu tavrıma gülümsedi. Eli bacağımda gezindi. Bundan rahatsız değildim. Aklıma gelenlerle gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Melin, ne oldu?" Abimin sesiyle ona döndüm. "Kıpkırmızı oldun." dediğinde çaktırmadan elimi Yavuz abinin elinin üstüne koydum. "Çok sıcak, ondandır abi."
Yavuz abi ısrarla elini çekmedi. En sonunda dayanamadım ve onun bacağına elimi ben koydum. Bu hareketimle kaskatı kesildi.
Yemeğimizi zor da olsa yedikten sonra masadan ayrılıp kenarda duran alana geçtik. O sırada sahnedeki sanatçı şarkı söylemeye başladı.
"Biz dışarı çıkıyoruz, gelecek misiniz?" Başımı iki yana salladım. "Siz gidin, Melin bana emanet." Abim başını salladı ve İlayda'yla birlikte dışarı çıktı.
Yavuz abi elini uzattı. Sahneye geçtiğimizde tüm gözler bizi buldu. Eli belimi kavradı ve kendine çekti. Nefesimi tuttum, o fazlasıyla nefes kesiciydi.
Ritimle birlikte hareket ediyorduk fakat ona bile odaklanamıyordum. Parfümü fazlasıyla iyiydi, kendisine diyecek kelime yoktu.
Hayır bu yanlıştı. O, benim abimin arkadaşıydı.
Sadece bu an'a odaklandım. Şuan o ve ben vardık. "Melin, büyüleyicisin." Beni kendine biraz daha yaklaştırdı. Boynuma eğildi ve sert bir öpücük kondurdu.
Sonra ise gözlerime baktı. Nasıl baktığını açıklamak mümkün değildi. Şarkı bitti ama biz devam ettik. Çünkü şuan ne etraftaki insanlar, ne olduğumuz durum hiç önemli değildi.
Sadece biz'dik.
Fakat o an'ı biri bozdu. Hiç tahmin etmeyeceğim biri. "Sevgilim, ne oluyor burada?"