B|12

1.3K 28 6
                                    

Hazırlanmıştım ve gidiyordum.

Yavuz beni akşam için yemeğe davet etmişti. Abim İlay'larda olduğu için ikna etmesi zor olmamıştı. İlay'a söylemiştim ve o da bir şekilde kandırmıştı.

Üzerime beyaz elbise giymiştim.

Üzerime beyaz elbise giymiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geldiğim yere göz gezdirdim. Deniz manzaralı bir restauranttı. İçeri girdiğimde Yavuz'u göremedim. Etrafıma bakındıktan sonra telefonumu çantamdan alacağım sırada garsonun sesiyle durdum.

"Efendim, Yavuz Bey sizi yukarıda bekliyor." Başımı salladım ve yukarı kadar takip ettim. Yavuz direkt oradaydı ve bu katta hiç kimse yoktu.

Masaya ilerlediğim yol güllerle süslenmişti. Yavuz bana büyülenmiş gözlerle bakarken heyecanlandığımı belli etmemek için kendimi kastım.

Yanına geldiğim sırada ayağa kalktı. "Melin, çok güzelsin." Belimi kavradı ve kendine çekti. Bu heyecanımı katbekat arttırdı. "Çok özledim." dedi, sürekli söylediği şeyi tekrar ederek.

Onu seviyordum. Fazlasıyla.

Kokumu içine çektiğinde başımı boynuna gömdüm ve bu anın asla bitmemesini istedim.

"Gel." dedi ve sandalyemi çekti. Yavaşça oturdum ve o da karşıma geçip oturdu. Yavaş yavaş yemekler gelmeye başladığında ben hala az önce yaşadığımız anın etkisindeydim.

Asla unutamayacaktım.

"Beğendin mi burayı?" diye sordu. Fazla iyiydi. "Çok beğendim, teşekkür ederim." Gülümsedi. "Rica ederim bebeğim."

Masanın üstünde duran elimi tuttuğunda gülümsedim. Yemeğimizi bitirdikten sonra masadan kalktı ve elini uzattı.

Yavaşça elini tutarak ayağa kalktım. O sırada müzik çalmaya başladı. Son arzum çalıyordu.

Elini belime uzattı ve kendine çekti. Kollarımı boynuna doladım ve şarkının ritmine göre dans etmeye başladık.

O hayatımdaki en iyi tek şeydi. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve beni büyük bir tutkuyla öptü. Öpüşmemiz git gide derinleşirken elini kalçama indirdi.

Ellerim saçlarında dolaşıyordu. Bir süre sonra benden ayrıldı ve nefes nefese alnını alnıma dayadı.

"Gece henüz bitmedi." dedi ve dudağıma son kez öpücük kondurduktan sonra geri çekildi. Aynı şekilde sandalyemi çekti ve yerlerimize geçtik.

Saate baktığımda 12'ye geldiğini gördüm. Telefonumu geri masaya bırakarak anın tadını çıkarmaya başladım.

Bir süre sessizlikle geçti. Sonrasında ise büyük bir gürültüyle birlikte havaya baktım. Havai fişekler patlıyordu.

Hayır, hatırlıyor olamazdı.

"Doğum günün kutlu olsun bebeğim." Sadece bu cümlesi hayatım boyunca mutlu olma sebebim olabilirdi. "İyiki." dedi sadece.

Sonra ise oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve cebinden çıkardığı kutuyu bana uzattı. Elim titriyordu ve nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum. Bir şey demeliydim fakat şuan ne diyeceğimi bilmeyecek kadar kendimde değildim.

Bu bir rüya olmalıydı, yada hayal.

"Sana layık olmasa da." dedikten sonra elindeki kutuyu açtı. Pırlanta yüzük, kolye ve küpe takımıydı. Çok güzeldi.

Tam o sırada arkadan garsonlardan biri geldi. Elinde pasta ve yakılmış mumlar vardı. Gözlerim doldu.

Elindeki takı kutusunu masaya bıraktı ve garsonun elinden paketi aldı. Yavaşça eğildi. Derin bir nefes aldım. "Önce dilek tut." dedi. Gözlerimi kapattım ve tek dileğimi içimden geçirdim.

O'ydu. Tek dileğim Yavuz'du.

Sonrasında ise üfledim. Gözümden düşen yaşla birlikte kaşlarını çattı. Tek kelime edememiştim fakat o anlamıştı.

Pastayı da aynı şekilde masaya bıraktı. Sonrasında ise oturduğum yerden kaldırıp sıkıca sarıldı. "Ağlama güzelim. İyiki doğdun Melin'im."

Saçlarımı okşamaya başladı. Ağlamam kesilmişti. "Teşekkür ederim." dedim sadece. Bir şey söylemedi ve beni sakinleştirmeye devam etti.

"Hadi gel." dedi. Yerlerimize oturduktan sonra garsonu çağırdı ve pastayı kesmesini söyledi. Fazlasıyla mutluydum.

Pasta geldiğinde birlikte yedik. Gözlerimi aldığı takılardan alamıyordum. Çok güzeldi.

Beni düşünmüş olması bile fazlasıyla mutlu ediyordu. Doğum günümü unutmamıştı.

"Ben ne diyeceğimi bilmiyorum fakat sana minnettarım Yavuz. Mükemmel bir doğum günü geçirdim. Aldığın hediye ve yaptığın her şey için çok teşekkür ederim." Gözleri umutla parladı.

"Senin mutlu olman için elimden geleni yapacağımı söylemiştim." dedi. Gülümsedim. "Kuru kuru teşekkürle olmaz. Fakat bir öpücük yeter de artar." dediğinde ayağa kalktım ve yanına gittim.

Kucağına yerleştikten sonra eğildim ve dudağımı dudağına bastırdım. Belimi sıkıca sardı ve beni kendine sertçe bastırdı.

Eliyle yüzüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Boynumu sertçe kavradı ve beni büyük bir hazla öpmeye devam etti.

-

Yavuz ayağa kalktı ve yanıma geldi. Önümde eğildi ve bir kutu daha çıkardı. Fakat bu büyük değildi, küçüktü.

Bu bir yüzük kutusuydu.

"Buna ne dersin bilmiyorum ama," dedi ve derin bir nefes aldı. Korkuyla göz bebeklerinin titrediğini farkettim. "Bunun sonu seni kaybetmek olsa bile söyleyeceğim."

"Melin ben.. Ben seni seviyorum." Sonrasında ise elindeki yüzük kutusunu açtı. İnanamıyordum. Bu anın yaşandığına inanamıyordum.

"Sana fazlasıyla aşığım Melin."

Abimin Arkadaşı +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin