5. Bölüm: Pembe Su

75 12 1
                                    

Güneş çoktan doğmuş ve yağmur dinmişti, yine ders almayarak kapımı kilitlemeden tişörtümü çıkarttım.

Durdum.

Tekrar giydim.

Tekrar çıkarttım ve yüzüme yaklaştırdım.

Oldukça sesli birkaç küfürden sonra beni kimsenin görüp görmediğine bakmak için etrafı kontrol ettim.

Tişörtüm o kokuyordu. Buram buram.

Kendimden uzaklaştırdım ve yatağa öylesine fırlatıp banyoya gittim. Kapıyı kapatmadan yüzümü yıkadım. Uykum vardı. Uyumamıştım.

Odaya geri döndüm. Bakışlarım tişörte kaydığında önce başımı iki yana sallayarak kendimi vazgeçirmeye çalıştım ama sonra gidip onu tekrar elime aldım ve kokladım.

Siktirdi. Kokain kokluyormuş gibi hissediyordum.

Kesinlikle kafayı bulacaktım, bu neydi? Bu nasıl bir parfümdü?

Benim parfümlerim para! diye haykırırdı. Bu şey yasaklanmalıydı, yok edilmeliydi. Göğsümde bir hareketlilik sezdiğimde boşta kalan elimi oraya bastırdım.

Bu ne çeşit bir bağımlılıktı? Bırakamıyordum. Emin olamayarak eldivenlerimi yüzüme yaklaştırdım ve kokladım. Ağlamaklı bir ses çıkarttığımda eldivenleri ve tişörtü topladım, altımdaki pantolonla birlikte boş dolaptaki bir çekmeceye yerleştirdim. Valizimin kalanını ise dolabın diğer kısımlarına.

Ve o çekmeceyi sıkıca kapattığımdan, kokunun kaçmadığından emin oldum.

Acaba şu an ben de onun gibi kokuyor muydum?

Ama bunu denemek bile istemedim ve gidip duş aldım. Pahalı parfümlerimin sindiği kıyafetlerimden giydim.

Bu beni tatmin etmedi.

Bakışlarım sürekli o çekmeceye kayıyordu, oraya çekiliyordum. Delirecektim. Kesinlikle delirecektim.

Vanilya, karamel... Bilmiyordum. Bu ikisi kesinlikle vardı.

Bir de...

Süt kokuyordu. Ballı süt.

Kesinlikle.

Ama o ballı süt içecek biri değildi.

Kapı çaldığında müsaittim, çıplak değil. Yine de eldivenlerimi giydiğimden emin oldum.

"Gir,"

Altan kapıyı yavaşça açarak içeri girdi. Önce başını eğerek bana selam verdi. "Merhaba Altan," Merhaba mı Altan? "Günaydın. Nasılsın?"

Eldivenlerimin, bodymin altında kalan kısmını düzeltmeye çalışıyordum.

"Günaydın, Hanımefendi," Naif bir gülümsemesi vardı. "Kahvaltı hazırlandı. Size eşlik etmek için gelmiştim."

Sonunda eldivenlerimle cebelleşme faslını tamamladığımda "Tabii," Dedim ona doğru adımlayarak. Telefonumu ise cebime attım. "Çok naziksin."

Girmem için kolunu uzattığında gülümsemem biraz daha genişledi. Birlikte alt kata indiğimizde Hazel, resmini çizdiğimde giyiyor olduğu saten geceliğiyle masanın baş kısmında, solda oturuyordu. Altan onun karşısındaki sandalyeyi benim için çektiğinde oturdum ve o da ablasının yanına geçti.

Üçümüz için servis açıldığında Hazel'i inceledim.

Saçları dağınıktı ama yine de güzeldi. Üzerinde beyaz saten geceliği vardı. Gözleri yorgun bakıyordu. Uyuyamamış gibi değil de uykusundan hiçbir fayda alamamış gibiydi.

Külden Duvarlar (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin