15. Bölüm: Anne

57 11 1
                                    

İnsanlar zihninizde tek bir anıyla kalır.

Aradan yıllar geçtikten sonra adlarını andığında o anı canlanır zihninde, gerisini düşlemezsin.

Ayrılığın ardından yılların süpüremediği belki de birkaç saniye.

İşte herkes bundan ibaret.

Dakikaların ardından Seren'le göz göze geldiğimizde tek bir anı geldi gözlerimin önüne.

.....

Küçük ben, ameliyattan birkaç gün önce çıkmış. Bacağındaki yaralar yüzünden yürümekte zorlanıyor. Bu yüzden kendi başına hiçbir şey yapamıyor ve tedavi görüyor.

Anıda kumral bir kadın belirdi. Ben yataktaydım, uyumuyordum ama yapacağım daha iyi bir şey yoktu. Zaten hemşirelerin sürekli etrafımda olması sinirlerimi bozuyordu. Yaralarım ilk günkü gibi yanıyor ve sadece uzanırken bile canım yanıyordu.

"Almina?" Duyduğum naif sesle heyecanla doğruldum. Saat gecenin bilmem kaçıydı, herkes uyuyordu ama o odama gelmişti. Yine.

Gülümsedim.

"Seren!" Kapıyı sessizce kapatıp işaret parmağını dudaklarına bastırarak şşt, dedi. Mutluluktan havaya uçacaktım. Umay yanıma pek gelmiyordu ama Seren hiç ayrılmıyordu. Ayrıca eğlenceliydi.

"Uyumadın mı yine?" Dedi, kızmış gibi ama acıdan uyuyamadığımı biliyordu. Zaten bu yüzden yanıma geliyordu.

Sanki biri onu görecekmiş gibi eğilerek yanıma geldi. Yatağa oturduğunda başımın üzerini ve burnumun ucunu öptü.

Bedenime dokunmadı. Her tarafımda yaralar vardı.

Saçlarımı okşarken "Canın sıkıldı, değil mi?" Diye fısıldadı. Başımı aşağı yukarı salladım. "Aç mısın peki?"

Gülümsedim. "Evet!"

Dudaklarını yaladı. Kolumdaki serumu çıkartıp beni kucağına aldı. Küçücüktüm zaten, hiç zorlanmadı. Yine de canımı yakmamaya çalıştı.

Odadan çıkarken "Şimdi sessiz ol, tamam mı?" Dedi, kulağıma doğru.

"Tamam," Diye fısıldadım ve göğsüne sindim.

Üzerimde hastane kıyafetleri yoktu. Marka çocuk kıyafetleri vardı ve hepsinin çok pahalı olduğuna emindim. Yine de bu, o yaşta benim için bek önemli değildi.

Arabasına bindiğimde kemerimi taktı. Beni ön koltuğa oturttu.

Araba çok güzeldi. İki elimi koltuğa bastırıp içini inceledim.

"Bu senin mi?!"

Sırıtarak başını aşağı yukarı salladı. "Evet, beğendin mi?"

Gözlerimden parıltılar akacaktı neredeyse. Çok güzeldi.

"Bu, Rolls-Royce. Büyüdüğünde sana da bir tane alacağım."

Hevesle ona döndüm. "Alacak mısın gerçekten?"

Gaza bastığında kendinden emin bir şekilde başını aşağı yukarı salladı. "Alacağım tabii. Sen benim kızımsın. Seren Gözen, kızına bir Rolls-Royce almamış dedirtmem ben!"

Arabanın kapısına, torpidosuna, tavanına, nesi varsa dokundum. "Ama siyah olsun!" Dedim.

"Tabii ki," Bir saniyeliğine bana baktı ve yine yola döndü. "Benim kızım ne renk, hangi model isterse." Kırmızı ışıkta durduğumuzda üzerime eğilip burnumun ucunu öptü. "Benim bebeğim ne isterse."

Külden Duvarlar (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin