Pamir'denİşleri biraz daha derine götürdüğümde gerçekten de o dönemlerden Meva'nın hiçbir sağlık hatta kart hareketinin bile bulunmadığını resmen hayalet olduğunu gördüm. Sonra daha da derinlere gittiğimde küçük bir habere denk geldim. O zaman önemsememiştim ancak şu an her şey yerine oturuyordu. Meva'nın babasının ve Okan'ın yıllar önce tam da Meva'nın kayıp olduğu dönem birlikte fotoğraf vermeleri ve şu an o adamın Meva'ya musallat olması her şeyi açıklıyordu. Adam resmen kendi kızına bunun yapılmasına kendi müsade ediyordu.
Tüm gücümü kullanıp her yandan bu işi araştırdığımda kanımı donduran bir veriye denk geldim. Meva o yıllarda Fransa'da bir ruh sağlığı merkezinde kalmış. Şüphelerim artmıştı ancak somut bir delil bulana kadar araştırmalıydım. Fransada yaşayan bir arkadaşıma rica ederek bu işin derinine inmesini istedim. O da kısa süre içinde acı gerçekleri kanıtlarıyla önüme sundu.
Meva'ya haketmediği halde planlı bir şekilde hafızasının silinmesi için aylarca bir oda içinde işlem uygulayıp ilaçlarla zehirleyerek uyutmuşlar. En sonunda da gerçekten her şeyi unutup uyandığında söylediği gibi kaza geçirdiğine inandırmışlar. Sevgilim beni unutsun diye onu zehirlemişler. Bunu öğrendikten sonra Meva'ya olan tavrım değişti ve onu sarmalamak için daha da can atar oldum. Ancak onu ürkütmek de istemiyorum. Yaşadıkları çok zordu ve anlatsam dahi beni hatırlamayıp kriz geçirerek şoka girme ihtimali de vardı.
Bir süre daha uzaktan izlemeye karar verdim. Ta ki Okan denen dallama ortaya çıkana dek. İlk andan itibaren hediye gönderenin o olduğunu biliyordum ancak sakin kalıp ilk adımı atmaya karar verdim. Gizem aracılığı ile Meva'ya ulaşıp onun avukatı olmasını sağladım böylece her şey daha kolay olacaktı.
Varlığına hasret olduğum kadın artık etrafımdaydı. İlk büroya geldiği gün kendime halim olamayıp ona bakakalmıştım. O anın halini o kadar farklı kez düşünmüştüm ki öyle olacağı aklıma gelmezdi. Neyse ki öyle ya da böyle gelmişti. Bu benim her saniye şükür sebebimdi.Bizimle bara geldiği gün o kadar güzeldi ki aklıma İtalyada birlikte geçirdiğimiz anlar gelmişti. Onun bakışlarının da sürekli üstümde olması ya beni hatırladığını ya da sadece beni çekici bulduğunu düşündürüyordu. Eğer beni unuttuysa ve onu yeniden tavladıysam bununla gurur duyabilirdim ancak bizi unutmasını da kaldıramazdım. Etrafımdaki tüm arkadaşlarım biliyordu. Masadakilerde bildiği için Meva'ya o tarz sorular sorup çözmeye çalışıyorlardı ancak Meva hiçte hatırlıyor gibi değildi.
Madem hatırlamıyorsun neden öyle bakıyorsun kadın diyemiyordum. O ceylan gözleriyle o kadar güzel bakıyordu ki gecenin sonunda onu dayanmadan öpmüştüm. O ise ürkekliğini duvarları ile birleştirip hemen benden kaçmıştı. Özlediğim dudaklara yıllar sonra kavuşmak cennet gibiydi.
Meva'dan:
Gözlerimi açtığımda ilk birkaç saniye son olanları hatırlamayı çalıştım ve Pamir'le olan konuşmamız aklıma geldi. Yatağa baktığımda tek olduğumu gördüm ve evi dinlediğimde hiç sesin de olmadığını duyunca gittiğini düşündüm. Bu içimde bir savunmasız küçük kız çocuğunu uyandırdı.
Hızlıca yataktan kalkıp salona gittiğimde onu bulduğum hali görünce gülümsedim. Şapşal adam yanıma yatmayıp koltuğa gitmişti kucağında da benim yastığıma sarılı haldeydi. Açıkçası o yastığın yerinde olabilirdim ve o da yatağımda olabilirdi bunu sorun etmezdim.
Yanına yaklaşıp sessizce yere oturdum. Bir süre yüzünü izledim. Çok huzurlu uyuyordu. Ardından yüzünü ve saçlarını sevdim. Aklıma gelen fikir ile yavaşça kucağındaki yastığı çektim. Kolaylıkla aldım diye sevinirken kendimi bir anda altında bulunca çığlık attım. Üstümdeki vücuduna baktığımda açık okyanusları ile bana bakıyordu.
"Sen uyumuyor muydun ya?" demem ile sırıttı ve üstüme tüm ağırlığını vermeden kafasını boynuma gömdü.
"Şu an uyuyorum." dedi uykulu sesi ile. Boynuma üflediği nefesi ve kondurduğu öpücükleri gıdıklıyordu. Ve o da bunu bildiği için daha da abartıp kahkaha atmama sebep oluyordu.
"Ya Uras yapma!" diyerek bir kahkaha attım. O ise boynumda donakaldı ardından kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Gözleri yine çok şey söylüyor gibiydi.
"Ne dedin sen?" dedi elini yüzüme koyarak. Yüzümü okşuyor ve o kadar güzel bakıyordu ki sonsuza kadar bu anda kalabilirdim.
"Meva'm hadi söyle. Ne dedin birtanem?" demesi resmen içime işliyordu. Ses tonu ve yakınlığı aklımı başımdan alıyor. Birde üstüne geçmişi, onu ve yaptığımız her şeyi tüm anılarımızı hatırlamam işi daha da zorlaştırıyordu.
"Ne dedim ki" dedim bu halini biraz daha görmek istediğim için. O ise bu halime kahkaha atıp yüzüme öpücük kondurdu.
"Ölüyorum sana Meva'm. Şükür sebebimsin." dedi öpücükleri sırayla yüzüme kondururken. Ben ise keyfimden memnun bir halde sırıtıyordum.
"Uras." dedim ona alttan bakarak. Sonra yeniden ve yeniden. İsmini zikrettikçe karşımda şükreden adam hayatın bana en güzel hediyesiydi. Fakat beklemediğim şey bir anda ağlamaya başlamasıydı. Hızlıca bir bebek gibi sarmalayıp göğsüme yatırdım. Ve kafasını öptüm.
"Beni terk ettin sandım. Sonrasında ise yıllarca öldüğünü düşündüm. Herkes öldü bırak derken bir anda hayatına normal bir şekilde devam ettiğini gördüm. Benim gibi değildin beni unutmuştun. Sonra beni unutmadığını aslında sana unutturduklarını öğrendim bu defa da beni hatırlamazsın diye korktum Meva. Benim her şey sensin. Benim yıllarca içtiğim su, soluduğum her nefes dahi sana. Beni hatırladığın için teşekkür ederim sevgilim. Beni yeniden dünyanın en şanslı adamı yaptığın için sana minnettarım." diyen adam ile benimde gözlerim dolmuştu. Uras'ın aşkı gerçekti ve bende de ona karşılık aynı aşk mevcuttu. Böylesine gerçek bir sevgiye sahip olduğum için asıl ben kucağımdaki bebeğe teşekkür etmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvar +18
Short Story" Benden kaçma Meva. Bakma adının sığınılacak yer olduğuna en çok senin sığınmaya ihtiyacın var." Kendi hayatını kurmuş idealleri uğruna yaşayan yayıncı kız ile onun hayatına duvarlarını yıkarak giren erkek ilişkisi. Zıt kutuplar birbirini iter diye...