1.Bölüm: Ahu

2.6K 83 6
                                    

Umarım beğenirsiniz.
Keyifli okumalar!

***

Yandı gönül, gördüm ben ahı
Gözleri göz değil, ahu

***

        Barış arabasından inip hastanenin otoparkından çıkmak için asansörü çağırdı. Asansöre bindiğinde kapı tam kapanırken kumral bir kadın kendini asansörün içine atıverdi. Barış bu genç kadının ona niye asansörü tutması gerektiğini hiç söylemediğini düşündü saniyelik.

    Genç kadın koşmuştu belli ki çünkü nefes nefeseydi hala asansör yükselirken. Barış acelesi olan bu kadına baktı. Üzerindeki önlükten anlaşılacağı üzere doktordu. Saçları arkadan bir tokayla tutturulmuştu. Aynı Barış'ın saçları gibi kadının saçları da kıvırcıktı. Nihayet asansör kadının katında durduğunda;

"Geçmiş olsun." Dedi kadın. Barış anlık dalgınlıkla birden;

"Size de." Deyivermişti. Genç kadın Barış'ın lafıyla tebessüm etti ve yeniden koşmaya başladı. Barış ise kendine kızmak için asansörün kapılarının kapanmasını bekledi.

***

   Nihayet rutin kontrollerini yaptıracağı doktorun odasını bulmuştu. Saatine baktı. Randevu vakti gelmişti. Kapıyı tıklayarak içeri girdi.

"Kolay gelsin. Benim randevum vardı." Laflarını ezbere söylerken karşısındaki doktorun asansörde rezil olduğu kadın olduğunu gördü. 'Vay be aynı filmlerdeki gibi' dedi içinden. Rezil olduğu aklına gelince kadının onu hatırlamamasını diledi.

"Hoş geldiniz. Buyrun oturun." Dedi kadın gülümserken. Tavırlarında bir muziplik vardı, Barış onu hatırladığını düşünmüştü.

"Beni hatırladınız." Barış hiçbir şeyi içinde tutamayan içi dışı bir biriydi. Bu durum onu bazen göklere çıkartır bazen de yerin dibine sokardı.

"Sizi nasıl unutabilirim. Bütün twitter akışımda şu sıralar siz varsınız. Hepimizi gururlandırdınız. Tekrardan tebrikler Barış Bey." Kadının gözünden laflarının samimi olduğu anlaşılıyordu.

"Teşekkürler." Barış utanmıştı. Ama kadının onu asansörden hatırlamadığına sevindi. Zaten kadının acelesinden Barış'ın suratını bile gördüğü şüpheliydi.

"Ben de yeni doktorunuz Hazar Ahu Aydın. Bildiğim kadarıyla rutin kontrol için geldiniz."

"Aynen." Adının Hazar olduğunu öğrendiği kadın ona birkaç soru sorduktan sonra elleriyle muayene masasını gösterdi.

"Şimdi isterseniz muayeneye geçelim buyrun."

   Barış muayene masasına geçip oturdu. Genç kadın stetoskopunu taktı. Tişörtünü sıyırmasını istedi. Barış arkasını dönüp denileni yaptı. Hazar stetoskopu elinde ısıtıp sırtına yerleştirdi. Göğsünü dinledikten sonra kalbini dinlemek için stetoskopu sırtından kaldırdı.

    Barış her zaman bu gibi rutinlerden sıkılırdı. Ama bu sefer Hazar stetoskopunu Barış'ın göğsüne yerleştirdiğinde saniyelik de olsa göz göze geldiler. Bir çift bal rengi göz.. Çok güzeldi. Hem tanıdık hem de daha önce hiç şahit olmadığına yemin edebileceği kadar yabancı. Barış sanki içinde bir şeylerin varlığını ilk defa hissetmeye başladı. O kadar mükemmel baktığı vücudunda demekki hala hiç hissetmediği duygular saklıydı. Bu hisler öyle garip ve uzaktı ki ona sanki göğsünü daraltıyor, karnını ağrıtıyor ve kalp ritmini bozuyorlardı.

"Doktor korkun var mı? Hiç çocukken falan söylediler mi böyle bir şey?" Hazar bakışlarını Barış'a çevirdiğinde genç adamın zaten ona dalgın bir şekilde baktığını gördü. Barış sorulan soruyla gerçek dünyaya geri dönmeyi başardı.

"Haa, yok yani hatırlamıyorum öyle bir şey. Ne oldu ki?"

"Yani ciddi bir şey olduğunu düşünmüyorum ama kalbin biraz hızlı atıyor." Biraz mı diye düşündü Barış. Yerinden çıkacaktı yahu!

    Barış bu muayenenin hemen bitmesini istiyordu çünkü heyecandan terlemeye başlamıştı bile. Ne oluyor bana diye düşündü. Sanki ilk defa bir kadın görüyordu.

      Hazar ise o sırada ellerini dezenfektanladı ve eldivenlerini giydi. Barış'a çenesini kaldırmasını söyledi. Elleriyle lenf bezlerini kontrol etti. Barış ölecek gibi hissediyordu bu kadının yanında. Hazar'ın ise tavırları umarsızdı. Muhtemelen günde defalarca yaptığı gibi profesyonellikle işini yapıyordu.

        Barış'ın bakışları Hazar'ın gözlerine döndü. Hazar o an sadece işiyle meşgul olduğu için genç adamın bakışlarını üzerinde hissetmedi. Gözleri... Barış'ın aynada gördüğü gözler gibi değildi. Farklıydı. Kendi gözlerindeki kıvırcımın aksine dingin sakin bir denizi andırıyordu. Öyle huzur doluydu.
       
     Hazar şimdi de Barış'ın koltuk altındaki lenfleri kontrol etmeye başladı. Kafası aşağı dönük bir şekilde palpe ettiği yerlerden anlam çıkarmaya çalışıyordu.

      Barış'ın yüzü şimdi kadının saçlarıyla karşı karşıyaydı. Kokusunu hissettiğinde gözleri kapandı istemsizce bir anlığına. Daha sonra ne yaptığının farkına varmış gibi kafasını diğer tarafa çevirdi. Utandı kendinden.

"Uzanın Barış Bey." Barış artık eziyetin bittiğini düşünmüştü ki Hazar elleriyle tişörtünü sıyırdı Barış'ın. Şimdi karnına dokunuyordu yavaşça. İşin kötü tarafı ise gittikçe kasıklarına iniyordu parmakları. Barış gözlerini kapatıp Allah'tan yardım dilemeye başladı. Bugüne kadar onlarca doktora muayene olmuştu ama böyle bir şey yaşamamıştı. Şimdi Hazar'ın soğuk elleri her dokunduğu yerde yangınlar bırakıyordu Barış'ın vücudunda farketmeden.

      Barış'ın  gözlerini sıkıca kapattığını gören Hazar konuştu.

"Acıyor mu? Acırsa söyle mutlaka." Barış sakinliğini korumaya çalışarak cevap verdi.

"Yok hayır."

"Gıdıklanıyor musun yoksa?" Dedi Hazar.

"Evet, biraz." Dedi Barış ondan etkilendiğini belli etmemek için.

"Kasmamaya çalış kendini. Hemen bitiyor." Lütfen bitsin artık diye düşündü.

"Tamamdır Barış Bey kalkabilirsiniz." Bir de bey deyip duruyordu kendisine. Beylik neyi vardı acaba. Ama tabi onu da haklı buldu. Sonuçta yeni tanıştığı birine bey demesi gerekirdi.

     Vücudu Hazar'ın uzaklaşmasıyla normal fonksiyonlarına geri dönerken Barış tişörtünü düzeltti.

"Şimdi bazı tahlilleriniz var. Onları yaptırın. Saat dörtte de yine buluşalım." Elindeki kağıdı Barış'a uzattı Hazar. Barış uzaktan kağıdı aldı ve kapıya yöneldi.

"Geçmiş olsun Barış Bey." Hala deminden yaşadığı karmakarışık hislerin içinde cevap verdi kıza.

"Size de." Kapıyı kapatıp önüne döndüğünde içerden ise bir kahkaha duyuldu.

"Has siktir ama ya!"


ASLAN / Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin