Cesaretin var mı aşka
Çarpıyor kalbim bir başka
Sen de böyle sevsen keşke
Desen bana yâr***
"Sigaran var mı?" Barış, Hazar'ın gayet ciddi sorduğu soruyu ilk önce şaka zannetse de hala ona aynı ciddiyetle baktığını görünce paketinden uzattı. Hazar ise bir dal alıp ağzına götürdü.
"Çakmak?" Barış, hayretle Hazar'ı izlerken çakmağını uzattı ve sigarayı onun için yaktı.
"Hazar iyi misin?" Diye sormuştu ama sigarasını cama bakarak içmeyi sessizce sürdürdü kız. Ellerinin titrediğini görebiliyordu Barış.
"Hazar." Dedi sesinin tonunu yükseltti Barış. Hazar, nihayet ona dönmüştü şimdi.
"Gidebilir miyiz sadece?" Dedi korkutucu bir sakinlikle. Barış onu başıyla onayladı ve sürmeye devam etti.
"Nereye gidelim?" Arada yola arada Hazar'a bakıyordu endişeli endişeli.
"Burdan gidelim yeter." Hazar, bir yandan yanağından akan yaşları siliyor bir yandan da Barış'a bakmamaya çalışıyordu.
"Hazar, daha fazla ağlarsan geri dönüp o adamı öldüreceğim." Yeniden gözlerinin dolduğunu hissetti ama hiçbir şey yapmadı. Sadece yaşların yanaklarından kayıp gelinliğini ıslatmasına izin verdi.
"Özür dilerim." Dedi ağlamaktan çatlamış sesiyle.
"Siktiğimin boktan bir herifi yüzünden daha fazla ağlamayacaksın. Özür falan dileme. Sadece ağlama." Hazar artık kendini tutmayı bırakıp hıçkırıklarla ağlıyordu.
"Özür dilerim Barış. Çok özür dilerim." Barış, kızın bu hali yüzünden elinden bir kaza çıkacağından korkuyordu. Gözü kararıyor elleriyle Kutay'ı boğmak isteği kalbinden bütün vücuduna kan gibi pompalanıyordu. Ona tekrar baktığında arabayı durdurup sarılmak istiyordu ama cesaret edemedi. Yine. Sürmeye devam etti ve ağlamasını içi yana yana dinledi sadece.
"Ondan böyle bir şeyi asla beklemiyordum." Hazar sessizce mırıldandığında Barış, kızın kendisini de böyle sevmesi, güvenmesi için neler verebileceğini düşünürken Kutay'ı kıskandı yine.
"Hayatımdaki en güvendiğim kişiydi. Şimdi en büyük hayal kırıklığım oldu. İnanılmaz." Dedi hala kendi kendine konuşurken.
"Hazar, inan onun için ne hissediyorsan o bunu haketmiyor. Hem de hiç." Hazar hala sadece önüne bakıyordu.
"İşin kötüsü de o ya. Ben onun sevgisine güvenerek yanında kaldım. Kendi duygularımı yok saydım. Bana öyle bir güven vermiş ve sevgi göstermişti ki kendimin ne istediğini çok önceden düşünmeyi bırakmıştım." Sesi fısıltı gibi çıkıyordu. Hala inanamıyordu olanlara. Sevdiği adama bile onu yarı yolda bırakmamak için teslim olmamış, bütün iradesiyle Barış'a dur demiş Kutay'ı düşünmüştü. Her zaman olduğu gibi. Kutay'ın ona olan aşkı yüzünden onu incitmemek için kendisinin ne istediğini unutmuştu Hazar. Ama şimdi tek tutunduğu o dal parçası da fırtınayla paramparça olmuştu.
"Bunu bana yaptığına inanamıyorum." Diyordu sürekli. Barış ise deminden ettiği lafa takılmıştı. Kızın yok saydığı hisler arasında olma ihtimali heyecanlandırdı onu. Zaten daha iki gün önce öpüşmemişler miydi apartmanın önünde? Kız arzuyla karşılık vermemiş miydi ona? O da onu seviyordu işte.
"Hazar kendi duygularımı yok saydım dedin. Onlar ne diyor?" Bu haldeyken onu zorlamak istemiyordu ama gönlüne de karşı gelemiyor ve Hazar'ın duygularını öğrenmek istiyordu merakla.
"Saçmalıyorlar." Dedi Hazar ilk defa Barış'a dönerek. Onun gözlerinin en içine bakarak ama gözlerinde hiçbir duygu yokmuş gibi donukça söylemişti bu lafı.
![](https://img.wattpad.com/cover/372799588-288-k14512.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN / Barış Alper Yılmaz
Romanceİkisi de hikayenin nerede biteceğini biliyordu. Ama ikisi de neredelerden ziyade nasılları merak ediyorlardı.