7.Bölüm: Sen Bilmezsin

474 24 1
                                    

Benim derdim belki kaderimdendir, gülüşündendir
Varda bir yok, yokta biri var
Feryadım bazen bir şarkı
Bazen de göğsümde sancı
Anlatmam, zaten duymazlar
Öp, dilimde kan tadı var

***

"Mine?" Esmer kadın, Hazar'ın yanına hızlıca geldi.

"Hazar sana anlatmam gereken şeyler var."

Hazar, notta Aslan'dan yazdığı için karşısında Mine'yi görmeyi planlamıyordu. O yüzden tekrardan etrafına bakıp onu aradı gözleriyle. Kafasını sağa çevirmesiyle düğün salonunun girişindeki arabayı gördü ve içindeki ela gözlü adamla göz göze geldi.

Mine ise Hazar'ın kollarından tutarak onu kendine döndürmüştü. Yüzündeki ifadeden acele eder gibi bir tavrı vardı.

"Hazar, beni buraya Barış getirdi. Biri gelmeden beni dinlemen lazım!"

***

"Kalbim kırılmıştı..." Kafasını kaldırıp Hazar'ın gözlerinin içine baktı. "aşık olduğum kadın tarafından." Dedi sesli bir şekilde.

Hazar, şaşkınlıkla sadece Barış'a bakıyordu. O gün onu inciten kişinin o olduğunu söylüyordu Barış şimdi. Ya da Hazar yanlış anlamış olmalıydı.

"Nasıl? Yani..." Barış Hazar'ın kıvranışlarını görmeye bayılmıştı. Ama gerçekleri bilmesini hala istemiyordu. Sadece bir anlığına da olsa ona dürüst olmak istemişti.

"Yani o gün seninle öpüştüğümde ben de terkedilmiştim. Sonra seninle bu işin olmayacağını konuşmaya geldim ve daha sonrasında da onun yanına gittim. Ama kavga ettik. Sonra da kaza olayı oldu işte."

Hazar, sanki nefesini tutuyordu deminden beri. Duyduklarıyla bunu farkedip nefesini verdi rahatlıkla.

"Ben zannetmiştim ki..." dedi gülerek.

"Ne zannettin?" Dedi Barış, Hazar'ı köşeye sıkıştırmak isterken.

"Zannettim ki benim sözlerim seni üzdü." Barış, Hazar'ın dürüstlüğü karşısında tekrar ona hayran kalmıştı. Hazar, lafı hiç dolandırmadan aklındakileri söylemişti.

"Bir de bana diyorsun ki yok ben herkesin beni beğendiğini düşünüyormuşum. Benden hiçbir farkın yok o zaman."

"Aman ne bileyim... öyle anladım işte." Dedi omuz silkerek Hazar. Sonrada ekledi.

"Hadi sen sor. Ben cesaret diyorum." Dedi bu bahsi kapatmak isteyerek. Utançtan yanaklarının kızardığını hissediyordu.

"Cesaret? Vay vay vay! Tamam siz kaşındınız Hazar Hanım. O zaman size zahmet bu hastane kıyafetinden çok sıkıldım. Üstümü değiştirir misiniz?"

"Delirdin herhalde. Çocuk gibi seni mi giydireceğim?"

"Sen de haklısın. Vücuduma bakıpta etkilenmeyen pek nadirdir."

"Altını değiştirmem baştan söyleyeyim."

"Zaten orayı kastetmemiştim ben ama."

"Ben işimi garantiye alayım da." Dedi Hazar ayaklanırken. Doktor olurken hastaların üstünü giydireceğimi söyleseler herhalde bu kadar çalışmazdım diye düşündü.

"Ayağa kalk." Barış sanki bu anı bekliyormuş gibi bir çırpıda üstündeki yorganı atarak ayaklandı.

"Arkanı dön." Barış arkasını dönerken Hazar ona daha da yaklaştı. Üstten başlayarak kıyafetin iplerini çözmeye başladı. Birden Barış'ın kokusu geldi burnuna. Çok güzel kokuyordu.

ASLAN / Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin