Işıldar
Gözlerindeki ay
Kalbimdeki yaralar
Sen bi'düzen bi'bozansın
Yansın ay, güneşten güzelsin***
Hazar şimdi muayene odasındaydı. Karşısında ise o vardı. Bir eli adamın omuzlarında diğeri ise stetoskobun diyaframını onun göğsüne yerleştirmişti. Öyle hızlı atıyordu ki kalbi sanki yerinden çıkacaktı.
Birden zaman yavaşladı, adamın sıcak eli Hazar'ın stetoskopu tutan elinin üstüne kapandı ve diyaframı Hazar'ın kalbine götürdü. Şimdi kız kendi kalp seslerini dinlemeye başlamıştı. Aynı adamınki gibi şiddetli ve hızlı... Adamın gözleri kendisini esir almışken gittikçe yaklaştı ona. Aralarındaki mesafe azaldıkça sesler daha da yükseldi. Nefesini hissediyordu dudaklarında. Gözleri kapandı ve biraz ileri giderek dudaklarını onunkilere değdirdi. Şu an ölebilirdi. Vücudu taş kesilmiş, dudakları ise yanıyordu alev alev. Hala adamdan tek bir hamle yoktu. Yanlış olduğunu düşünerek geri çekilecekti ki ensesinde hissettiği el buna engel olarak dudaklarını onunkilerle birleştirdi yeniden. Kendisinin naifliğine karşıt ezerek öptü dudaklarını. Öyle sertti ki kızın acı inlemelerine rağmen durmadı, aksine daha da hırçınlaştı. Muayene masasından kalkıp bir eliyle kızın belini diğeriyle ise kalçasını tutarak yerlerini değiştirdi. Hazar bacaklarının arasına aldığı adamın her hareketinde yanıyordu sanki. Daha önce böyle hissetmemişti hiç. İçinde yükselen arzu kendini ona daha çok itmesine sebep oldu. Ardından ne ara kıyafetlerinin çıktığını bile anlamadan Barış'ı üzerinde buldu.
Kan ter içinde uyandı. Gördüğü rüyanın etkisiyle hala nefes nefeseydi. Kendine gelmeye başlamasıyla vücudundaki bütün arzular yerini utanmaya bırakmaya başladı. Hemen soğuk bir duş almak için banyoya yöneldi.
Soğuk suyun altında rüyasındaki görüntüleri unutmaya çalıştı. Bu yaramaz düşüncelerin ne ara bilinçaltına sızdığını düşündü aynı zamanda. Aslında sızmasa aseksüel olurdu herhalde. Barış herkesin etkilenebileceği bir adamdı. Sert yüz hatları, biçimli büyük gözleri, dolgun dudakları, kırmızı teni... Suyu daha da soğuttu.Banyodan çıkıp bakımını yaptı ve üstünü giyindi. Bar olayı üzerinden üç gün geçmişti ama Hazar bir daha Barış ile ne görüşmüş ne de mesajlaşmıştı. Aslında yazmak istemişti kız ama cesaret edememişti. Her yazmak istediğinde Barış'ın kendisini 'Barış Bey' diye düzeltmesi geliyordu. Belki böylesi daha iyiydi. Başta Barış'ın gerçekten hayat dolu ve eğlenceli biri olduğunu düşünüp arkadaş olabileceklerini zannederken şimdi aralarında bir mesafe olması daha iyi diye düşünüyordu.
Telefonunu eline aldığında Kutay'ın mesajını gördü.
"Müsaitsen görüşebilir miyiz? Bu akşam yemeğe gidelim diyorum. Biliyorum çok hata yaptım ama bir şansı hakedecek kadar daha çok şey yaptım Hazar. Bunu düşün lütfen." Genç kadın şimdilik mesajı sadece okumakla yetindi. Kafası son günlerde epeyce karışıktı.
***
Barış, üçüncü gününe girmiş ağzının kenarındaki yaraya baktı aynada. Hazar o günden sonra kayıplara karışmıştı. Ne aramış ne de mesaj atmıştı. Acaba çok mu sert çıktım diye düşünüyordu ama yine de yazmamasını anlamlandıramıyordu. Belki de unuttu çoktan diye düşündü. Sonuçta ondan bu kadar etkilenen kendisiydi.
Duşa girip suyu soğuğa ayarladı. Hazar'ın artık zihinini terk etmesi gerekiyordu. Ama düşen her damla Barış'ın vücudundan kızın onun olduğu fikriyle bir derece daha sıcak ayrılıyordu. Suyu daha da soğuttu.
Artık sevgilisi olan birini düşünüp durmak istemiyordu. Ona asla arkadaş gözüyle bakamayacağını da biliyordu. Mesaj atmaması ya da yazmaması belki de daha iyiydi. Ona daha fazla alışmadan unutup gidecekti. Zaten Barış'ın zihninde bir kadının o kadar uzun süre kaldığı görülmemişti. Bu da geçerdi nasıl olsa. Tek yapması gereken antrenmanlarına ve maçlarına odaklanmaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/372799588-288-k14512.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN / Barış Alper Yılmaz
Romanceİkisi de hikayenin nerede biteceğini biliyordu. Ama ikisi de neredelerden ziyade nasılları merak ediyorlardı.