Kapıyı kapatıp tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım. Onur gitmişti. Aslında hep gidiyordu. Yani tanıştığımızdan beri. İki haftada bir deplasman maçları oluyordu ve şehir değiştirmek zorunda kalıyordu Onur. Buna alışmıştım ama hormonlarım yüzünden şu an ağlıyordum.
Gözyaşlarım bittiğinde bilgisayarın başına geçtim. Birkaç paragraf daha yazsam fena olmazdı. Okuyucularım benden bölüm bekliyordu.
Ekranın alt köşesindeki tarihi gördüğümde duraksadım. Bugün doktor randevum vardı. Saate baktığımda daha dört saatimin olduğunu gördüm. Bazı zamanlar uykuya yenik düşüp uyanamadığım için geç saate almıştım randevuyu. Karnımdaki bebek beni yormaya başlıyordu.
Sandalyede oturduğum bir saatin sonunda rahatsızca hareket ettim. Üst kata çıkıp üstümü değiştirmeliydim. Arabam da olmadığı için taksiyle gidecektim. Aslında bir araba alabilirdim ama burada trafik sağdan aktığı için hiç denememiştim. Direksiyonlar arabanın sağında bulunuyordu ve gidiş yönü yolun sağında kalıyordu.
Bol bir tişört ve en bol kumaş pantolonlarımdan birini giydim. Rahat olmaya özen gösteriyordum. Ben rahat olmalıydım ki bebeğim de rahat olmalıydı.
Aradığım taksiyi kapının önünde beklerken karşı evden çıkan Burak'ı gördüm. "Burak!" Ona seslendiğimde bana döndü. Beni görür görmez yüzüne bir gülümseme kondurdu ve yanıma geldi. "Ege nasılsın?" "İyiyim. Sen?"
"Ben de iyiyim. Elindeki sargıyı çıkarmışsın." Başımı salladım. "Nereye böyle?"
"Hastaneye gidecektim." dedim. Bu söylediğime sevinmiş gibi bir yüz ifadesi takındı. "Ne tesadüf ben de. Bana eşlik etmek ister misin?"
Saate baktığımda randevu saatim yaklaşıyordu. "Memnuniyetle." dedim.
Arabasına bindiğimde klasik müzik çalıyordu. Şaşırmıştım çünkü insanların genelde tercih ettiği bir tarz değildi. Ben bile hamile olduğumu öğrendikten sonra dinlemeye başlamıştım.
Arabadaki sessizliği ben bozdum. "Neden gidiyorsun hastaneye?" "Kas yırtığım vardı. Kontrol için." Merakla sordum. "Futbolcu musun?" "Evet. Kocan söylemedi mi?" Onur bana bir şey söylememişti.
"Birlikte oynayacağız ben sakatlıktan dönünce." Anladığıma dair kafamı salladım. Söylemeyi unuttuğum şeyi de sonrasına ekledim. "Geçmiş olsun bu arada."
Bir daha konuşmadık. Zaten çok kısa bir süre içerisinde hastaneye gelmiştik. Aklıma 'kocan' demesi takılırken evli olduğumuzu bilmesi şaşırtmıştı. Belki de Onur klüpte tekrardan konuşmuştu Burak'la.
Daldığım düşüncelerden kapımın açılmasıyla çıktım. Elini bana uzattığında istemsizce tutmak istemedim. Gülümseyip kapıdan çıktığımda kolumdaki saati kontrol ettim. Tam vaktinde gelmiştik.
"Benim randevu saatim gelmiş." Burak da saatine baktı. "Biraz vaktim var. Yanında gelmemi ister misin?" Böyle bir soruya ne diyeceğimi bilememiştim. Hamileliğimi Onur'dan başkası bilmiyordu. Eğer burada arkadaşlarım olsaydı söylerdim ama arkadaşlarım da yoktu.
"Olur." Sesimi oldukça kısık tutarak cevap vermiştim. Sanırım utanıyordum.
Ben önde Burak arkamda yürürken tek umudumun beni yargılamadan kabul etmesiydi. Geçmişte yaşadığım şeyleri tekrar kaldıramazdım.
Kapıyı tıklatıp içerden ses duyduğumda girdim. Arkamdan Burak girmişti. "Genel kontrol değil mi? Buyrun uzanın böyle." Doktor'un dediğini yapıp yatağa uzandım. Karnımı açtığımda Burak'ın gözlerinin karnımda gezdiğini gördüm.
Doktor hemen yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. "Ege bey nasıl hissediyorsunuz?" İyiydim. Bana çok fazla zorluk çıkarmıyordu. "İyiyim. Sadece çok acıkıyorum ve çok uykum var." diyerek şikayetlerimi söyledim. "Bunlar gayet normal şeyler Ege bey. Vücudunuzun ve kalbinizin bebeğe alışması için."
Kalbimin. Bebeğe.
Sürdüğü soğuk jelle kıkırdadım. Karnımı kaşındırmıştı. "Bakalım babaların seni görebilecek mi?" dedi doktor. Duyduğum cümle beni öylece bırakırken gözlerim Burak'la buluştu. Burak'ı bebeğin babası sanmıştı.
"Arkadaşım." deme gereğinde bulundum. Sonuçta bundan rahatsız olabilirdi. Veya bir ailesi vardı. Ailesi rahatsız olabilirdi.
"Gayet sağlıklı görünüyor Ege bey. Birkaç vitamin hapı yazacağım onları da eczaneden alın. İlk fotoğrafını da çekiyorum bebeğinizin." Son cümle gözlerimin hafiften dolmasını sağlamıştı. Bir an önce eve gidip bebeğimizin resmini Onur'a atmalıydım. Gördüğüne çok sevinecekti.
"Karnınızı kapatabilirsiniz." Yayılan jeli peçeteyle silip tişörtümü kapattım. Yataktan doğrulacakken Burak elini ban uzatmıştı. Ondan yardım alarak doğruldum. Gözlerimin dolu olduğunu gördüğünde bana destek olmak istercesine gülümsedi. Sanırım bir arkadaşım oluyordu.
Doktordan çıktığımızda sıra Burak'a gelmişti. "Ege istersen sen haplarını al ben de gelirim. Arabanın orada buluşuruz." Sonrasında arabanın anahtarını uzattı. "Ayakta bekleme." Kafamı salladım. Bugün fazla sessizdim. Normalde de sakin birisiydim ama bugün daha fazlaydı.
Arabanın içinde otururken Onur'a yazmaya karar verdim. 'Vardınız mı?' Bana dediği saate göre inmiş olmalılardı ama mesajım iletilmedi. Demek ki telefonu hala uçak modundayı.
Elimde duran resme baktım. Hiçbir şey anlaşılmıyordu neredeyse. Ama bebeğim oradaydı. Elimi karnıma götürdüm. "Seni seviyorum bebiş."
Yaklaşık on dakikanın sonunda Burak gelmişti. "Ne dedi doktor?" "Bir sıkıntı gözükmüyormuş. İki haftaya sahalardasın dedi." "Sevindim."
"Hamileymişsin." Bu konuyu açmak istemiyordum aslında. "Evet."
Ne Burak konuştu bundan sonra ne de ben. Sadece arabadan inerken teşekkürlerimi ilettim. Mesajlara girdiğimde Onur'un mesajımı hala görmediğini gördüm. İletilmemişti bile. Eğer bir şey olursa ve acilen onu aramam gerekirse ulaşamayacaktım.
Üstümü değiştirip yatağa uzandım. Kucağımda bebeğimin resmi ve elimde telefonum vardı. Onur'u görüntülü aradım. Aramamı anında reddedip beni normal bir şekilde aradı. Bekletmek istemediğim için hemen açtım. "Ege. Bir sorun mu var?"
Sağ ol ben de iyiyim.
"Onur bebeğimiz-" cümleme devam edicekken arkadan gelen kadın sesiyle duraksadım. "Onur." diye seslendi arkadaki ses. "Ege benim kapatmam lazım. Görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüce Aşk l BXB
Dla nastolatkówMpreg kurgusudur. Erkeklerin de evlenip hamile kalabildiği bir evrende geçmektedir.