On beş

2.1K 182 104
                                    

Üzerimde linç yedikten sonra halleceği şeyleri bırakıp bölüm yazan yazar avelliği var

Kapıya anahtarımı takıp çevirdim. Bu kadar hızlı dönmeyi ben de beklemiyordum ama işlerim rast gitmişti. Ablamla ve annemle vedalaşıp ilk uçakla Londra'ya dönmüştüm.

Kapıyı açtığımda yoğun bir alkol kokusuyla karşılaştım. Evin içinde perdeler kapalı havasızlıktan canlılar ölecek seviyedeydi. Yerlerdeki cam şişelerinden adım atılacak yer kalmamıştı.

Bu adam evime ne yapmıştı böyle?

Derin bir nefes alarak eve girdim. Salona adımladığımda oranın da aynı dağınıklıkta olduğunu gördüm. Önce perdeleri sonra da bahçeye açılan kapıları ardına kadar açtım. Kokudan hassas midem bulanmaya başlamıştı bile.

Valizi yatak odasına bırakıp içindeki kirlileri yıkamam gerekiyordu. Köşeye koyduğum çantayı alıp merdivenleri çıkmaya başladım. Gördüğüm manzara kesinlikle beklediğim manzara değildi. Dağınık evde adım atılmamış tek yer yatak odamızdı. Yatak benim örttüğüm şekilde duruyor parfümlerim ve bakım kremlerimin birisinin bile yeri değişmemişti.

Hızlıca valizi boşalttım. Kıyafetlerimi makineye atıp çalıştırırken çalan kapı sesiyle aşağı indim. "Ege bey?" "Evet benim." Kapıdaki daha önce hiç görmediğim bir kadındı. "Beni Onur bey ev temizliği için gönderdi. Müsaitseniz girebilir miyim?"

Birkaç adım geri çekilip kadına yol verdim. Gerçekten de bu evi hamile halimle toparlamak çok zor olacaktı. "Buyrun." Kadın gözlerini evin içinde dolandırdı. "Banyo şu tarafta. Bir şeye ihtiyacınız olursa seslenmeniz yeterli." dedim. Gördüğüm üzere her şeyi hazırlıklıydı.

Balkoda çıkıp biraz temiz havayla meditasyonun iyi geleceğine karar verdim. Yaşadığım koşuşturma ve duygu değişimi bizi yormuştu. Kendime ve bebeğime zaman ayırmam gerekiyordu.

"Yorgun musun bebiş? Beni baban çok yordu." Bana bir ağlamayla bile olsa cevap vereceği günleri iple çekiyordum. Bebeğimle ikimizin yaşayacağı bir hayat kurmam gerekiyordu. Parasal olarak Onur'un düşündüğünün aksine hiçbir sorunum yoktu.

Kafamdaki kötü düşünceleri uzaklaştırıp kulaklıklarımı taktım. Bahçede zor da olsa çimlerin üzerine oturabildim. Nasıl ayağa kalkabilirdim hiçbir fikrim yoktu. Karnınıza koyulan kocaman bir topla ayağa kalkmaya çalıştığınızı düşünün. Ne esniyordu ne de hareket edebiliyordu. Onu sıkıştırmam neredeyse imkansızdı.

Bir saatlik meditasyonumun sonucunda kendime gelmiştim denebilirdi. İstediğim tek şey kendimi sıcak suyun kollarına bırakıp duş almaktı şu an.

Eve girdiğimde evin her tarafının tertemiz olduğunu gördüm. Kadın masanın üstüne bir not bırakıp gitmiş olmalıydı. "Kullandığım bezleri tekrar yerine koydum." Ona teşekkür edemeden gitmesi beni üzmüştü. Emeğinin karşılığını da Onur'un ödeyeceğini anladım.

Merdivenler çıkıp ebeveyn banyomuza girdim. Sıcak bir duş almanın vaktiydi. "Temizlenelim bebiş."

Nemlenen yüzüme birkaç bakım kremi sürdüm. Kollarımı ve kendimi yatağa bıraktım. Vücudum aşırı deşarj olmuş ve rahatlamış hissediyordu.

Ne ara uyumuştum bilmiyordum ama gözlerimi yatağın yanındaki hareketlilikle açtım. Anlık olanları anlamamla yatakta doğruldum. "Napıyorsun?" "Yatacağım Ege."

"Yanıma gelip yatabileceğini mi düşünüyorsun gerçekten." Başlıyorduk.

"Boşanma aşamasındayız Onur." Hala bir şeyleri anlamaması beni delirtiyordu. "Sen..." dedi. Yüzü garip bir ifadeye büründü. "ciddisin." "Çok ciddiyim Onur. Git koltukta yat."

Yüzümdeki ciddiyeti gördükten sonra yanımdaki yastığı ve dolaptan bir pike aldı. Odadan çıkarken demin yaşadıklarına anlam veremediğine emindim.

Onur böyleydi. Ona nasıl bir hak vermiştim bilmiyordum ama benim ona her koşulda sahip çıkacağımı sanıyordu. Yanında duracağımı her ne olursa olsun aynı yatağa küs girmeyeceğimizi düşünüyordu.

Gözlerimi yatağa vuran ışıkla açtım. Sağıma döndüğümde yanımın boş olduğunu gördüm. Buna artık şaşırmıyordum çünkü dün gece Onur'u ben kovmuştum.

Yatakta doğrulup ayaklarımı yere sarkıttım. Gecenin aksine rahatlamış bir şekilde uyanmıştım. Aile evimde kaldığım bir hafta uyuyamamıştım. Benim evim huzurlu hissettiğim yer artık burası olmuştu.

Kafamdaki tüm kötü düşünceleri uzaklaştırıp yataktan kalktım. Önce yüzümü yıkadım sonra da aşağı indim. Onur'u es geçerek mutfağa adımladım. Kahvaltıya bir şeyler hazırlayacaktım.

Dalmış bir şekilde sofrayı hazırlarken arkamdaki sesle irkildim. "Bazen seni anlayamıyorum." Hareketlerim duraksadı. "Dün gündüz eve geldin. Dün gece yataktan kovdun. Şimdi de bize kahvaltı hazırlıyorsun Ege."

"Sana gelmedim. Evime geldim. Ayrıca biz diye bir şey yok."

Sesimi olabildiğinde sert çıkarmaya çalıştım. "Biz diye bir şey yok." diyerek tekrar etti beni. Alaylı bir ses tonusu kullanmıştı. "Beni koltukta yatırarak ne amaçladın? Ne istiyorsun Ege? Açık açık söyle."

İstediğim tek şey bana neden bunu yaptığıydı. Bunu sormak benim için çok zordu. Sormak demek babamın söylediklerini kabul etmek demekti. Kurduğum düzeninin bir hiçten ibaret olduğunu kabul etmek demekti.

Sormak istemedim. Sonsuza kadar o anda kalıp bundan sonra yaşanacakları hiç yaşamamak istedim.

"Ne mi istiyorum? Açıklama istiyorum Onur! Neden beni değil de o kadını seçtiğini öğrenmek istiyorum. Her gece neden o kadının yanına gittiğini öğrenmek istiyorum." Ses seviyem yükselmişti. "Beni neden aldattın ya. Neden yaptın bunu Onur?"

Birkaç saniye duraksadı. Öğrendiğimi bilmiyordu. "Sen... öğrenmişsin."

"Öğrendim." dedim. "Her şeyi öğrendim Onur. Kanıtlarıyla gördüm."

"Bunu bize neden yaptın?" Hala gördüklerime anlam veremiyordum. Onur'un ise gözlerinden o kadar fazla ifade geçiyordu ki onu okuyamıyordum.

"Sana kendimi layık göremedim. Ben ben bilmiyorum. Özür dilerim. Sen her gün bana bu kadar iyi davranırken kendimi senin yanına yakıştıramadım." Cümlelerini yarım yamalak kuruyordu. "Günden güne üzerimdeki baskı beni boğdu."

"Bunun suçlusunun da benim mi olduğunu söylüyorsun." Karşımda yaptığı açıklama sinir seviyemi giderek arttırdı.

"Seninle alakası yok. Sadece... sadece o bana kendimi iyi hissettirdi Ege."

Son cümlesiyle birlikte aramızdaki mesafeyi kapattım. O şokla elimi kaldırdım. Ve Onur'a tokat attım.

"Karnımda bebeğimiz var aptal. Nasıl böyle bir şey yaparsın." Ses seviyem o kadar yüksek çıkıyordu ki villanın dışından bile duyulabilirdi. Biraz önce tokat attığım elim titriyordu. "Bebeğinin yüzünü göremeyeceksin Onur. Hatta o değer verdiğin paranı da ününü de yerle bir edeceğim. Her şeyini kaybedeceksin Onur her şeyini."

Beni ilk defa böyle görüyordu.

"Özür dilerim Ege." Dünyadan soyutlanmış gibi özür diliyordu. "Öğrendiğin halde yanıma geldin. Ben iğrenç bir adamım biliyorum."

Önümde dizlerinin üzerine çöktü.

"Hayatım altüst oldu Ege. Beni affet."

Yorumları alıyım

Yüce Aşk l BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin